Müslümanlarla Kriptolar bir arada yaşayabilir mi?

Müslümanlarla Kriptolar bir arada yaşayabilir mi?

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye'deki basının eski 'amiral gemisi'nin eski yönetmeni, Kürtlerle Türklerin bir arada yaşayıp yaşamayacağını tartışması gerektiğine dair birşeyler karaladı ve basındaki bazı köşe başları da, gazetenin eskiden 'amiral gemisi' olması ve yönetmeninin de eski kaptan olması hatırına bazı yorumlarda bulundu.

62 yaşındaki “eski Kaptan”a verilen cevaplarda bazı köşe yazarları haklı olarak Kürtlerle Türklerin bin yıldır bir arada yaşadığı, et ve tırnak gibi olduğunu, kimisi de 'Kaptan'ın “Beyaz Türk kibriyle” hareket ettiğini yazdı. “Kaptan” ne kadar inkar ederse etsin, yukarıdaki değerlendirmelerde haklılık payı bulunuyor. Bunun da ötesinde Kaptan kötü niyetli. Kötü niyetli olduğu için Türkiye'deki asıl sorunu perdeliyor ve sanki Kürtlerle Türkler birlikte yaşamıyormuş, yaşamamış gibi göstermeye çalışıyor.

Eğer kötü niyetli olmasaydı, Kürtlerle Türklerin birlikte yaşayıp yaşamayacağına dair absürd bir soru yerine, Türkiye'deki terör ve faşizan laiklik uygulamalarının arkasında olanlar ile Türkiye'nin asli unsurunu oluşturan Müslümanların (Türkler, Kürtler ve diğer Müslüman toplumlar) bir arada yaşayıp yaşamayacağını sorardı? Mesela, Müslüman olmadığı halde, Müslüman bir kökenden geldiğini iddia eden ve Atatürkçülük maskesiyle Müslüman Türklere ve Kürtlere zulüm eden 'vatandaşlarımız'la birlikte yaşamak istiyor muyuz? Ya da onlar bizimle yaşamak istiyor mu?

Bu Kripto Müslümanlar, gerçek dinlerini açıklayıp biz Müslüman Türk ve Kürtlerle eşit haklara sahip olmak yerine neden Kripto kalarak bizden daha eşit oluyorlar? Üstelik bu Kripto Müslüman vatandaşlarımızın büyük bir bölümü Misak-ı Milli sınırları dışından, Selanik ve çevresinden geldiği halde neden Misak-ı Milli'nin asli unsurları Müslüman Türk ve Kürtlere 'dağdaki', kendilerine 'bağdaki' muamelesi yapıyorlar?

Aslına bakılırsa, Kriptolarla da yaşamaya razıyız, bizlere zulmetmedikleri sürece. Ama onlar bizlerle yaşamak istemiyor? Yaşamak istemedikleri için bizlerin arasına nifak sokmaya çalışıyorlar? Kaptan da o yüzden kendisini “Türklerin lideri” konumunda görüp, “Bir arada yaşamayı ya da yaşamamayı konuşmalıyız” diyor. Aslında söylediği doğru ama bu soru Müslüman Türk ve Kürtlere değil, Kriptolarla Müslüman ahali için daha geçerli olurdu. Zira, son 100 yılda Türkiye'deki buhranların ve krizlerin temelinde bu Kriptoların bizlere dayattığı faşizan sistem yer alıyor. Onlar bir yandan gizlice dinlerini yaşarken, öte yandan bu ülkenin sahibi gibi davranıyorlar, dini ve kültürel değerlerimizi eritmeye çalışıyorlar. “Türkiye Türklerindir”, “Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur” gibi ırkçı söylemlerle Müslüman Kürt kardeşlerimizle bizleri birbirine düşürmeye çalıştılar, çalışıyorlar.

Oysa bu söylemler Müslüman Türklere ait değil, Kripto imalatı. Sokaktaki Müslüman Türk ya da Kürde “Birlikte yaşayalım mı yaşamayalım mı?” diye sorduğunuzda, ne demek istediğinizi bile anlamaz, anladığında da kendisine hakaret edildiğini düşünür? Ama Kaptan'ın kaybedebileceği birşey yok nasıl olsa bu soruyu sorarken. Hem “Cesur çıkış yaptı” diye bazı yerlerden alkış alacak hem de gidecek bir yerleri var. Ama biz Müslüman Türk ve Kürtlerin bu ülkeden başka gidecek yeri yok. Kripto Müslüman 'Türk-Kürt' vatandaşlarımız da gerçek kimliklerini açıkladıkları gün, bizlerle beraber yaşamak istediklerine inanacağız.

Kaptan'ın “Birlikte yaşayıp yaşamama” çıkışı Doğu illerimizden birinden yıllar önce Balıkesir'e göç etmiş bir arkadaşımın anlattığı olayı aklıma getirdi. Arkadaşımın anlattığına göre, Balıkesir'de yaşadığı bölgede Bulgaristan'ın Komünist rejiminden kaçan ve Türkiye'nin kucak açtığı çok sayıda Pomak kökenli Müslüman yaşıyor. Ortaokul döneminde aynı okulda bulunduğu Pomaklarla kavgaya tutuştuğunda Pomaklar kendisine “Bizim memleketimizden çık git” diyorlarmış. O da onlara, “Benim geldiğim yer de şu an yaşadığım yer de benim memleketim, asıl siz memleketinize dönün' diyormuş. Bulgaristan'tan göç etmiş sarı saçlı, mavi gözlü Pomaklar, Türkiye'nin doğusundan batısına gelmiş kara kaşlı kara gözlü Kürdü farklı bir ülkeden geliyor zannediyorlarmış. Aradan yıllar geçince oradaki Pomak arkadaşlarıyla kavgalarını ve kavga sırasında geçen diyalogları birbirlerine anlatıp gülüyorlarmış.

Bizim “Eski Kaptan” da dedesinin Türkiye'ye Selanik bölgesinden göç ettiğini yazar ara sıra. Onun bu ülkeyi sahiplenmesi iyi güzel de, hiç değilse kendisine 'bağdaki', dedeleri bu ülkede doğup büyümüş olanlara 'dağdaki' muamelesi yapmasın. Zira, hesaplar açıldığında görülecektir ki, Hakkarili Kürt Selahattin ile Yozgatlı Türk Alparslan bu ülkede daha fazla yaşama hakkına sahiptir. En azından bu ülkeye sonradan gelmediler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi