Ahmet Akgündüz

Ahmet Akgündüz

Avrupa ve Amerikan üniversitelerinde Türk ve İslam kürsüleri (4)

Avrupa ve Amerikan üniversitelerinde Türk ve İslam kürsüleri (4)

2.2.1 Almanya’dan bazı örnekler
Bu ülkeden üç misal zikredeceğiz.
2.2.1.1 Münchester Üniversitesi’ndeki İslam Bölümü ve Yapılan Tahribat
Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) üyelerinin Münster Üniversitesi’ne bağlı “Din Araştırmaları Merkezi (CRS)” ile çalışmalarını başlattığı dönemlerde yaptıkları en büyük hata, her söylediğiyle tartışma yaratan Profesör Muhammad Sven Kalisch gibi bir ilim adamının bu kürsünün başına getirilmesiydi. Nihayet Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM)’nin durdurma kararı almasının ardından, Münster Üniversitesi’nin İslam Bilimi kürsüsünde personel değişikliğine gidildi. “Die Welt”in haberine göre Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Bilim Bakanı, her söylediğiyle tartışma yaratan Profesör Muhammad Sven Kalisch’in artık Alman okullarında İslam dersi veremeyeceğini açıkladı.
Muhammed Kaliş öylesine tahribat yaptı ki, Hz. Peygamber’in asla vakıada yaşamadığını ve tamamen hayali bir şahsiyet olduğunu ileri sürecek kadar ileri gitti. Müslümanlar Kurumunun tayinde gösterdikleri basiretsizlik, konuyu içinden çıkılmaz hale getirdi. Yıllarca süren tahribatlardan sonra Münster Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ursula Nelles, Mouhanad Khorchide’yi İslam Din Pedagojisi Profesörü olarak atadı. Daha önce Viyana’da görev yapan 38 yaşındaki İslam Bilimci ve Sosyolog Khorchide, 2010 yılı Nisan ayında yine Münster Üniversitesi’ne bağlı “Din Araştırmaları Merkezi”nde profesör vekili olarak görev almıştı.
2.2.1.2 Frankfurt Üniversitesi’ndeki İslam Kürsüsü ve Diyanet’teki Bazı Kadroların Yaptığı Tahribat
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Frankfurt Goethe Üniversitesi arasında “İslam Dini Vakıf Sözleşmesi” imzalandı. Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi Rektörü Rudolf Steinberg ve Diyanet İşleri Başkanlığı Daire Başkanı Doçent Dr. Ali Dere arasında 08.03.2005 tarihinde imzalanan antlaşma üzerine Steinberg şunları söyledi: “Goethe Üniversitesi’nde din biliminin öğretilmesi geleneği sürdürülmüş oluyor.” Bu antlaşmadan sonra 2005 yılı yaz dönemi itibariyle İslam din bilimi bölümü Frankfurt’ta okunabilecek.
Bu alanda ders verecek Profesörlerin Protestan İlahiyat Fakültesi’ne bağlı olacakları bildirildi. İslam Din Bilimi eğitim programının, İslam’la ilgili bütün alanlarda konuları sistematik, tarihsel, fenomenolojik ve kaynaklara dayalı olarak ele alacağı ve İslam’ın Avrupa bağlamında gelişmesine ve dinler arası diyaloğun İslami temellerine özel bir önem vereceği ifade edildi. İlgi odaklarından birini ise, İslami geleneğin Avrupa ve Almanya’da şekillenen Hıristiyan ve Yahudi gelenekleri ile fikir ve bilgi alış verişinin oluşturacağı ifade edildi. Bu nedenle bu bölümü okumak isteyen öğrenciler Yahudi-Hristiyan Din Bilimi bölümünü de esas alan veya yan alan olarak kombine etmek durumundalar.
Buraya kadar her şey güzel; ama ya bundan sonra? İşte burası karışık. Türkiye’de reformcu İslam ekolünden gelen Prof. Ömer Özsoy’un, Frankfurt Üniversitesi Protestan Teoloji Kürsüsü’nde, finansmanı dışarıdan sağlanan bir kadroda bulunması, ve sonradan Kur’an ve İslamiyet ile alakalı saçma sapan izahlara başlaması, Diyanet’in nasıl böyle bir tayini yaptığı konusunda soru işaretleri taşıyor. Şu cümleler meseleyi izaha yetiyor: "Müslümanlar’ın başından beri Kuran'ı tarihi ve şifahi bir belge olarak gördüğünden ve algıladığından yola çıkıyorum" diyen Özsoy, şunları ekliyor: "Başka türlü olması da olanaksız görülüyor, çünkü ilk Müslümanlar, yani Kuran'ın hitap ettiği ilk insanlar, Kuran'ı böyle yaşadılar; Peygamber'in yoldaşları olarak vahiylerin inmesini O'nunla birlikte yaşadılar. Vahiy, Mekke ve Medine devresi ayetlerini inceleyen bilim dallarını da, birinci ve ikinci kuşağa borçluyuz.
Konuya girmeden önce İslam anlayışında "kutsal metin" ve "Allah kelamı" hakkında şunları belirtmek isterim: İslam anlayışında tartışmasız tek kutsal, uluhiyettir. Ancak Kur'an'ın Allah kelamı mı, yoksa Allah kelamının yansıması mı olduğu son derece tartışmalı olduğundan Kur'an'ı kutsal kitap olarak nitelendirmek daima sorunludur."
Yukarıdaki paragraflar, Prof. Dr. Ömer Özsoy'un Almanya'nın Frankfurt şehrinde 2008 Haziran'ında düzenlenen bir sempozyumda sunduğu tebliğde geçiyor. Özsoy, Ankara İlahiyat'ta görev yaparken 2006 yılında şimdiki Diyanet yönetimi tarafından Frankfurt Üniversitesi'ne bağlı İslam Dini Vakıf Profesörlüğü'ne atanmış. Liberal Frankfurt Üniversitesi'nin mezhepler üstü geleneğini sürdüreceği belirtilen bu kurum, 2003 yılında Frankfurt Üniversitesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan bir protokol doğrultusunda Almanya'da İslam Din Dersi Öğretmenliği, İmamlık... gibi görevleri deruhte edecek gençlerin eğitilmesi/yetiştirilmesi amacıyla oluşturulmuş. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından finanse edilen bu kuruma bağlı İslam Din Bilimi bölümünde halen 100 civarında Müslüman öğrenci eğitim alıyor. Diyanet’teki bazı şahısların, Rotterdam İslam Üniversitesi gündeme gelince nasıl kıvırttıklarını ve ama sözkonusu tarihsellik olunca neler yaptıklarını ortaya koyan acı bir sahne. Bu dediklerimizin iftira olmadığını söyleyebilirim. Önceleri ben de inanamadım. İsterseniz bakınız: Sempozyum hakkında özet bir değerlendirme için bkz. http://www.tumgazeteler.com /?a=3925522; http://tr.qantara.de/w ebcom/show_article.php/_c-674/ _nr-226/i.html (Bu siteyi Alman Dışişleri Bakanlığı'nın finanse ettiği biliniyor); http://tr.qantara.de/webcom/ show_article.php/ _c-678/_nr-14/i.html
Kısmetse kaldığımız yerden devam edeceğiz…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Akgündüz Arşivi