Bir Karakuşi Kadı fıkrası ya da dağ ne kadar yüce olsa...
Karakuşi Kadı üzerine çeşitli rivayetler var. Biz onu Selçuklu dönemine ait bir figür olarak biliyoruz. Selçuklu dönemine izafe edilen Karakuşi Kadı rivayetinde onun hikmet sahibi bir zat olduğu söylenir. Kimilerine göre de Karakuşi yolsuzlukları ile ünlü bir Osmanlı kadısıdır. Süleyman Demirel'e atfedilen söylemde o bir Osmanlı kadısı olarak anılıyor.
Biz burada Osmanlı kadısına izafe edilen kıssaya başvuralım:
Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya "Ben bunu aldım" demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: "Hani bizim ördek?"
Fırıncı boynunu büküp "Uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor... Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi: "Bu adam ördeğimi iç etti" diye şikâyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: "Ne yaptın bu adamın ördeğini?"
Fırıncı: "Uçtu" demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında "tayyar" yazılı. Tayyar "uçar" anlamına gelir. "O halde ördeğin uçması suç değil" diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: "Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla..."
Davacı "Ne olacak?" diye sorunca, Karakuşi Kadı: "Şimdi" demiş, "Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız."
Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı: "Tamam"' demiş, "Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!"
Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış; fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi'ye: "Senin şikâyetin ne bre?.."
Yahudi ellerini açmış: "Ne diyeyim kadı efendi" demiş, "Adaletinle bin yaşa sen emi!"
* * *
Fıkra ister Selçuklu dönemine ait olsun, ister Osmanlı, isterse günümüze ait bir gerçekliğe tekabül etsin, eğer ördeğimizi iç eden, gözümüzü çıkaran, anamızı öpen kadı ise acaba kimi kime şikâyet etmemiz gerekecek?
Ancak biliyoruz ki, Yunus Emre'nin fehvasınca dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar. Ve yol, onun tıkandığı yerden açılır.
________
TEŞEKKÜR: Avanos-Kızılırmak Kültür ve Sanat Günleri münasebetiyle Avanos Belediyesi'nin davetlisi olarak 12 Haziran 2010 tarihinde orada bulunduk ve "Gül Yetiştiren Adam'ın Gözünden Cumhuriyet Dönemindeki Değişim" konusu üzerinde konuştuk. Bize bu fırsatı veren belediye başkanı Dr. Mustafa Körükcü'ye ve emeği geçen tüm ilgililere teşekkür ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.