Serdar Arseven

Serdar Arseven

AK Parti... “Çatırtı”lar!..

AK Parti... “Çatırtı”lar!..

Referandum sürecinde gecemizi gündüzümüze kattık; yurdun dört bir yanında resmen “evet” propagandası yaptık.
Bu vatan göreviydi, milletimize karşı namus borcuydu.

Şükür; sonuç tamam, beğendik, sevindi...
Açık ara “evet” çıkmasının bu ülke insanına neler kazandıracağını ayrıntısıyla verdik...
Şimdiii...
Gelelim meselenin bir başka tarafına.

Galibi alkışlamak kolaydır, bunu ben de yaptım.
Bir de, hataları, eksikleri “moraller düzgünken” görmek ve göstermek var ki, bu işin müşkil tarafı.
Bilen bilir; ben Fenerbahçe’yi tutarım.
Yıllar evvel, Fenerbahçe hem de rakip sahada Fatih Terim’in Galatasaray’ını 4-0 yenmişti.
Fatih Terim’in doğum günüydü.
Bizim tarafta tam mânâsıyla bir zafer hoşluğu yaşanıyordu.
Ve bu hava içinde Fenerli, adamcağızla dalga geçiyordu:
“İii ki doğdun Faaatih! İii ki doğdun Faaatih! İii ki doğdun Fatiiih, iii ki doğdun Fatiiih!..”

O gün etrafımdakilerle sohbet ederken şunları söylemiştim:
“Fener kazandı ama bu hava iyi değil. Takımı birkaç kişi sırtlıyor, içeride çekişme had safhada. Bir farklı galibiyet bütün olumsuzlukları unutturdu. Galatasaray ise hayli zamandır ‘sistem’ kurmaya çalışıyor. Fener yakında dağılır, Galatasaray düzelir. “

Bir bozuldu ki Fener ve bir bastırdı ki diğeri...
Kendimle gurur duydum!..
Olacakları Fenerlilerin ziyadesiyle şişindiği esnada tahmin edebilmek az şey miydi.

Şimdiiii...
AK Parti; net bir zafer elde etti.
Bu zaferde, çorbada tuz hesabı bizim de payımız var.
AK Parti değil de ülkemiz için sevinmek bizim de hakkımız.
Sevinç “faslı” tamam olsun.
Gelelim meselenin “aslı”nı ele almaya.

Gezdik, dolaştık, konuştuk, ahkâm kestik...
Ve referandumun ardından sonuçları iyice gözden geçirdik.

Referandum öncesindeki yurt turumuz esnasında şunu gördük ki, AK Parti’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasından, başa çıkılması son derece güç performansından başka bir marifeti yok gibi.
Aksine; çoğu ilde ilçede öylesine büyük çekişmeler, sıkıntılar var ki...
Bina alt taraftan öylesine zorlanıyor ki...
“Çatırtıları” duymamak mümkün değil.
Her partide bu türden çekişmeler olur, hele iktidardaki bir partide bir takım çıkar çatışmalarının yaşanmaması mümkün değildir.
Ancak; AK Parti için durum biraz farklı.
AK Parti, bir Refah Partisi değil, evet.
Lâkin, bir ANAVATAN da değil.
Bu partide siyaset yapıp da “ANAVATAN” mensubu gibi pervasız olanlar, çevrede rahatsızlığa yol açıyorlar.
Partiye sırf “malı götürmek için” yanaşanlar, usulü, kaideyi bir kenara bırakınca işler karışıyor.

Elimde çok sayıda somut örnek var; “bir il”de onbinlerce kişiyi partiye kaydeden, müthiş çalışkan ve dürüst bir İlçe Başkanı’nı, “Partiye sızmış Ergenekon medyası” asparagas haberlerle hedef alınca...
Adamın kelle gitti!..
Araştırınca gördük ki...
Bu adam; birilerinin, “DYP-ANAP” zihniyetindeki birilerinin tekerine çomak sokmuş!..
Böyle yapınca da...
Gelsin kirli kampanya!..
Gitsin, AK Parti için gecesini gündüzüne katan bir Erdoğan dostu!..
(Bir parantez açıyoruz. Şunu demek için:
Sayın Başbakan bu duruma muttali olunca, bu ildeki en güvendiği “dostlarından” birini evinde ziyaret etmiş...
Ve “Neler oluyor buralarda!..” diye sormuştu. Öyle bir yapı ki, bütün meselelerle bizzat Sayın Başbakan ilgilenmek, bütün problemleri bizzat çözmek durumunda.)

Her yana yetişmek elbette mümkün değil.
Bakın; her türlü gayrete rağmen, AK Parti’nin açık ara götürmesi gereken bazı yerlerden az daha “hayır” çıkacaktı.
Bilhassa İstanbul’un bazı ilçelerinden çıkan sonuçlara bakın.
Ve “tehlikenin” farkına varın!..

AK Parti iyi gidiyor.
Müthiş bir lideri var; ülkeyi ve partiyi almış sırtına, götürüyor.
Ortaya konduğu performans, Sayın Erdoğan’ı dünya liderleri arasında bir numaraya taşır.
Lâkin, işimiz sadece üst kata ya da vitrine bakmak değil elbet.
“Zemin”, “sistem”, “kurgu” gibi meselelerle ilgilenmemek olmaz.
AK Parti bu işi nasıl çözer bilmem.
Ancak bazı yerlerde hatta çoğu yerde “lüks tüketim”, “gösteriş”, “maddi çekişme” havası o kadar ağır ki...
Zeminden endişe etmemek mümkün değil.
AK Parti’nin çok işi var; memleketin önünü açabilecek bir başka siyasi hareket -şimdilik- görünmüyor.
İşler iyi giderken, iyi gidiyor gibi görünürken, sıkıntılara dikkat çekeyim dedim.
Elim zengin, gerekirse daha fazla ayrıntı veririm.
Bu da bir vatan görevi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi