Bizim Messi Volkan Şen’dir!
Görüşüm ve iddiam o ki, Bursasporlu Volkan Şen, bizim futbolun Messi’sidir. En önemli özellikleri arasında top almayı bilmesini, yani topu almak için o pozisyonda sahanın en hayati bölgelerine kaçıp kendini göstermesini, aldığı topları yine rakibin can evlerine çabuk ve iki yönde de taşıyabilmesini, çizgiye inme üstadı olmasını, vuruş tekniğine de sahip oluşunu, savunmasının taaa içine kadar, rakibin çizgi adamının yaptığı ortalara kayarak müdahale edişini sayabiliriz. Özellikle top almayı mükemmel gerçekleştirişi ile bütün takımı soluklandırabilmektedir. Şayet Volkan Şen, futbolunu sadece bu ülkede sürdürüp bırakırsa üzülürüm. Şu anda dünyanın en büyük takımlarında bile banko oynar. Haydi, Volkan devam et ve bizim sahalardan çık git!
Teofilo adamı yakar Şenol hoca!
Üç Bursaspor’a, iki de A. Gücü’ne attı ya... Yani kale içindeki topları gol yaptı ya... Şenol Güneş Hocam da Trabzonspor’un rakip savunmaların dağıtıcısı, yani arkadaki oyunculara alan açıcısı, kaçırdıkları kadar atmasa da, golcüsü de, bence takımın direkt oyuncusu olması gereken Umut‘u kulübeye çekti. Hem de Liverpool’a karşı ilk on birde oynatmış olmasına rağmen... Sevgili dostum; maçın ikinci yarısını bir daha izle derim...
Aykut Hocanın 20 yıl öncesine dönüşü!
İleride çift uç adamı ile oynamak İngilizlerin buluşu olduğu gibi, inadıydı da... Ama onlar bile neredeyse 20 yıl öncesinden bu yana bu inadı terk etmişlerdi. Baktım Aykut Kocaman, Semih-Niang ikilisi yan yana kurup sahaya atmıştı. Üstelik iki kenar ön oyuncusu çizgiye inme adeti olmayan ve santrforların arkasında hücuma dikine çok destek vermeyen iki ön liberosunu rağmen... Nasıl devrim bu yahu? Haaa bir de şu 22 yaşındaki Stoch‘un gelecek maça diri tutulma anlayışı ile kenarda oturtulması var. Peki, o zaman 30’lukları kaç maçta bir oynatmak gerekir ki hocam?
Fatih Altaylı suç mu işliyor?
HaberTurk’ün genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı, uzun bir süreden beri Galatasaray’ın profesyonel yöneticisi Adnan Sezgin‘in, yıllar öncesinde, Galatasaray’ın şampiyonluğuna engel olduğunu yazıp duruyor. Kanıt olarak da TMSF müfettişlerini gösteriyor. Bu çok tehlikeli bir yanlışın peşinden gitmektir. Çünkü son Bursaspor maçında 20 bin taraftarın Adnan Sezgin‘i bir kere daha istifaya çağırışına kulaklarımla tanık oldum. Yani Altaylı, Galatasaray taraftarına Sezgin‘i “imha” edilmesi gereken bir hedef olarak gösteriyor.
Kaç defa yazdım, kaç defa ekranlardan anlattım, o şampiyonluk Galatasaray’ın elinden değil Beşiktaş’ın elinden alındı diye... Müfettişlerin zabıtları da elimde... Fatih Altaylı‘nın ustası Hıncal Uluç Ağabeye de verdim o kanıtları...
Yeter ama! Aynı gazetenin spor müdürü Halil Özer kardeşim;
Altaylı‘yı bir de sen uyarsan! Böyle sorumsuzluk olur mu?
Mehmet Helvacı neler söyledi!
Galatasaray Galatasaray olalı hiç böyle bir dönem yaşamamıştı. Asbaşkan çıkıp, “Ben de bazen yönetim istifa diye bağırmak istiyorum. Gruplara kalamazsak transferde hatalıyız demektir” demez mi? Yok canımmmm, siz neden hatalı olacaksınız ki? Asıl hatanızın Rijkaard’la devam olduğunu bir anlayabilseniz... Baksanıza, Haziran’ın 18’inden beri maç oynamamış, doğru dürüst idman yapmamış Elano‘dan maçı kurtarmasını bekliyor Hollandalı... Eh, hocanız kalecilerinden de memnun olduğuna göre, neden istifa edeceksiniz ki?
Sen de mi Schuster?
Kimseye maşallah demeye gelmiyor! Tam Schuster, Çek rakibi karşısında deplasmandaki maçın ikinci yarısında doğru yolu bularak, yanlışı, hatayı görüp düzelten hocaymış dedik, bomba İstanbul Belediye maçında patlayıverdi. Basın tribününe girdiğimde bizim Faik Gürses‘le hasret giderdik ve de aynı anda elimizdeki takım kadrolarına bakınca, “Beşiktaş, yine beş önde-beş arkada diziliyor, kaybederse kimse şaşırmasın” deyivermişiz. Yani maçtan yaklaşık 15 dakika önce. Ama Schuster intihar girişiminden o tehlike sinyalleri ile yüklü ilk yarıyı görmesine rağmen vazgeçmedi... Taa 65’te Delgado ile Hilbert‘i, 76’da da Nihat‘ı aldı. Ama ofsaydı kollamayı bilmeyen Belediye maçı çoktan kazanmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.