Piyonlar ve Şahlar
Merkezdeki Marksist, solcu çekirdeğin saltanatını sürdürmek için,demokrasiyi iğdiş etme faaliyeti aslında çok önceden başlamış bir süreçti..2003-2004 yıllarında vizyona sokulan darbe çalışmalarından netice alınamayınca, daha farklı bir metotla millet iradesinin tesirsiz hale getirilmesine karar verildi.
Bunun için önce kapalı kapılar ardında hangi lider ve siyasetçilerin bu organizasyonda rol alabileceği konuşuldu.Daha sonra alternatifsiz gözüken AKP’nin 2007 yılı kasımında yapılacak seçimlere kadar alternatifinin oluşturulması kararlaştırıldı. Strateji basitti,Solu birleştirmek, sağı AKP den oy devşirecek şekilde yeniden organize etmek.
Yapılan kamuoyu araştırmalarında sağda yer alan partilerin hiç birinin AKP’ye alternatif olamayacağı anlaşılıyordu. Hatta anketlerde sadece Ağar’ın DYP sinin seçim barajını aşabileceği, MHP nin ise zorlayacağı ön görülüyordu. Baraj sorunu münasebetiyle ANAP-BBP ve SP gibi partilerin seçmenlerinin AKP ye kayacağı anlaşılıyordu. Böyle bir tablo AKP nin yeniden Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunlukla iktidar olması demekti.
Planlar, seçimlerin 2007 kasım’ında yapılacağı varsayımı üzerine yapıldı. Seçime kadar kamuoyu baskısıyla sol (CHP-DSP) birleştirilerek, iktidar alternatifi haline getirilecek,DYP-ANAP birleştirilerek merkez sağın tüm oylarının meclise yansıması sağlanacak, BBP-SP seçim ittifakına sokularak bu partilerin seçmenlerinin baraj korkusuyla AKP ye gitmesi engellenecekti.MHP ye biçilen rol ise solun-sağın yüzer gezer oylarını toplamaktı.
2007 yılına girildiğinde böyle bir planın devreye girdiğini gösteren bir çok gelişme yaşandı.Bazı partilere önemli transferler yapıldı, bazıları medya da parlatıldı,Solu birleştirmek için mitingler yürüyüşler tertip edildi, ancak mühendislerin hesap edemediği bir gelişme bütün hesapları alt üst etti.
AKP yi zayıflatma, Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmasını engelleme, kritik bir sayıda tutma planı seçimlerin kasım ayında yapılacağı varsayılarak devreye sokulmuş bir plandı.Mühendisler AKP nin düşük profilli bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracağını tahmin ettikleri için Kasım ayına kadar sürecin aksamayacağını düşünmüşlerdi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. AKP Gül’ü aday gösterip,engellenince erken seçim kararı almış, mühendislerin işi yarım kalmıştı.
22 temmuz’a kadar demokrasinin ırzına geçmek için kurgulanan planı gerçekleştirmek için çırpınıp durdular.Sol’u birleştirerek önemli mesafe de aldılar.Ama diğerlerini birleştirecek, bir araya getirecek imkanı bulamadılar. Bunun birinci nedeni, zamanın dar oluşu, ikincisi ise senaryoda rol alanların hissiyatının,ihtiraslarının hesap edilemeyişi, onların mekanik varlıklar gibi görülmesiydi.Vakit yetmeyince, evli evine köylü köyüne gitti, 2002 seçimlerini aratmayan bir tablo ortaya çıktı,Demokrasinin ırzına geçmek için yola çıkanlar,ırza tasaddi noktasında kaldılar.
Ancak,sistemin derinliklerine kök salmış komunist-mezhepçi çekirdek, seçim yenilgisine rağmen pes etmedi.Toplum mühendisliğinin yetmediği anlaşılınca, 14 mart’ta devreye başka araçlar sokuldu.Başka dinamikler harekete geçirildi.Hedef bir partiyi, bir kadroyu denklem dışına itmekten ziyade,bir milleti denklem dışına iterek Türkiye’yi bir köleler ülkesi haline getirmekti..
22 Temmuz seçimlerinde önce, bir çok siyasetçi, bürokrat bu çirkin organizasyonda figuran olmayı kabul etti. Bunların içinde kamuoyunun inanmakta güçlük çekeceği inanılmaz isimler var.Siyasi ihtiras bir çoklarının gözlerini kör etti, basiretlerini bağladı.Planın yarım kalması belki onların da itibarlarını kurtardı.Şimdi herkesin önünde tarihi bir fırsat var, ya bu ihanet oyununa destek vererek piyon olmaya devam etmek, yahut milletin hukukunu savunarak şah olmayı seçmek.