Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Tarihten ders çıkarmak

Tarihten ders çıkarmak

Bilim, hukuk, iktisat, siyaset ve tarih alanlarında eserler veren Ahmed Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti’nde yetişmiş son âbide şahsiyetlerinden biridir…
“Mecelle”si ile altı ciltlik “Tarih-i Cevdet”i bir insanı kıyamete kadar hatırlanmaya değer kılacak mükemmeliyette eserlerdir.
Elbette niyetim birkaç cümlede Ahmet Cevdet Paşa gibi çok yönlü bir deryayı anlatmak değil, bir tespiti münasebetiyle hatırlamak, hatırlatmak ve rahmet kabilinden anmaktır.
Gerek ilmiye, gerekse siyasiye alanlarında aldığı tüm görevlerin hakkını vererek yükselen, hiçbir şekilde makamın mahkümü olmayan, tam tersine makamlara hükmeden bu zatın çağları aşan bir tespiti var:
“Tarih bilmeyen siyasetçi, pusula okumayı bilmeyen kaptana benzer; İkisi de gemiyi karaya oturturlar.”
Cevdet Paşa’nın bu tespiti bugünkü problemlerimizin kaynağına da işaret etmektedir... İktidarı, muhalefetiyle yöneticilerimiz tarihten ibret almayı bilmiyor... İbret almayı bilmiyorlar, çünkü ibret alabilecek seviyede tarih bilmiyorlar. Bu yüzden de “gemi” sık sık karaya oturuyor.

Yolcu gemisi müthiş bir fırtınanın koynunda yalpalarken, kaptan aniden ölmüş. Kaptansız kalan geminin tayfaları, “Ne de olsa Karadeniz uşağıdır, bu işlerden anlar” düşüncesiyle, bizim Temel Reis’i kaptan köşküne çıkarmışlar, gemiyi ellerine teslim etmişler...
Rüzgâr delice esmekte, dalgalar git gide kabarmakta, gemi fındık kabuğu gibi sallanıp savrulmaktadır.
Temel Reis gemiyi rotasında tutmak için gereken aletleri kaptan köşkünde göremeyince, gemicilerden istemiş: “Uşaklar, pusula getirin...”
“Yoktur Temel Reis” demişler.
“Bari harita getirin...”
“Yoktur.”
“Hiç olmazsa iskandil getirin, derinlik ölçelim...“
“O da yoktur.”
Ellerini çaresizlikle iki yana açmış Temel Reis: “Bari uşaklar Kelime-i Şahadet getirin, batıyoruz!”
Geleceğin pusulası geçmiştir! Geçmiş, yani tarih. Bu yüzden iyi bir devlet adamı, yahut siyasetçi, bir tarihçi kadar olmasa da, tarihi nirengi noktalarıyla bilmek zorundadır.
Acaba Başsavcı’mız biliyor mu?

Hatırlar mısınız, Sayın Erdoğan Başbakan olduğunda, maneviyat önderi Şeyh Edebali’nin, aşiret beyliğine seçilen Osman Gazi’ye öğütlerini hatırlatmıştım...
Bu öğütler, aynı zamanda, yüreklere, “Devlet-i ebed müddet” kavramını ilham edip muazzam bir imparatorluk inşa eden dinamizmin de kaynağı olmuştur.
Galiba tekrar hatırlamanın şimdi tam sırasıdır...

• “Ey oğul, beysin,” diye başlıyor sözlerine, Şeyh Edebali: Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; (Halkın yöneticisine kızmaya hakkı vardır, ama yöneticinin halkına kızmaya hakkı yoktur, yönetici uysal ve sakin olmalıdır)
• Güceniklik bize, gönül almak sana; (Halk yöneticisine gücenebilir, yönetici halkına asla gücenmemeli, tam aksine gönüllerini almalıdır)
• Suçlamak bize, katlanmak sana; (Halk ayrıntılı düşünmediği için yöneticisini haklı-haksız suçlayabilir, yönetici buna katlanmalıdır)
• âcizlik bize, yanılgı bize, hoşgörmek sana; (Halkın şikâyeti aczindendir, elinden başka bir şey gelmediği için yakınır; yönetici yakınmamalı, halkın yakınmalarını giderecek tedbirler almalıdır ve halkı hoşgörmelidir)
• Geçimsizlikler, çatışmalar, uyuşmazlıklar bize, adâlet sana; (Yönetici geçimsiz olmamalı, çevresiyle çatışmamalı, herkese laf yetiştirmemeli, uyumsuzluk göstermemeli, adâletsizlik yapmamalıdır)
• Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana; (Yönetici kötü söz sarfetmemeli, dedikodu yapmamalı, affedici olmalıdır)
• Ey oğul!.. Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz; (Yönetici kararlılığını her fırsatta vurgulamakla birlikte, sabrı elden bırakmamalıdır; herşeyin bir zamanı olduğunu aklından çıkartmamalıdır)
• Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın! (İnsanlar devlet için değil devlet insanlar içindir, insanını devlete değil, devleti insanına hizmetkâr yap)
• Ey oğul, yükün ağır, işin çetin, gücün kula bağlı; (Sonuçta devleti insanlarla yöneteceksin, insanlar ise kimi zaman dönektir, kimi zaman haindir, kimi zaman umursamazdırlar; bu yüzden yükünü ağırlaştırırlar)
• “Allah yardımcın olsun!”
Allah hepimizin yardımcısı olsun.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi