Muhalefetten gir/iktidardan çık
Deniz Baykal CHP genel başkanlığından yürütüldü ve sözde bürokrasi terbiyesi olan Kılıçdaroğlu CHP yönetiminin başı yapıldı. Ama görünen odur ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki terör cinnetinin tedavisi için istişareye dâvet ettiği zevatın Kılıçdaroğlu hariç bu dâveti işlerinin en önüne aldılar ve görüşmelere umarız hayat verici öneriler getirmiş olsunlar. Sayın Kılıçdaroğlu ise sekiz köşeli şapkasıyla popülizm yapıp Anadolu’yu nafile olarak turlamakta olduğunu köşkden gelen dâvete mazeret olarak bildirmiş, ne sünnete ne de nezakete sığar bir tavır ortaya koymuştur.
Sayın Baykal’ın devlet tecrübesinde Cumhurbaşkanı ile ters düşse bile dâvete ret vermediğini ne gördüm ne duydum.
Sayın Demirel’in 12/Eylül ertesinde Devlet başkanı olan Kenan Evren hakkında dar çevresi içinde düşüncelerini açıklarken sarf ettiği sözler mutlak Evren Paşa’nın kulağına ulaşmıştır. O sözlerin üzerinde durması doğru hele hele ahalinin muttali olması elbetteki hoş değildi. Buna göre Sayın Evren ifadelere ne kadar gücenmişse gücensin, polemiğe girmemek suretiyle olgunluk göstermiştir. 1987 seçimlerinden sonra yedi yıllık bir ayrılık akabinde TBMM’ye giren sayın Demirel, devletin zirvesinde kavga olmaz demek suretiyle ne kendi söylediklerini ne de kendisine söylenenleri gündem yapmaktan uzak kalmayı bilmiştir.
Fakat bu Kılıçdaroğlu’nun gezideyim bilahire görüşürüz cevabı hodbince bir yaklaşım, beş para etmeyen bir kahramanlık komedisidir. Bu ülke koalisyon görüşmeleri esnasında vefat eden anasının cenazesine devlet işi bırakılamaz diyerek gitmeyen bir Cumhurbaşkanı Sayın Amiral Korutürk’ü gördü.
Sanırsın Türkiye kağnı devrini yaşıyormuş bulunduğu belde neresiyse, oradan Ankara’ya özel gidiş imkânsızmış gibi bir tutum gösteriyor. Sayın Gül tabii ki, ana muhalefet partisinin çiçeği burnunda genel başkanını terslemeyip, görüşmeyi sonradan yapma nezaketi, Kılıçdaroğlu’nun kabalığını dahi bir hoşgörü içinde cevaplamasını takdir etmemek elde değil.
Ülkemizin ilk C.başkanı Atatürk’ün vefatına yakın günlerde Celal Bayar başvekildir. İstiklâl Harbimizin Galip Hocası olan bu zat 1880’li nesildendir. Bu nesil Sultan Hamid mektepleri yetiştirmesidir. Onun bağrında onu devirmek için yetişenlerdendir. Ancak Celal Bey de müthiş bir kıymet, dehşet bir adamdır. Başvekilliği esnasında Eskişehir mebusu Emin(Sazak)Bey, bir iki arkadaşıyla meclisdeki odasında Sayın Bayar’ı ziyaret ederler. Söz arasında Emin Bey, Celal Bey’e: “Efendim bizler merak ediyoruz Gâzi’nin vefatı sonrasında kim reisicumhur olacak? Dediğinde Sayın başvekil: Sizler kimlersiniz? Bunu meclis bilir. Yok, bizler dediğiniz bir şeyler planlıyorlarsa biliniz ki, sizleri önce meclisin kapısına asar, sonra mahkemeye veririm” der.
Şimdi de Sevgili Mehmed Ali Şahin’in Sayın Genelkurmay Başkanına dönük ifadesinden dem vuralım. Kardeşim, 1997/28/Şubat akabinde senin bulunduğun koltukta bir Kütahyalı Dr. oturuyordu. Dönemin hükümet reisi Muhterem Erbakan MGK’da dokuz saatlik toplantıdan sonra meclis reisiyle görüştü. O kişi adetâ, bu iş meclisle alakalı değil hükümetle askerler arasında diyen bir tavır içine girdiği görülür. Halbuki o hükümet, o yüce meclisin güven oyuna mazhar olmuştur. Dolayısıyla o meclisin bağrından çıkan bir hükümettir. O meclisin reisi, o meclis adına kendine düşen başbakanın taleplerinin yanında yer almalıydı. O zatın ise, gazetelerde olsun kulislerde olsun, askerlere ben size başbakanlık yaparım işmarında bulunduğu o günlerde konuşulanlardandı.
Bakınız, Doğu ve Güneydoğu olayları 1976’da Hürriyet gazetesinin Yıllar Boyu Tarih adlı yan ürünlerinden olan dergide, siyonist yazar Prof. Bernard Lewis diyordu ki: “Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin güney ve güneydoğusunda, dinler, milletler ve devletler haritası değişecektir...”
Merhum Ergun Göze Ağabeyimiz Tercüman’daki Mehmet Cemal Çiftçigüzeli kardeşimizle beraber iki İslâmcıydılar. Ergun Ağabey nur içinde yatsın bu hususta iki yazı kaleme almıştı sütununda, Tercüman gazetesinde İsrail/ ABD planına karşı çıkmaktı o yazılar. Şimdi işi kimin yaptırdığı belli amma biz eşeği değil semeri dövmenin yolunda yürüyoruz. Bu bakımdan İslâm için, Allah rızası için bütün ulemamıza hatırlatıyorum, ülkenin bölünmezliğini sağlamak Müslümanların vazifesi olduğunu haykırınız. Bilhassa emperyalist siyonist saldırı hedef olarak Kürt kardeşlerimizi ele aldı. Onların bu kirli ellerinden kurtulması ulemanın uyarması ile belki mümkündür. Yoksa bir devletin silahını bırakmasını istemek asla salim bir talep olamaz.
Fiemanillah.
Not: Dualar bekliyorum. Bu Cuma bir damar operasyonu olacağım İnşaallah şifayab oluruz. Yine haftada bir bu sütunda buluşuruz. Olmazsa haklarınızı helal ediniz. Benden yana helâl olsun. M.H
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.