PKK Ermenilerin, dış güçlerin ve İslam’a düşman olan bazı Kürtlerin örgütü

Evvela şunu belirtelim: Irkçılık başkasını yutmakla beslenen bir Frenk illetidir. Bu illeti kullanarak Hz. Peygamber zamanında bile Yahudiler Medine’deki Hazrec ve Evs kabileleri arasını açmış ve hatta meşhur sahabeler birbirine silah çekmek üzere naralar atmaya başlamıştır. Ancak İslam kardeşliğini hatırlatan Al-i İmran suresindeki ayetler imdada gelmiş ve bu fitne ateşi söndürülmüştür. Bu sebeple BDP içindeki hainleri biliyoruz; ancak Ahmet Türk ve Osman Baydemir gibi inançlı olduğunu bildiğimiz şahsiyetler tam manasıyla Kürt ırkçılığının etkisi altındadırlar. Ayrıca başı örtülü ve sakallı insanların yani dindar bazı Kürtlerin de bu hastalığa kapılmasını Frenk illeti olarak tasvir ediyoruz. Bediüzzaman’ın şu beyanatı da, bizi teyit etmektedir:
“Ben Van’da iken hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler, sen onlara ne nazarla bakıyorsun?” Dedi:
- Ben Müslüman bir Türkü fasık bir kardaşıma tercih ediyorum. Belki, babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar. Bir zaman geçti, (Allah rahmet etsin) o talebem ben esarette iken İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksül-amel ile o da Kürtçülük damarı ile başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: Ben şimdi gayet fasık, hattâ dinsiz de olsa bir Kürdü, salih bir Türke tercih ediyorum. Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaatı geldi ki: Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur.”1.
Bu meselede söyleyeceğimiz şudur: Müslüman Kürtler bu oyuna gelmemelidir; mürted olduğu belli olan Abdullah Öcalan’ı değil Kur’an’ı dinlemelidirler.
İkinci olarak, PKK meselesine gelelim. PKK’nın dört temel karanlık ve İslam düşmanı kaynağı bulunmaktadır:
Birincisi; PKK’nın silahını ve parasını Amerika, İsrail ve Avrupa’dan bazı devletler temin etmektedirler. Bunların başında maalesef Almanya ve Fransa gelmektedir. Bana da bizzat gelen PKK’lı bazı safdiller ve ahmaklar, bu devletlerin PKK militanlarına maaş dahi bağladıklarını ifade ediyorlar. Bu normaldir. Haçlı seferinin yeni şeklidir. Almanya’da ve Hollanda’da PKK’yı temsil eden milletvekilleri bulunmaktadır. PKK’nın Avrupa Finans Başkanına Hollanda pasaportu verilmiştir. Ancak bunu bütün Avrupalılar için genellemek de hatadır. Müslüman milletimiz ve özellikle imanlarından şüphe etmediğimiz Müslüman Kürt kardeşlerimiz bunu idrak etmelidir. Yoksa ilahi azaba müstahak olurlar.
İkincisi; Türkiye’nin can düşmanı Ermeniler PKK’nın içinde ve hatta BDP’de aktif haldedirler. Hatta bazı eski milletvekillerinin Ermeni asıllı olduğu Diyarbakır ve çevresinde de bilinmektedir. Tabir yerinde ise Ermeniler ASALA örgütünü kapatmış ve PKK’yı maşa olarak kullanmaya başlamıştır.
Üçüncüsü ise PKK içinde önemli çoğunluğu elde eden dinsiz Kürtlerdir. Bunun en güzel misalini Avrupa’daki verdikleri beyanatlarda görmek mümkündür. Bugün Kürtçülerin ideologları bile, “İslâm Dininin Kürt Milletinin tarihinde çok olumsuz roller oynadığı dönemlerin de bulunduğunu kabul etmek gerekir.”2. Ayrıca şu cümle de özellikle Müslüman Kürt kardeşlerimizin duyması açısından çok mühimdir: “İşgalci güçlerin Kürdistan’da “Allahımız bir, peygamberimiz bir, dinimiz bir” diye başlayan demagojilerini ve bunun kitleler üzerindeki etkisini unutmamak gerektir.”3
Dördüncüsü, Aleviliği İslama değil Şamanizme daha yakın gören grup da PKK’nın dördüncü kaynağıdır.
Netice itibariyle Türkiye Allah’ın izniyle PKK ve benzeri problemleri aşacaktır. Düşmanların gayretine rağmen Allah nurunu tamamlayacaktır. Ancak bahsettiğimiz üç karanlık düşmanın Hayır Kampanyasında birleştiği günümüzde Müslümanım diyen Türk ve Kürtlerin akıllı davranması gerekmektedir.
1 Bediüzzaman’ın Celal Bayar Ve Adnan Menderes’e Mektûbu, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, No: 030-63-43-339-6; Akgündüz, Güneydoğu Meselesi, sh. 89-96.
2 Malmîsanij, Said-i Nursî Ve Kürt Sorunu, İstanbul 1991, sh. 18
3 Malmîsanij, Said-i Nursî Ve Kürt Sorunu, İstanbul 1991, sh. 19