Yine Saadet Partisi!

Yine Saadet Partisi!

Saadet Partisi kongresinde yaşanan krizden sonra Erbakan Hoca, ailesi ve çevresine yönelik karalama kampanyası sürüyor ve üç haftadan beri biz de maalesef bu konuyu işlemek zorunda kalıyoruz. İslam ve Müslümanlardan nefret eden Oktay Ekşi'nin Erbakan Hoca'yı karalaması ve Numan Kurtulmuş'u övmesini anlıyoruz da, bizim dediğimiz camiada Erbakan ve ailesine karşı başlatılan çirkin kampanyayı anlayamıyoruz.

Camianın gazete ve dergilerinde on yıllardır sağda solda yazan bazı yazarların başlatmış olduğu 'çamur at izi kalsın' propagandası nedeniyle bazı Milli Görüşçü kardeşlerimizin de kafası da karışmış durumda. Oysa bu karalama kampanyası o kadar sırıtıyor ki, bu kardeşlerimizin neden kafasının karışık olduğunu da anlayamıyorum. Belki bazı kardeşlerimiz iktidarın büyüsüne kapılıp, “Bizler de değişirsek, bugün bir yerlere gelen eski Milli Görüşçüler gibi bir yerlere gelebiliriz” düşüncesi taşıyor olabilir. Eğer bu düşünceyi taşıyorlarsa, söyleyecek birşeyimiz yok. Zira Milli Görüş idealini değil de, iktidar büyüsü için çalışan onlarca parti mevcut ve bu kardeşlerimiz özgür iradeleriyle bu partilerde siyaset yapabilirler. Hem bazılarının iddia ettiği gibi 'Erbakan vesayetinden' de kurtulmuş olurlar ve yine özgür iradeleriyle 'para-güç-iktidar vesayeti'nin altına girebilirler.

Jeneriklerde “İslamcı yazar” diye geçen ve Saadet Partisi'yle hiçbir ilgisi olmayan yazar-çizer takımı Kazan-Sav görüşmesini kullanarak, Erbakan Hoca'ya karşı 'itaatsizlik' çağrısı yapıyorlar. Kazan'ın Sav ile görüşmesi, Kazan gibi deneyimli bir hukukçunun başka partiden bir hukukçudan neden görüş aldığı bağlamında eleştirilmeli. Ancak camiaya akıl veren yazar-çizerler “Sav Peygamberimizle, Hacla alay etti. Kazan neden böyle biriyle görüştü” eleştirisi getiriyorlar ki, buradaki amaç Kazan'dan ziyade Erbakan'ı karalamaktır. Kazan'ın hangi akılla Sav'ı ziyaret ettiğini bilmiyoruz ancak Kazan üzerinden Erbakan Hoca ve Milli Görüş'ü karalayanlar “Bakın Erbakan'ın adamına! Gidip Hac'la, Peygamberimizle dalga geçen CHP'liyle görüşüyor. İşte Erbakan bu” demek istiyorlar. Oysa onlar da biliyorlar ki Erbakan hayatını İslam medeniyetinin başarısına adamıştır ve bu yüzden hem dışarıda hem de içeride saldırılara ve haksızlıklara uğramıştır.

Kazan'ın Milli Görüş camiasında Mustafa Kamalak gibi hukukçular dururken, kendisi de hukukçu, Sav'dan kongreyle ilgili akıl almasına onaylamıyoruz. Ancak Kazan'ın Sav ile görüşmesini “Peygamberimiz ve Hac'la dalga geçen biriyle görüştü” diyerek Kazan üzerinden Erbakan'a saldıranlar iki yüzlülüğü bırakıp adaletli ve dürüst olsunlar. Eğer bu tür ucuz propagandaların peşinde gideceksek, o zaman bu konuda verilmesi gereken onlarca örnek var. Başbakan Erdoğan, Sabra ve Şatilla katliamının mimarı Ariel Şaron'la görüştü diye Erdoğan'ı çarmıha mı germeliyiz? Ya da Irak ve Afganistan'da milyonlarca Müslümanın katledilmesinden sorumlu Amerika'nın Başkanı ile görüşmesini dilimize mi dolamalıyız. Ya da Fethullah Gülen Hocaefendi İslam'a karşı Haçlı Savaşı başlatmış bir ülkede yaşıyor da Türkiye'de yaşamıyor diye ucuz ve kötü niyetli eleştirilerde mi bulunmalıyız? Ya da Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş'u Başbakan Erdoğan ile 2007'de partisinden habersiz gizli görüştüğü için Milli Görüş'e ihanetle mi suçlamalıyız?

Erdoğan'a da Gülen'e de yöneltilecek bu tür eleştiriler ucuz ve modası geçmiş eleştirilerdir. Zaten bizim camiadaki okumuş-yazmışlar da bu tür basit eleştirilerde bulunmazlar, ki bu tür eleştirileri genellikle Amerikan-İsrailci Neo-Con'larla işbirliği yapan ulusalcılar yapıyor. Ama nedense söz konusu Milli Görüş olunca, bizim camianın bu okumuş-yazmışları bir anda kahvehanede kumar oynayan ve sağa sola 'lanlı lunlu' konuşan lumpenlere dönüşebiliyor.

Oktay Ekşi'nin ve Taha Akyol'un Erbakan'a kin ve nefret kusmasını anlıyoruz da, sizlere ne oluyor beyler. Neden kaçak güreşiyorsunuz? Açık açık ne istediğinizi ve neden istediğinizi söylerseniz, en azından saygınlığınızı korursunuz. Ancak kaçak güreşerek, kara propaganda yaparak sadece birkaç cahil cüheladan 'helal be abi' alkışı alırsınız. Milli Görüşçülerin 40 yıllık liderlerini bırakıp hiçbir sorumluluğu olmayan sizlere ve sizlerin onay verdiklerine mi itaat etmeli? Hali hazırda zaten bir AK Parti varken neden Saadet Partisi'nin de AK Partileşmesini istiyorsunuz ki? O zaman AK Parti ve daha karizmatik Erdoğan varken insanlar neden AK Parti'yi taklit eden bir Saadet Partisi'ne oy versinler ki! Yoksa Erdoğan sonrası için meydana gelecek boşluğu doldurarak kendinize yeniden yer mi edinmeye çalışıyorsunuz? Kazan-Sav görüşmesi üzerinden Erbakan'ı karalarken, neden hayatını İslam ve Müslümanlara karşı mücadeleye adamış Oktay Ekşi'nin yolundan gidiyorsunuz? Neden bu kadar hırslınız? Hepimiz bir gün ölmeyecek miyiz? Neden hiç ölmeyecekmiş gibi nifak peşinde koşuyorsunuz? Allah hepimizi ıslah etsin.Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi