Cemal Nar

Cemal Nar

Okumadan Olmuyor

Okumadan Olmuyor

Okumak, her şeyden evvel kendimizi ve evreni tanımak ve bundan faydalanmaktır. Evreni ve yaratıcısını tanımaktır. Okumak, aydınlanmak, mutlu olmak, zevklenmektir. Hatta eğlenmektir, neşelenmektir, iyi vakit geçirmek, kaliteli hayat sürmek, ömrü değerlendirmek ve bereketlendirmektir.

Eskiler bu tanımaya “marifet” derlerdi. “Marifet”in meyvesi ise “muhabbet”tir kuşkusuz. Muhabbet ise engin bir mutluluk ve sonsuz bir istifade ve yararlanmadır. Sufîlerin “kudsi hadis” saydığı şu ilahî söz de bunu anlatmaz mı? “Ben gizli bir hazine idim, tanınmak, bilinmek istedim.”

İnsan niçin okur? Biz bu soruyu “Alimin Önderliği” kitabımızda bir başka şekilde sormuştuk “Öğrenmenin Amacı” nedir? Bunun cevabı hem o başlıkta, hem de “Alimin Sorumluluğu” bölümünde genişçe işlenmişti. Tekrar etmek istemem, oraya bakılabilir.

Burada kısaca şunu söyleyelim ki okumak, öğrenmek için, öğrenmek de yararlanmak içindir, öncelikle kendi adına, sonra da insanlık hesabına. Bu yararlanmanın boyutu ise çok derin ve geniştir elbette. Onu ileriye bırakalım da Yunus’u hatırlayalım önce:

“İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır

Okumaktan mânâ ne

Kişi Hakk’ı bilmektir

Çün okudun bilmezsin

Ha bir kuru emektir”

İnsan olgun kişilerle dostluk kurmalıymış gelişmek, güzelleşmek, olgunlaşmak ve mutlu olmak için. Bunu yazarlardan önce hak edenler var mıdır acaba?

Olsa olsa, yazmaya fırsat bulamayacak kadar yazarları yetiştiren peygamberler ve veliler olabilir. Onlar en büyüklerimizdir kuşkusuz. Buhariler, Müslimler, Ebu Davutlar, Ayniler, Askalaniler büyüktür. Neden? İnsanlar arasında büyükler büyüğü Hz. Peygamberin ilmini yazdıkları için. Yazmayan Yusuf-u Hemedanî, yazan Gazalî’den büyüktür. Yine Ebü’l Hasan eş-Şazelî de kendini izleyen yazarlardan büyüktür. Onları o yetiştirmiştir çünkü.

Ama birileri kalkar da “o büyükleri de yazarlar sayesinde tanıyoruz” derse ne yapacağız? Susmak en güzeli galiba.

Tamam, burada susalım ve bir kanaat belirtmeyelim. Ama amacımızı açık seçik söyleyelim. Maksadımız yazara saygıdır. Sevgili dostumuz Duran Boz’un dediği gibi insan, “Emeğin, alınterinin insanlığını duymadaki, duyurmadaki derinliğini keşfe çıkmalıdır. Yazarın göznuruyla bezediği metinlere sevecenlikle yaklaşmalıdır. İğneyle kuyu kazmak tonunda seyreden yazarlık sürecinin zorlu çabalar sonucu kazanıldığını bilmelidir. Yalnızlık deneyleriyle kendi haytalıklarına yenik düşmeyenlerin yazabileceklerini, okuyabileceklerini usundan çıkartmamalıdır.” ( Duran Boz, Kitaba Çağrı Sınavında İnsan, s. 17)

Neyse, okumak her iyi, güzel ve faydalı olanın anahtarıdır bir yerde. Evreni tanıtan bilgiye dayalı ilimlerden tutun da, kalbi ve ruhu aydınlatan irfanî, ahireti tanıtan uhrevî bilgilere varıncaya kadar her ilim dalı ile ilgili bilgileri emek vererek, zahmet çekerek, en değerli varlığımız olan zaman ve ömrümüzü bedel vererek edinmeye çalışmak, insan olmamızın bir gereğidir şüphesiz. Kendi mutluluğumuz içindir her şeyden önce. Okumak sadece karın doyurmak için değildir, kalp ve kafa doyurmak için de gerekli.

İyi dikkat ederseniz, yeryüzünde hakim milletler, pazusu güçlü olanlar değil, kalbi ve beyni zengin ve güçlü olanlardır. Bundan daha tabii ne olabilir? Okuyan bireylerden, okuyan milletler oluşur.

Kitap kadar harika bir nesne az bulunur. O sayede yeryüzünün en olgun insanları ile buluşur konuşuruz. Hem de zaman ve mekan farkı, dil ayrılığı tanımadan. Ne müthiş bir olaydır bu gerçekten?!

Rahmetli Ahmet Kabaklı, geçmiş asırda yaşayan büyüklerle röportaj yapardı bazen. Beşyüz sene, bin sene önce yaşamış olan onlara soru sorar, eserlerinden cevabı bulur ve yayınlardı. Bazen “Rical ve Tabakat”, yani “biyografik” eserler okurken aynısını yazasım geliyor benimde. Bunu şunun için yazdım; ne büyük bir imkandır bu değil mi? Otur da bin sene önce yaşamış bir olgun kişi ile sohbet et. Ne sayesinde? Kitaplar sayesinde elbette. Gerçekten müthiş!


www.cemalnar.com

www.ilimistan.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi