“Yaratılış” ve “Ten Kafesinden Kurtuluş”
Bu hafta iki eserimiz var, ikisi de birbirinden güzel. İkisi de insana ve insanın ruhuna hitap ediyor. Eserlerimiz “Mavi Ufuklar Yayınları” arasından çıkmış.
Birinci kitabımız; “Yaratılış” ana başlığı altında “Tabiatın İlahi Emirle Varoluşu” adını taşıyor ve yazarı E. Mazhar Kurt.
İkinci kitabımız ise Doç. Dr. Kadir Özköse’nin kaleme aldığı Mesnevi hikâyelerinden oluşan; “Ten Kafesinden Kurtuluş” adını taşıyor.
İnsanların ve kâinatın yaratılışı hemen herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Kâinatın yaratılışındaki hikmeti iman sahipleri direkt kabulleniyorlar, ama iman etmeyen veya iman etmekte zorlananlar, bu kabule yanaşmıyor ve reddetmenin gereği isyan ediyorlar.
İşte bu eser, hem iman edenlere, hem de aklı kadar düşündüğü için iman etmekte zorlananlara yaratılış meselesini pek güzel anlatmış. Yazarın da ifadesiyle bu kitap; dünyanın nasıl var olduğu ve hangi nihai kaynağa bağlı gerçekleştiği sorusuna cevap veriyor.
Bu kitap böyle asli bir meseleyi, İslam metafiziği hesabına araştırıyor. Kur’an’ın metafizik beyanını, referans çerçevesi kabul ederek işe başlıyor. Bu çerçeveden tabiata bakıyor; doğal varlığın nihai açıklamasına eğiliyor.
Yıldızların oluşumundan kıtaların oluşumuna, rüzgârın esmesinden yağmurun yağmasına, tohumun filizlenmesinden meyvenin olgunlaşmasına, insanın doğumundan toplumların ölümüne kadar gözlem dünyasına ait her türlü olayın temelinde yatan varoluş ilkesini aydınlatıyor.
Yaratılış ilkesine göre tabiat her zaman Allah’ın yaratıcı emrinin etkisiyle gerçekleşir. Bu, İslam’ın tevhid ilkesinin bir ifadesidir aynı zamanda. Çünkü bir tek yaratıcı kabul etmeyi, varoluşu bütünüyle Allah’ın kuşatıcı iradesine bağlı görmeyi anlatır.
Böylece yaratılış, tabiat hakkında bağımsızlık fikrini reddeder. Tabiat sürecini özerk görmek anlamında tabiatçılığa muhalif düşer. İslam’ın anti-natüralist dünya görüşü, Müslüman hayatının gündelik akışında aşikârdır.
Misalen, her işi başlatan “Bismillah” (Allah’ın adıyla) ve geleceğe kayıt düşen “İnşaallah” (Allah isterse) gibi sözler, Yaradan’ın dünyaya mutlaka hükmettiği inancını açığa vurur. Seyahat başlangıcında, karar verme kertesinde, yağmur özlemi içinde yapılan dualar, bereketli bir ürün, manidar bir rastlantı, kutlu bir başarı karşısında dile getirilen şükürler v.s. anlatır ki, mü’minin nazarında Allah’ın yaratıcı emri dünyayı ayrıntısıyla kuşatır, belirler.
Bu nazar, kader inancına eşdeğer olup belki en veciz ifadesini geleneksel mekânları süsleyen kimi levhalarda yazılmış şu cümlede bulur: “Allah’ın dediği olur.” Bu cümle, varoluşu ilahi emirle açıklayan yaratılış ilkesinin sade bir formülüdür.
Evet, “Yaratılışın” tüm gerçekleri kitabın diğer sayfalarında yer alıyor. Mavi Ufuklar Yayınevi’nden çıkan ikinci eserimiz ise “Ten Kafesinden Kurtuluş” adını taşıyor demiştik.
Bu eserde de yazar; “Suret-mana ilişkisi; somuttan soyuta doğru bir âlem tasavvuru geliştiren Mevlana’nın Mesnevi’sinde ele aldığı anahtar kavramlardan birisidir” diyerek, “Mevlana düşüncesinde, suret ve mana arasında zorunlu bir ilişki bulunmakla birlikte, onun gayesi, surete takılmak değil, özü yakalamaktır” tespitinde bulunup, şunları söylüyor:
“Çünkü ten, kişinin görünen tarafıyken, can insandaki ilahi cevher ve Allah’ın onda tecelli eden nefesidir. Mevlana; ‘Benim esrarım, feryadımdan uzak değildir, fakat her gözde ve kulakta onu görecek nur yoktur. Ten candan, can da tenden gizli değildir. Ancak kimseye ruhu/canı görmek izni verilmemiştir’ demek suretiyle tenle canın birbirinden gizli olmadığını ifade etmektedir.”
Eserler hakkında bilgi için, Mavi Ufuklar Yayınları: 0216 318 42 88
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.