Diline sağlık Claudia!..
CHP’deki “dönüşüm” gayretlerini memnuniyetle karşılıyor ve devamının gelmesini diliyorum.
Diyeceksiniz ki; “Bunlar samimi değil!..”
“Yine seçim göründü.
Yine aynı üçkâğıt.
Yine aynı sululuk.”
Eyvallah. Tamam...
CHP samimi olmadığını, elindeki belediyelerin bazılarında “başörtülüye paso yasağı” uygulamakla ortaya koyuyor zaten.
Burası tamam da...
CHP’nin niyeti ne olursa olsun, bu partiden gelen her adımı “kazanım” olarak değerlendirmek ve kullanmak gerek.
Biz “Vakit” olarak bunları “samimi” davranmaya çağırıyoruz... Ve şüphelerimizi dile getirmeye devam ediyoruz.
CHP’deki “özgürlükçüler de” bastırmayı lütfen ihmal etmesinler!..
Çözüme en çok yaklaştığımız noktadayız zira.
ÇARŞAF AÇILIMI VE SONRASI
Deniz Baykal, “çarşaf açılımı”nda samimi değildi...
Bunu cümle âlem biliyordu ve sonrasındaki bütün gelişmeler de “samimiyetsizliği” belgeledi.
Öyle oldu da...
Çarşaf açılımı, “işimize” yaramadı mı?..
Pekalâ yaradı.
CHP içindeki “lâiklik” tartışmasını alevlendirdi bu sözde açılım.
“Çarşafı kaldırmakla” övünen partinin mensupları, ilk defa “çarşaf”ın lâiklik karşıtlığının simgesi olup olmadığını tartışmaya başladı.
“Olmadığını” savunan CHP’li oranının tahminlerimizin çok üzerine çıktığını gördük o günlerde.
Tartışmanın “çarşaf”a yoğunlaşması, “türban” ya da “başörtüsü”nün kabul edilebilir, hazmedilebilir birer “simge” haline gelmesini sağladı.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz...
Baykal, CHP’deki “hazmın çıtasını” yükseltti.
•
Kılıçdaroğlu döneminde ise, “Bu büyük milletin mukaddesat düşmanlarını asla ve kat’a iktidara getirmeyeceği” tam mânâsıyla kabullenilmiş gibi görünüyor.
CHP’nin mürteci genleri, fazla ileriye gitmelerine müsaade etmeyecekse de...
Kılıçdaroğlu ve ekibinin atacağı her (ileri veya geri) adım, “özgürlükler”in kazanımı olacaktır.
Bu ekip şimdi “samimi” olduğunu, “Din karşıtı olmadığını” ispatlamak durumundadır.
Kılıçdaroğlu, kendisine “lâiklik üzerinden” yüklenen CHP’li marjinalleri daha cesur adımlarla “sindirmek” mecburiyetindedir.
•
Alman politikacı Claudia Roth’un kendisini ziyaret eden Kılıçdaroğlu’na “yapıcı muhalefet”i tavsiye ettiğini biliyoruz. CHP bir “yabancı”nın tavsiyesini tartıştı, karara bağladı.
Ve... “Bundan böyle kin, nefret ve düşmanlık değil, icraat üreteceğiz. Hükümetin AK’ına AK, karasına kara diyeceğiz” mesajını verdi.
Garip... Bizim bir şeyler yapmamız için mutlaka “el oğlundan” tavsiye, direktif almamız ya da onlardan esinlenmemiz gerekiyor.
İşte... Pek muhterem Devlet Bahçeli, Cuma namazı kılmaya, Ermeni’nin “Kilise Şovu”na tepki olsun diye karar verdi.
Hem de... “Ani”den karar verdi!..
Kılıçdaroğlu’nun da, “yapıcı muhalefete” karar vermesi için bir Avrupa Turu atması gerekiyormuş...
Elin, dilin dert görmesin Claudia!..
Bunlar ancak, “yabancı”ya kulak verir zira!..
“TAKOZ OLMAYIZ!..”
Olanda hayır var.
İşte. Dün CHP’deki MYK toplantısında, YÖK’ün “şapka serbestisine” ilişkin yazısı ele alındı.
Çatlak sesler çıktı ama...
CHP’nin en azından “takoz olmama” tavrına bürünecek olması büyük kazanım.
Partinin ağır topu Hakkı Suha Okay’ın “takoz olmayız” yollu açıklaması memnuniyet verici.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in açıklaması da;
“Takoz olmasınlar yeter” anlamında!
•
Biliyorum, CHP istenilen kıvama hiçbir zaman gelmez... Gelemez de...
CHP’den bana ne!..
Benim CHP gibi bir derdim yok ki.
Milyonları kahreden bir “zulüm” hiç olmazsa üniversitelerden kalksın...
Gerisinden bana ne!..
•
“Türban meselesini ben çözerim!” diyen Kılıçdaroğlu, seçime kadar adım atmak zorunda...
Ya da... Atmadığı takdirde “madara olmak” durumunda...
CHP’nin sıkışıp kalması herhalde iyidir!..
Sıkıştırmaya devam edelim hele!..
OKTAY EKŞİ-NECLA ARAT VE HALUK KOÇ!..
CHP’nin bağnazlarından bahsetmiştik.
Oktay Ekşi hemen baş gösterdi...
Yazısından şu ifadeler:
“Bugünkü siyasi iktidarın ömrü bunların ne kadarına yeter bilmiyoruz ama, ‘kimsenin hayat tarzına karışmayacağını’ yeminli billahlı ifadelerle duyuranların yarın, ‘Kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı sınıfta olmaları caiz değildir’ diyecekleri günleri göreceğiz.
Sadece sınıfların ayrılması da yetmeyecek. Öyle ya, erkeklerle kızlar teneffüste bir araya gelirlerse ne olacak?
Ona da engel olmak için okulların ayrılması gerekecek.
Bazı bağnazların şikâyetlerinden şimdi bile haberdar değil miyiz?
Ya kadın doktorlar erkek hastalara bakarsa?
Veya erkek doktorlar kadınları muayene ederse?
Allah korusun!
Hepimiz birlikte çarpılabiliriz.”
•
İşte bu zihniyet!..
Kılıçdaroğlu, oyunu bir miktar artırabilmek için CHP’nin geleneksel mukaddesat karşıtı politikalarını yumuşatmaya ya da şimdilik gözden uzaklaştırmaya çalışırken... Bağnazlar da harekete geçmiş durumda.
Necla Arat, “Lâiklikten asla ödün verilemeyeceğini”, “hele CHP’de bunun asla yapılamacağını” “Sav”lamıştı.
Yandaş Yazar Ekşi de, iki kutuplu dünyadan kalma, “Şu serbest bırakılırsa, bu böyle olur” yaklaşımıyla Kılıçdaroğlu’nu uyarıyor.
Necla Arat, Oktay Ekşi ve diğerleri...
CHP’nin miadı dolmuşları direnirken, Haluk Koç gibi “partisinin çıkarını düşünen” genç ve dinamik isimler “değerlere saygı”yı öne çıkartıyor.
CHP önde gelenlerinden Sayın Haluk Koç son olarak, “Halka rağmen siyaset yapılmaz. Halka rağmen halkçılık olmaz” yaklaşımıyla dikkat çekmişti.
•
Tartışma iyidir.
Aynı partiden farklı fikirlerin çıkması sağlıklıdır.
CHP tartışsın... Millet istifade etsin.
MÜMTAZ SOYSAL’DAN ŞIK MESAJ
Bitirirken belirtmiş olalım:
CHP camiasının önemli isimlerinden Mümtaz Soysal, öğretim üyelerini “Başörtülüleri dersten çıkartmamaları konusunda uyardı.”
Ve hatta, “Bu konudaki kararı Cumhuriyet’in bir kurumu olan Diyanet versin” dedi.
Artı bir daha!..