Avni Özgürel

Avni Özgürel

MHP için perşembenin gelişi...

MHP için perşembenin gelişi...

Gerek Sayın Bahçeli’nin, gerekse MHP sözcülerinin referandum sonuçları belli olduktan sonra yaptıkları açıklamaların özeti şöyle: “Oylarımızı koruyoruz, seçmen tabanımızda bir kayma yok. MHP’nin kaybettiğine ilişkin yorumlar, partimizi hedef alan AKP’nin yürüttüğü psikolojik harekâtın ürünüdür. Birkaç seçim çevresinde alınan olumsuz sonuç da Gülen Cemaati’nin seçmenleri baskı altına almasıyla ortaya çıkan neticedir!”
Dilerim, kaza geçiren insanın darbe aldığı anda acı hissetmeyip toparlanmaya çalışmasına benzer ruh halinin yansımasıdır bu.. Ve umarım MHP fazla gecikmeden önünde duran fotoğrafı gerçek boyutlarıyla okumaya yönelir. Zira sonuç sürpriz değildir. (*)
MHP, milliyetçiliğinin yanında muhafazakârlık çizgisini koruyagelmiş, gelenekleri olan bir parti. Nitekim rahmetli Türkeş’in vefatından sonra Devlet Bahçeli’nin liderliğinde benimsediği yeni siyaset üslubu ve programıyla oy oranını %8’den %18’e bu kimliği ve demokrasi kültürünü tabana yayma konusundaki kararlılığıyla tırmandı. Teferruatına girip bilinenleri tekrar etmek istemem. Ama Türkiye siyasetinin 2002’de yaşadığı alt-üst oluşun ardından MHP’nin 2007 genel seçimlerinde aldığı %15, 2009 yerel seçimlerinde %16 oranındaki oyun mazrufunda, milliyetçi, muhafazakâr kimliğinin yanına vesayetçi, statükocu anlayışa muhalif, demokrat bir duruş eklemiş olması vardır.
Ancak görünen o ki 2009 yerel seçimlerinde CHP’yle örtülü işbirliği MHP açısından bir kavşak noktası oldu. Yüksek sesle dillendirilmemekle birlikte geleneksel milliyetçi muhafazakâr düşünce, yerini ‘ulusalcılık’ denilen, hâkim karakteri laik cumhuriyetçilik olan çizgiye bıraktı. Ve 2011 seçimlerinden sonra mutasavver MHP- CHP koalisyonunun hedeflendiğinin işaretleri görülmeye başlandı. Bahçeli’nin CHP tabanına sıcak gelen söylemleri, Deniz Baykal’ın CHP’nin milliyetçi karakterini öne çıkarma arzusunda olduğunu gösteren üslubu, Kutlu Doğum Haftası konuşması v.s... Keza anayasa değişiklik paketi gündeme geldiğinde de iki parti önerinin içeriğine bakmaksızın AK Parti karşısında ortak dil ve tavır beraberliği içine girdi. Ama evdeki hesaplar beklenmedik anda gelen bir derin dalgayla bozuldu. Baykal’la doku uyuşmazlığı yaşamayacağını düşünürken MHP neden birlikte yürüdüğünü seçmenine anlatmakta zorlanacağı Kemal Kılıçdaroğlu’nu buldu karşısında.
MHP tarihinde görülmemiş, milliyetçi kesimin geçmişte hayal etmekte zorlandığı başarıya imza atmış, yakın zamana kadar uzak duran kitleleri MHP’nin sesine kulak verir hale getiren Bahçeli’yi kim/kimler yanılttı sorusunun cevabına girmek istemem.
Ancak geçen hafta şirazesinden çıkan bir televizyon programında hasbelkader karşı karşıya geldiğim, beni ve anayasa değişiklik paketine ‘hayır’ demesi sebebiyle MHP’yi eleştiren milliyetçileri AK Parti yandaşlığıyla suçlayan, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Deniz Bölükbaşı’yla ilgili bir hatıramı nakletmek boynuma borç.
1968’de rahmetli Osman Bölükbaşı’nın CKMP’sinin Ankara’da Dışkapı semtindeki Yıba Çarşısı’nda yapılan, Alparslan Türkeş’in genel başkanlığından önceki büyük kongresine giden milliyetçi gençler grubunun içindeydim. ‘Ülkücü’ adının kullanıldığı ilk derneğin başkanı Salih Dilek arkadaşımız başı çekiyordu. Osman Bölükbaşı’nın Millet Partisi çatısı altında siyasi hayatının son mücadelesini verdiği, ancak tafsilatını anlatmaya gazete yazısının imkân tanımadığı ortamda kurucusu olduğu CKMP’yi uzaktan kontrol etmeye devam ettiği bir ortam söz konusuydu.
Kongrenin yapıldığı salona girdiğimizde tetikte bekleyen bir grup ‘Kahrolsun faşistler, defolun.. ’ diye bağırarak üzerimize gelmeye başladı. Orayı terk etmemizi istiyorlardı. Kalabalık değildik, direndiysek de ite-kaka dışarı çıkarıldık. O gün karşımıza çıkan hiddetli kalabalığın önünde yumrukları sıkılı halde hançeresi yırtılırcasına ateşin bir şekilde bize bağırırken hatırlıyorum Deniz Bölükbaşı’yı.. Ya yeni bitirmişti liseyi, ya da yeni girmişti üniversiteye.. ‘Osman Bölükbaşı’nın oğlu’ olduğunu söylediklerinde şaşırmıştım..
Önceki gün kendisini milliyetçi/ülkücü tayinine memur mevkide gördüğünü işittiğimde gülme
hissi doğdu içimde..
(*) MHP’nin anayasa değişiklik paketi konusunda izlediği yolu 31.03.2010 ve 21.07.2010 tarihlerinde yayımlanan yazılarımda değerlendirmeye çalışmış, bu siyasetin MHP açısından ne gibi sonuç doğuracağına ilişkin görüşlerimi okurlarla paylaşmıştım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Avni Özgürel Arşivi