Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Sıra darbecileri yargılamakla...

Sıra darbecileri yargılamakla...

Referandum sonucunda darbeciler için anayasal engel kalktı...
Seçim öncesi “darbeci yargılamak” konusunda cepheleşmeler vardı.
Birinci cephe....
Bu olayda zamanaşımı işlemez.
Yargılama yasağı Anayasadan kalkınca “darbeciler” yargılanır derken...
İkinci cephe...
Zamanaşımı nedeniyle yargılamanın imkansız olduğunu savunuyordu.
Bana göre bu olayın iki yönü var:
Birincisi, duygusallık.
Bu camianın içerisinde ben de varım.
Nedeni ise...
1980’lerde darbecilerin ne haltlar karıştırdıklarına yakından şahit olduğumdan elimden gelse darbecileri ipe çekmek değil, kazığa çakarım...
Aynı kural, 27 Mayıs darbecileri için de geçerli.
Ama sıra hukuk dalına gelince işler değişir.
Hele de kürsüye oturdun mu duygusallığa asla yer yoktur.
Orada yasalar konuşur, nefisler susar...
O zaman birinci savı geçelim.
Darbeciler için yargılama yasağı kalktığına göre şimdi ne olacak?
Dedim ya, kararı ne bir politikacı gibi vermek var, ne de CHP, MHP, BDP işbirliğine öfkelenen birisi gibi...
Aksine, kürsüye oturmuş bir hakim gibi vermeyi düşünüyorum.
Her şeyden önce, “müktesep hak”(kazanılmış hak) diye hukukta bir kural vardır.
Bu kural milli değil, evrenseldir...
Devlet vatandaşına yasalar çerçevesinde bir hak verince bu hakkı gelecekte bir başka yasa ile geri alamaz. Yönetim faşist ise alır...
Örneğin, 1416 sayılı Rahşan Affı denilen cezaların ertelenmesine dair bir yasa vardır.
Bu yasa ile birçok eli kanlı katiller cezaevlerinden dışarı salınmıştır.
O gün yasa yürürlüğe girince, Ankara’da nöbetçi hakim olmam nedeniyle akşamdan sabaha tam 500 kişiyi cezaevlerinden ben saldım.
Niye saldın?
Yasa öyle dediği için saldım...
Devir değişince birileri kalkıp “hayır olmaz, bu kadar katil sokağa bırakılmaz” deyip yeni bir yasa ile bu kişileri cezaevine almaya kalkışırsa devlet yanlış yapmış olur.
Daha doğrusu, evrensel hukukun temel ilkelerini çiğnemiş olur.
Hukuk devleti bu tip “verdim, canım istedi aldım” gibi dengesizliğe müsaade etmez.
Zamanaşımı olayı tartışılabilir...
Dediğim gibi ondan önce “kazanılmış haklar” vardır.
O bakımdan, darbecileri vicdanımızda yargılarız ama hukuken yargılama imkanımız yok. O zaman, yapılacak şikâyetler üzerine savcılar dava açamayacak mı?
Kaldırılan Anayasa’nın geçici 15. maddesi gereğince açamayacak.
Olur ya, açarlarsa ne olur?
İlk dereceli mahkeme iddianameyi ret etmezse, önce Yargıtay’ın ilgili dairesine, orada sorun çözülemezse, Yargıtay Ceza Genel Kurulu son sözü söyler...
Cumhurbaşkanlığı süresi için de aynı kural geçerlidir.
Zamanında hangi yasa yürürlükte ise o yasanın tanıdığı haklar geçerlidir.
Cumhurbaşkanı yedi yıllığına seçilmiştir.
Şimdi siz kalkıp bunu beş yıla çekip hadi in aşağıya diyemezsiniz.
Emeklilik gibi...
Hangi yasaya göre emekli olduysanız o yasanın hükümlerine göre işlem görürsünüz.
Daha sonra çıkacak bir başka yasa elinizdeki hakları geri alamaz.
O bakımdan, bu tip aleni olan işlemleri tartışmaya açıp ülke insanının kafasını karıştırmanın bir yararı yok. Bırakalım, tarih bu diktatörleri yargılasın...
Lanetlesin...
Biz bundan sonrasına bakalım, ileride çok güzel günler var...
Güzel günler... İnşallah güzel olacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi