Din ve Bilim Üzerine Beyaz Yorumlar
Bu haftaki kitabımız Altın Şehir Yayınları’ndan. Yazarı ise eski milletvekillerinden Turhan Utku. Yazar Turhan Utku, din ve bilim arasında uzun zaman çalışmış birisidir. Bu eserinde, din ile bilimin asla çatışmayacağını, çatışanların insanlar olduğunu ortaya koymuş.
Kitap bu kadarla kalmıyor. Din ile bilim arasında, din ile dünya arasında sıkışıp kalmış ve kafasındaki soru işaretlerine cevap bulamamış pek çok insana da cevap veriyor. Yazar kendi ifadesiyle; “Bu bir dini eser değil” dese de bilimin dinde olduğunu, dinsiz bir bilimin olamayacağını; ayet, hadis ve İslam fıkıhçılarının kaynaklarına dayanarak sunmuş.
Turhan Utku çok iyi bir ayrıntı ustasıdır. Kelimeler ve anlamları üzerinde bıkmak usanmak bilmeden zaman harcar ve karşısındaki insanı ikna edinceye kadar uğraşır. Ben de bu özelliğini bildiğim için kitabı hakkında fazla söz etmek yerine kendi eserini kendi ifadeleriyle tanıtmaya çalışayım:
“Şair, şiiri önce kendisi için, içinden geldiği için yazar. Ressam resmi kendisi için yapar. Bestekâr bir parçayı, önce kendisi için besteler. Bir yazar da bir kitabı önce kendisi için yazar. Ben de bu kitabı önce kendim için yazdım.
Bu kitap bir bakıma, öğrencilik yıllarımdan beri kafamda biriktirdiğim ve cevap aradığım soruların, sorguladığım konuların cevaplarıdır. Kafamda o sorulara verdiğim cevapların dillendirilmesidir, yazıya kelimelerle dökülmesidir. Peki, öyleyse bu kitap nedir?
Peşinen söylemek gerekir ki bilimler tarihini de inceleyen bu kitap, bir bilimler tarihi kitabı değildir. Dinler tarihi kitabı da değildir. Hele bir din kitabı hiç değildir. Ancak kitap bittiğinde okuyucu bu konularda ciddi bilgi ve fikir sahibi olabilecektir.
Kitap temelde bilimle din arasındaki çatışma ve ayrışmaları konu etmektedir. Bu çatışmalar batı dünyasında, XIV. Yüzyıldan sonra Katolik Kilisesi’yle Batı pozitif bilim dünyası arasında başlamış ve bugünlere kadar da süregelen büyük bir fay hattı oluşturmuştur. Sonuçta bu çatışma pozitif bilim dünyasını dinden uzaklaştırmış, ateizmin kucağına atmıştır.
İslam dünyasında ise bu çapta bir çatışma yaşanmamakla beraber, daha çok bilimle din arasında ciddi bir çatlak ve bu günleri de içine alan ciddi bir ayrışma meydana gelmiştir. Daha önce medreselerde din bilimleriyle birlikte okunan pozitif bilimler, ne hikmettir bilinmez, 1550’lerden sonra medrese programlarından çıkartılmıştır.
Medreselerde sadece soyut din eğitimi verilmeye başlanmıştır. Böylece ayrışma dediğimiz olay meydana gelmiştir. Pozitif bilim diye de ortada bir şey kalmamıştır. İslam toplumundaki bilimsel duraklama ve gerileme devri böyle başlamıştır.
Kitap bu konuyu da sebep ve sonuçlarıyla birlikte incelemeye, sorgulamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Aslında bilimle din çatışmaz. Çatışan insanlardır. Din otoriteleriyle, din yorumcularıyla bilim insanlarının çatışmasına; bilimle din çatışıyor demek doğru değildir.
Bilimin ve dinin ne olduğu konusuna I. Bölümde kısaca temas edildikten sonra, II. Bölümde üç semavi din bir ön bilgi olarak kısa tarihçeleri ile gözden geçirilmiştir. III. Bölümden itibaren IX. Bölüme kadar ilk çağlardan başlayarak günümüze kadarki bilimsel gelişmeler ele alınmıştır.
Kitapta özellikle Evrim, enine boyuna tartışılmıştır. Evrim gerçekten nedir? Niçin desteklenir? Evrim, bilimsel bir dogma mıdır? Yüz elli senedir süren Evrimciliğin sonuçlarının insana ve topluma etkisi nasıl olmuştur? Bu soruların cevapları da arandı, tartışıldı ve verilmeye çalışıldı.
Kitapta özellikle; günümüze kadar gelen bilimle dinin çatışmaları, ayrışmaları ve bu ayrışmalar çerçevesinde bugün gelinen noktaları ve bunların topluma yansımaları sorgulandı, yorumlandı ve bazı sonuçlar çıkartılmaya çalışıldı.”
Eser hakkında bilgi için; Altın Şehir Yayınevi: 0212 458 81 50
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.