Muhasebe vakti
Bereket mevsimini, üç ayları yarıladık hamdolsun. Yarın ‘Nısf-u Şaban’ı, Berat Gecesini idrak edeceğiz inşâallah.
Receb-i Şerif’te gücümüz nisbetinde manevi bahçeleri ektik, Şaban-ı Şerif’te sulamaya devam ediyoruz, Ramazan-ı Şerif’te hasat yapacağız.
Bu sene, 1431 (ve 2010) hem memleketimiz hem İslâm âlemi için önemli hâdiselere sahne oldu, olmaya da devam ediyor.
Önemli kavşaklar dönüldü, dönülmeye de devam edecek.
Kimi zaman bardak taştı, taşmaya da devam edecek.
Nısf-u Şaban, tam da muhasebe vakti. Muhasebe ve gelecek için planlama...
Yapılanların olduğu kadar imkân olduğu halde yapılamayanların da muhasebe edilmesi gereken bir zaman… Uygulanabilir, ulvî (süflî olmayan), ümmeti alakadar eden (nefsî olmayan) planlamaların yapılması gereken bir vakit…
Hem İslâm âlemini alakadar eden meselelerin tahlil edildiği hem de İslâm âleminin bir ferdi olan nefsimizin itikat ve amel cihetinden çetin bir gözaltı ve sorgudan geçtiği bir gece olmalı Nısf-u Şaban Gecesi.
Böyle olmalı ki Beratla neticelensin.
İşte bu düşüncelerle dün, Kur’ân’ın nüzulünün 1400. Yılı münasebetiyle Bursa Müftülüğü, Osmanlı Derneği ve Hayrât Vakfı tarafından tertip edilen Kur’ân paneline katılmak üzere Bursa’da idim.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın önemli bir inisiyatifi olan ‘Kur’ân Yılı’ etkinliklerine Bursa, ihtişamlı bir toplantı ile iştirak ediyor bu organizasyonla. Yakın zamanda Hayrât Neşriyat’ın hatim DVD’sini piyasaya çıkarttığı İshak Danış Hoca’nın Kur’ân tilaveti ile başlayacak programda “Kur’ân’ın tarifi ve tarihçesi”, “Kur’ân’ın Allah kelamı olduğunun ispatı” ve “Kur’ân’da tevâfuk” gibi konular hakkında tebliğler sunulacak.
Osmanlı Derneği panele katılan herkese Kur’ân-ı Kerim ve Meâli’ni hediye ediyor. (Ayrıntılar için bkz. kuranpaneli.com) Diğer vilayetlerimize örnek olur temennisiyle bu önemli faaliyeti de buradan duyurma ihtiyacı hissettim.
‘Kur’ân Yılı’ inisiyatifi bir vesile. Kur’ân’la yakınlaşmak için güzel bir sebep.
Umuyoruz 1431-1432 yılları içinde bu vesile hakkıyla değerlendirilir ve Kur’ânla irtibatımız hem fert hem millet olarak artar.
Zira Sezai Karakoç’un dediği gibi, “insan Kur’ân’a yaklaştıkça hakikate yaklaşmanın büyük mutluluğunu, huzurunu ve heyecanını, aşk ve coşkusunu bulur içinde. O’ndan uzaklaştıkça, zanların, vehimlerin, erdemsizliklerin, büyüklenmelerin bataklığına saplanır.
Toplumlar da böyle. Kur’ân Medeniyetini ve ondan aldığı ilhamı gerçekleştirdikçe, büyür, gelişir, üstünleşir, yücelir. Ondan uzaklaştıkça, ona savaş açtıkça küçülür, alçalır ve çürür.”
Her zaman olduğu gibi bugün de Kur’ân’a kulak tıkayanlar hatta ilişenler olacaktır. Haşarat nevinden bu tür insan bozmalarının varlığı Kur’ân’ın ve Kur’ân’a inanıp hizmet edenlerin kıymetini düşürmez.
Büyük Kur’ân hizmetkârı Bedîüzzaman Hazretleri, İşaratu’l-İcaz tefsirinde bu durumdakileri gayet veciz bir ifadeyle teşhis eder: “Kur’ân şek ve şüphelere mahal değildir (yer vermez). Sizin şüpheleriniz, ancak kalplerinizin hastalığından ve mizacınızın sekametinden (bozukluğundan) ileri geliyor. Evet, gözleri hasta olanlar güneşin ziyasını inkâr ederler; ağızları acı olanlar tatlı suya acıdır derler.”
İnşâallah bugünlerde Kur’ân’la irtibatımızı daha çok muhasebe edeceğiz.
Hesaba çekilmeden evvel kendimizi hesaba çekeceğiz.
Önümüzdeki günlerde hem Sevgili Efendimiz’in en büyük mûcizesi olan Kur’ân’a îmanımızı tahkiki yapacak okumalar ve tetkikler yapılmalı hem de Kur’ân’ın en büyük mûcizesi olan Resûl-i Ekrem (asm)’ın sünnetine olan bağlılığımızı artıracak şekilde terbiyeden geçmeli nefisler.
Nısf-u Şaban muhasebeniz ve Beratınız mübarek olsun efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.