Eninde sonunda mutlaka iyiler kazanır
Her insanın “iyi kişilik sahibi” olması fıtridir. Yani Allah insanları hep iyilik üzerine sevgiyle yaratmıştır. Sadece insanoğlu Yaratıcıyı yok sayarak kendisi bu fıtratı zorlarsa kötülük yapar ve kötü insan olur.
İnsanlık tarihi göstermiştir ve gösterecektir ki, yaratılış gayesi ve fıtratına müdahale eden insanlar bu müdahalesinden dolayı bir gün mutlaka kaybedecek ve kazananlar mutlaka hep iyiler olacaktır.
çok basit şekilde tarihe bir yolculuk yapacak olursak, şunları hatırlayabiliriz.
Hz. Adem Peygamberimizden başlayalım. Hz. Adem (a.s.) Peygamberimizin çocuklarından Habil ile Kabil’in kavgasında sonuç olarak kim kaybetmiştir? Kabil. Siz hiç çocuklarına “Kabil” ismini veren birini gördünüz mü? Ama “Habil” ismi var.
Hz. Musa Peygamberimizi evinde kim büyüttü ve sonra kim öldürmeye kalkmıştı? Firavun. Hem de döneminin en güçlüsüydü, sonuçta ne oldu? Firavun kaybetti. Firavunun herhangi bir zaferini bilen var mı? Elbet Firavuncular olacaktır ama onların da kazandıkları görülmüş müdür?
Hz. İsa Peygamberimizi çarmıha gerdiklerini zannedenlerin herhangi bir zaferleri var mı? Sevilip sayılırlar mı? Yeryüzünün neresinde hakimiyet kurmuşlardır? Ona düşman olanlar, düşmanlıklarını sürdürmektedirler ama zafer elde ettikleri vaki midir?
Hz. İbrahim Peygamberimizi mancılıkla ateşe atan Nemrut’un, adının verildiği dağdan başka ismini bilen var mıdır? Nemrut’un ateşe attığı Hz. İbrahim Peygamberimiz, hâlâ sevilip sayılmakta ve kıyamete kadar da sevilip sayılacak mıdır? Evet, sevilip sayılacaktır. Urfa Peygamberler şehridir ama Nemrutlar şehri diye bir yer yoktur.
Diğer bütün Peygamberlerimiz gibi, Hz. Musa da, Hz. Nuh da, Hz. İsa da, Hz. İbrahim de hâlâ sevilip sayılmakta değil midir? Söyledikleri ve yaşadıkları, her ne kadar çarpıtılsa da varlıklarını koruyorlar mı korumuyorlar mı? Koruyorlar. İnanan insanların çokluğu inanmayanlardan fazla mı değil mi? Elbet fazla.
Son Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.)'e gelelim. Peygamberimiz ve dini İslâm’ın düşmanı Ebu Cehil’in kazandığı görülmüş müdür? Tanıyanı bileni var mıdır? Ancak kötülüklerin ve kötülerin temsilcisi olarak yaşamakta ve lanetlenmekte değil midir?
Hatta Ebu Cehil’in adı ömer olmasına rağmen, hiç adının ömer olarak anıldığını gören, duyan bilen var mıdır? Yoktur. Herkes Ebu Cehil olarak bilir ve kötülüklerin babası olarak tanır. Nesebinden hayırlı biri çıkmış mıdır? Hayır.
örnek vermeye kalkarsak ansiklopediler dolusu yazmak gerekir. Sonuçta görülmüştür ki, bu dünya iyilerin dünyasıdır ve iyilik yapanların kazandığı bir dünyadır. Kötüler kendi fıtratlarını kirlettikleri için dünyayı ve insanlığı kirletmenin ötesinde bir şey yapmamışlar ve yapmayacaklardır.
Ha tabii bu arada şunu da ilave etmeli. Ayrıca her kötü ve kötülük, iyilerin dengeli işler yapması için birer vasıtadır. Kötülük yapanlar, bir şekilde iyilik yapanlara ve iyi insanlara denge unsuru olarak hizmet de etmektedirler. Bunu da göz önünde bulundurmalıdır.
Dünyada olup biten her şey bir denge unsurudur. İyiler ve kötüler de bu dengenin birer parçalarıdır. Müslümanların kitabı ve inancı der ki; “Hayır ve şer Allah’tandır. Hayır zannettiğiniz şeylerde şer, şer zannettiğiniz şeylerde de hayır vardır, siz onu bilemezsiniz.”
İyi insanlara düşen vazife; bildikleri yolda iyi çalışmaları, çabalamaları, dürüst bir şekilde ilerlemeleri ve başarıyı, mutluluğu, huzuru Allah’tan beklemeleridir. Her şeyi bilen, işiten, gören ve karar veren Allah’tır. Kainatta canlı cansız ne kadar varlık varsa onundur.
önemli olan çalışmak, gayret etmek ve bu gayretin sonunda yaptığımız işlere, nefsimizle değil, vicdanımızla iman etmek ve teslim olmaktır. Gerisi Allah’ın takdirine kalmıştır. O, ne derse o olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.