Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Sayın Bahçeli!..
Zannediyorsunuz ki;
Ülkücü “gel-geç”tir, öfkesi de, tepkisi de 24 saat sürer!..
Zannediyorsunuz ki;
Genel Başkan kim olursa olsun, kayıtsız-şartsız itaat eder!..
Zannediyorsunuz ki;
Gassal elindeki meyyit -ölü yıkayıcı elindeki ölü-dür!..
Zannediyorsunuz ki;
Derin “karar”gâhlar ile PKK arasındaki zımni mutabakatın farkında değildir!..
Zannediyorsunuz ki;
Kirli savaşın her iki taraftan da “toprak kokan” vatan evlatlarını yiyip bitirdiğini görmez, anlamaz, çakmaz!..
Zannediyorsunuz ki;
Her türlü eylem kabiliyetine sahip “terör örgütü” yani ETÖ-PKK’nın sadece “Hasolara, Hüsolara” yönelmesinin sebepleri üzerine kafa yormaz!
Zannediyorsunuz ki;
“Terör işbirlikçisi” bir kısım bürokratların “devlet”i asla ve kat’a temsil etmediğini bilmez!..
Zannediyorsunuz ki;
Ülkücü aptaldır; “hassas kurumlardaki” DE-rin DE-vlet (Dede!!!) zincirlerini fark etmez!..
Zannediyorsunuz ki;
“Sütü bozuk” bürokratların kendisini bir kaşık suda boğmaya azmettiklerinden habersizdir!..
Zannediyorsunuz ki;
ETÖ-PKK terör örgütü ve legal zemindeki uzantılarının, tam da referandum paketinin gündemde olduğu dönemde, “şiddet”in dozunu artırmalarının gerçek sebebini idrakten yoksundur!..
Zannediyorsunuz ki;
Ülkücü tecavüzcüsüne âşık olacak kadar “iradesiz” bir adamdır!..
Zannediyorsunuz ki;
MHP’yi çıkmaz yollara, açmazlara iten; önce bölge, hatta belde partisi haline getiren mevcut yönetimden memnundur!..
Zannediyorsunuz ki;
Mevcut ekip tarafından temsil ediliyor olmanın “kıvancını” yaşamaktadır!..
Zannediyorsunuz ki;
Referandumu bir “güven oylamasına” dönüştürmenin sadece AK Parti’ye yarayacağını ve en fazla MHP’ye kaybettireceğini -bile- akledemeyen Genel Merkez aklıyla hareket eder!..
Zannediyorsunuz ki;
‘Statüko bekçiliğinde’ CHP’yi bile gölgede bırakma politikasını hazmedebilir!..
Zannediyorsunuz ki;
Dâvâlarının çilesini çeken fedakâr Ülkücü’nün, yani kendisinin, “ihanet”le, “işbirlikçilik”le suçlanmasına tahammül gösterebilir!..
Zannediyorsunuz ki;
Ülkücü “lümpen” bir tiptir; arkadan ezilmiş yumurta topuk ayakkabı, beyaz çorap, ağızda soğan, sarımsak kokusu... Böyle bir adamdır ve terbiyeye ihtiyacı vardır!..
Zannediyorsunuz ki;
Ülkücü kitap okumaz, dünyayı bilmez!..
•
Zannedersiniz elbet;
Öyle ağzı bir karış açık havaya bakan “ultra lüks” Genel Merkez binasından ülkeyi ve tabanınızı izlerken... Daha doğrusu, izleyenleri dinlerken!..
Öylesine muazzam bir binaya, o kadar adama, Ülkücülerin sırtına yüklenen yüzlerce trilyonluk masrafa ne gerek var!..
İşte, ben mütevazı imkânlarımla şehir şehir dolaştım.
Bilhassa Karabük gibi, Kastamonu gibi, efendim Yozgat, Kırşehir gibi MHP’nin görece güçlü olduğu illerde, “MHP’li Ülkücülerle” bir araya geldim.
Bulduğum Ülkücü’nün nabzını tuttum.
Sayın Bahçeli’ye, referandum sonuçlarının “tam isabet” dediği uyarılarda bulundum.
Girin “referandum ve MHP” kelimelerinin birlikte geçtiği yazılarıma,
“Tabanınızın” hissiyatını ve bu hissiyatın referandumda nasıl bir sonuca yol açacağını teker teker ortaya koyduğumu göreceksiniz!..
Mesela, “MHP’de değişim rüzgârları” başlıklı yazım.
“Devlet Bahçeli.. Ülkücü mü, Mao’cu mu?” başlıklı yazım.
“MHP’liler ve BDP’liler!”,
“Devlet Bahçeli’nin tatlı telâşı!..”
“MHP... CHP-PKK...”
“Baba katili ile baban aynı safta!..”
On küsur yazı ve defalarca uyarı...
Bunları, “faydalanmayı hedefleyen” bir gözle değerlendirmek yerine Genel Merkez’den “sevgi dolu” (!!!) mesajlar gönder-t-menin kime ne faydası vardı?..
Böyle yapmak yerine, tavsiyelerimize kulak verseydi...
Eli kulağındaki seçimin “erken”ini istemek gibi “paniği” gözler önüne seren bir tuhaflığa imza atmak zorunda kalmazdı!..
Hale bakar mısınız:
Bir Genel Başkan,
Anayasa paketinin bir “ihanet” projesi olduğunu öne sürüyor!..
“Evet” çıktığı takdirde vatanın bölüneceğini, bu işten PKK’nın istifade edeceğini, yargının, ordunun elden gideceğini “Sav”lıyor!..
Bir dolu, bir dolu laf ediyor.
Ülkücü dediğin, bunlardan herhangi birine en ufak bir ihtimal verecek olsa, paketi sandığa gömerdi!..
Başka yerleri bırakın;
Sayın Bahçeli, memleketi Osmaniye’de bile gömüldü sandığa!!!
Bırakın diğer Ülkücüleri, hemşehrisi olan Ülkücüleri bile inandıramadı “17 bel”li bağırışlarına!..
•
E yani; şimdi ben daha ne yapayım; Sayın Bahçeli’ye destek için diyar diyar dolaşıp en sağlıklı bilgileri getiriyorum.
Ülkücülerin nabzını, tek bir sekmeyi bile atlamaksızın tutuyorum...
Yazıyor... Uyarıyorum...
Maksadım ne?..
Açık:
MHP gibi -önemli olması gereken- bir parti, şöyle doğru dürüst, ayağı yere basan, belge bilgi, proje yağdıran bir muhalefet gücü kıvamına ulaşsın...
Hükümeti uyarma görevini “ipe sapa gelmez” hareket ve hakaretlerle değil de, sağlam verilerle yerine getirsin...
Vatanın “hayrına” değil de “aleyhine” olan işlere cephe alsın...
“Hayra motor, şerre takoz” olsun!..
Önce Ülkücülere, sonra da bütün ülkeye “İşte, sorumlu, saygın, seviyeli, etkili muhalefet böyle olur” dedirtsin!..
Siyasete hareket gelsin. Seviye gelsin!..
•
Bunlar için gecemi gündüzüme katıyorum ama...
“Vermeyince Mâbut, neylesin Sultan Mahmut!”
Gücünü bu referandumda ortaya koymuş bulunan Ülkücünün, gönlünü ferahlatacak bir Genel Başkan bulması...
Ya da Sayın Bahçeli’nin öyle bir Genel Başkan olması dileğiyle...
“Geçmiş” bayramımız kutlu olsun.
Âşk ile “EVET”e vuran bütün Ülkücülere selam ve saygılarımla...