BEŞİKTAŞ’IN sağ arkada Gökhan Gönül’den başkaca oynayacak adamı yoktur. Bu böyle biline... Dahası mı? Bu Beşiktaş takımında Caner’in ölüsü bile direkt on bir adamıdır. O olduğunda Beşiktaş’ın temposu artar, sürati daha da hız kazanır ve rakip toparlanmadan arkaya toplar acımasızca indirilir. Devam edelim mi? Ola ki bir gol yediniz ve bitime uzatma hariç beş dakika kala Medel çıkıp yerine Larin mi girer? Sanki bugüne kadar benzeri ortamlarda maç kurtarmış da, onun için buna başvurulmuş... Maçı önde götürürken rakip canlanıp, topa daha fazla sahip olabilir. Hele ki ev sahibi ise... Siz o zaman Tolgay’ı kenara çekip yerine Necip’i sokarsanız artık ön taraflarla ilginizin kalmadığını rakibinize adeta haber verirsiniz.

Yazıya böyle bir kestirme Beşiktaş analizi ile girdim. Çünkü ana fikir burada yatıyordu. Bursaspor mu? Samet Aybaba her gittiği takımda genelde başarılı olur. Hele hele bazı gençleri icat etmedeki hüneri asla inkâr edilemez. Ama çok da eleştirdiğim Yusuf’u biraz daha oyuna erken alması gerekmez miydi? Öyle ya Beşiktaş’ın sağ kanadında asil adam Gökhan çıkmış, çakma sağ bek Adriano girmişti. O bölge artık harmanlanmaya uygun hale gelmişti. Beraberlik golü de oradan gelmedi mi? Samet hoca yine transfer bitmeden bazı isimleri takıma dâhil etmiş yönetim desteği ile... Ama benim asıl dikkatimi çeken yedek kulübesi oldu. Sanki daha 20 yaşlarını aşmamış fotoğraflar gördüm. Yakında, “Aaa bu da kim” dersek hem de alkışlarken şaşmayalım.  

Sonuçta Beşiktaş kazanmakta olduğu bir maçı verdi. Bursaspor ise milli maç arasına bir nefes alma süreci taşıdı. Şimdi Beşiktaş tarafından beklenti odur ki, İtalya’dan getirilen genç orta sahanın santrfor arkasına ne zaman konulacağıdır. Kaleci Karius mu? Sanki Fabri’yi aratmayacak gibi duruyor.