Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Çankaya’da rakı yudumlayamamak

Çankaya’da rakı yudumlayamamak

çankaya’da rakı yudumlayamamak çok zor olsa gerek.. Hele bir de devletin sırtından, yani milletin cebinden içiliyorsa, bu uğurda her türlü mücadele göze alınabilir gibi.
öyle ya; şimdiye kadar halkın gözbebeği olan kurumlarından millet habersiz kalmışsa, neler olup bittiğini bilmiyorsa, bütçesinin nasıl kullanıldığı sorulup sual edilmiyorsa, neler yenilip içildiğinin hesabı yoksa, bütün bu imkânlardan belli kişi ve kişiler yararlanıyorsa; kim olsa, böyle bir imkânı bırakmak ve elinden kaçırmak istemez.
Sayın Abdullah Gül’ün halkımızın çok büyük çoğunluğunun yine büyük destekleriyle Cumhurbaşkanı olması ve halkın başkanı olarak çankaya’yı kutsal mekân olmaktan çıkarıp, milletin mekânı olarak bilmesi ve bildirmesi, sanırım birtakım çevreleri çok rahatsız etti.
Resmi davetlerin “olmazsa olmaz” şartlarından olan alkollü içecekler, mevcut kurumların başındaki devlet adamlarımızın alkol kullanmaması yüzünden, ister istemez içilmiyor. Genelde yabancı devlet adamları bu anlayışa saygı duyarken, yerli misafirlerin isyan ediyor olması, önemli problem olsa gerek. Ne de olsa içkiler milletin cebinden.
Eskisi gibi çankaya’da kimse öyle canı isteyince, halkın sırtından rakısını içemiyor, yemeğini yiyemiyor, birtakım sosyal imkânlarından istifade edemiyor. Mesela bir önceki Cumhurbaşkanı'nın mutfak masrafıyla, şimdiki mutfak masrafı arasında yüzde elli azalma olduğu ve alkol tüketiminin yine yüzde ellilere indiği söyleniyor.
Rakı içmediğim için bilmiyorum, ama herhalde halkın cebinden rakı içmenin keyfîliğine dayanılmaz gibi geliyor. Beş kuruş harcamıyorsunuz, ‘hık’ deyince rakı, ‘huk’ deyince rakıya buz, ‘fık’ deyince fındık-fıstık, ‘fak’ deyince kavun-karpuz, ‘tık’ deyince beyaz peynir, ‘tak’ deyince müzik. Kim bırakır bu imkânları.
Sadece çankaya olsa iyi, şimdiye kadar Başbakanlık konutu ve Dışişleri konutunda da hemen her toplantıda yine milletin sırtından rakılar ve diğer içecekler gırla gidiyordu. Ama şimdi, aynı tüketimin oralarda da çok çok azaldığı iddia ediliyor.
Yabancı misafirlere protokol gereği eşlik etmesi gerekenlerin, devlet ve millet adına ne kadar hizmet ettiklerini öğrenemediğimiz, ülkenin kalkınması ve refahı için hangi katkılarda bulunduklarını bilemediğimiz bazı bürokratların, yabancı misafirler kadar bile tahammül gösteremediklerini medyadan öğreniyoruz.
Sanki başında bulundukları kurumlar, devletin ve milletin kurumları değil, onlar da orada devlet ve millet adına oturmuyorlar da; babalarından kalan mirası idare ediyor gibiler. Kendi menfaatleri ve nefsî arzularının tatmini uğruna, gözleri ne milleti görüyor, ne de devleti.
Bir ülkenin idaresi, bir milletin idaresi, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın ve diğer bakanların veya bürokratların, içki içmemesiyle nasıl özdeşleştirilebilir? Yani alkol alırlarsa devlet idare ediliyor da, alkol almazlarsa devlet idare edilmiyor mu?
Millet, Cumhurbaşkanı'ndan memnun, Başbakan'ından memnun, bakanlarından memnun. “Halk cephesinde memleket idaresine karşı bir memnuniyetsizlik yokken, bu kadar huzursuzluk niye çıkartılıyor” sorusuna, hangi aklıselim mantıklı cevap verebilir.
Bugün problem çıkaran kesimlere ve siyasilere bakıldığında görülen fotoğraf şudur: Şimdiye kadar devletin bütün imkânlarını sere serpe kullandıkları, şimdiden sonra da istedikleri gibi at koşturamadıkları için, milletin başına olmadık çorapları örüyorlar.
Kimse onlara “içmeyin” demiyor. Ceplerinde paraları, altlarında arabaları var. İstedikleri yerde içme ve eğlenme hakkına sahipler. Bassınlar paralarını içsinler, kim ne karışır. Herhalde cepten para vererek içmekle, devletin sırtından içmenin zevki başka oluyor.
Türkiye’de olup bitenlere biraz da bu zaviyeden bakmakta fayda vardır kanaatindeyim. Bana öyle geliyor ki; mevcut kargaşa ve kaosun başlıca sebebi, özel hayatlarındaki harcamalarını, devlet sırtından yapamadıkları için ortalık karıştırılıyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi