Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Darbelerin Kendisinden Çok Tehditleri Berbattı

Darbelerin Kendisinden Çok Tehditleri Berbattı

Bir ülke seksen yıl boyunca darbelerle ve darbe tehditleriyle mi yönetilir. Bu ülke bir de savaşlardan savaşa girmiş, her türlü kıtlığı, yokluğu, yoksulluğu yaşamış ve ayakta kalmayı başarmışsa, böyle bir ülkede birlikten dirlikten mi söz edilir, yoksa iki de bir darbelerle ve darbe tehditleriyle halk sürekli çaresiz ve yalnız mı bırakılır?
İşte 80 yıldır, darbelerle ve darbe tehditleriyle hayatları karartılan, yok edilen, kim vurduya giden, ekmeğinden aşından edilen, ailesinden, memleketinden, toprağından koparılan nesillerin çocukları, bu referandumda gereken cevabı verdi. “Tırnaklarımızla kazandığımız topraklarımızda özgürce ve insanca yaşamak istiyoruz” diyerek “Evet” mührünü bastı.
Bu mührün altında kalanlar ne yapar, nasıl kalkar bilemeyiz ama mührü basanların istekleri yerine getirilmeli. Ülkede; barış, huzur, refah, özgürlük rüzgârları esmeli. Hükümet bu “Evet”i çok iyi değerlendirmeli ve ülkeyi insanca yaşanılır hale getirmelidir.
Yıllarca her sabaha uyandığımızda sokağa bakıp; “iyi asker yok, polis yok, demek ki, bugün de yırttık” demekten babam da ben de ve benim çocuklarım da çok yorulmuştu. Türkiye’de darbelere en çok muhatap olan kesim; vatanını, milletini, dinini kutsal bilen kesim olmuştur. Bütün suçları ya da suçlarımız; kutsal bildiğimiz değerlere sahip çıkmaktır.
Zaten böyle inanan insanların suç işlemek gibi bir lüksleri olamaz. Çünkü öncelikle her hareket ve düşüncelerinde Allah korkusu vardır ve Allah’ın kendilerini her yerde denetlediğine inanırlar. Böyle olunca da bırakın kullardan utanmayı, öncelikle Allah’tan çekindikleri için memlekete, millete ve dine zarar verecek bir eylem içerisine giremezler.
80 yıldır darbeler ve tehditler, işte hep böyle düşünen milletimize karşı yapılmıştır. Orduyu göreve çağıranların, darbe isteyenlerin, darbeleri destekleyenlerin makam, mevki ve sürekli imtiyazdan başka kutsal sancıları olmadığı için, isterler ki “Ekmek elden su gölden olsun, kimse ekmeğin hangi elden geldiğini, suyun hangi gölden aktığını sormasın.”
Bu sebeple bilmezler her sabaha uyandıklarında gazete manşetlerinde veya televizyon haberlerinde halkın nasıl tehdit edildiğini. Hatta sanki kendileri de bu topraklarda yaşamıyormuş gibi bir de sevinir ve bayram ederler. Onlar bayram ederken, halka ağlamak düşer. Kutsallarına uğruna gözyaşını içine akıtır ve “Vatan sağ olsun” der.
Darbelere muhatap olan hiçbir fert onlara; “Ekmeğinizi biz veriyoruz, suyunuzu biz içiriyoruz, belinizdeki silahlardan çoraplarınıza kadar parası bizden çıkıyor, dahası da var ama onları dillendirmek istemiyoruz, biz olmadan siz olmazsınız, varlığınızı bize borçlusunuz, insan varlığını borçlu olduğu bir toplumu tehdit eder mi? dememiştir.
Evet, İsmet İnönü’nün ünlü sözünü hatırlayalım. Bay İnönü; “Anayasa Mahkemesi ve “Tay”lar (Yargıtay, Danıştay, Sayıştay) bizde olduğu müddetçe iktidara kim gelirse gelsin, ülkeyi biz yönetiriz” demişti. İşte o gün sona verdi. 12 Eylül 2010 tarihinde millet son noktayı koydu. Ülkemizin üzerindeki gizli CHP sultasına halk “Evet” diyerek son verdi.
Referandum sonuçlarını hemen herkes izlemiştir. Açıklamaları dinlemiştir. MHP liderinin sözleri yine ipe sapa gelmez cinstendi. Adam bir öfke dağı, bir kin ovası, (dağ ve ovalardan özür dilerim.) Nasıl bir Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı varsa, Allah Bahçeli’nin bu kin ve öfkesinden sadece Başbakanı değil, bütün insanlığı korusun.
Baştan beri Kılıçdaroğlu adlı zata X Kemal diye hitap etmiştim. İlgili şahıs hakikaten X Kemal oldu. Yok sayıldı ve oyunu bile kullanamadı. Düşünebiliyor musunuz, bütün yurttaşlarımız; “oy kullanabilecek miyim, kullanamayacak mıyım” diye araştırma yaptı, Yüksek Seçim Kurulu ve İçişleri Bakanlığı herkesin oy kullanabilmesi için tüm kolaylıkları gösterdi, herkes yararlandı, bir tek X Kemal yararlanamadı. Bu adam ülke yönetecek öyle mi?
Başbakanın referandum değerlendirmesi, Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir lidere nasip olmamış, mükemmel kucaklayıcı bir konuşmaydı. İşte insan ve devlet adamı buydu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi