Alevi gerginliği
MEHMET Ali Erbil bu konuları bilmez, o yüzden herhangi bir kasıtla söylememiştir; eminim söylediğine de bin pişman olmuştur. Ancak böyle olması meseleyi basitleştirmiyor, hafifletmiyor...
Aksine, Erbil’in ağzından çıkıveren iki kelime ve buna karşı Alevilerin gösterdiği sert tepki meselenin ne kadar derin ve karmaşık olduğunu gösteriyor: Aleviler hakkında uzun asırlar içinde öylesine çirkin önyargılar yerleşmiştir ki, bunların ağızdan çıkıvermesi için “kasıt” bile gerekmez!
Hatta önyargıların sözlü kalıpları o kadar yerleşmiştir ki, bir kimse kendisinin Sünni olduğunun farkında bile olmadan, Alevileri rencide edeceğini de fark etmeden böyle laflar edebilir; sıradan sözler gibi...
Mehmet Ali Erbil’in de Güner Ümit’in de durumunun böyle olduğunu düşünüyorum.
Bu tablo Türkiye’deki Sünni önyargıların ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor, bu bir...
Asırların birikimi
Sorunun ikinci boyutu, Alevilerin tepkiselliğidir. Erbil ve Ümit’in, Alevileri rencide etmek gibi bir niyetlerinin olmayacağı açıktır; özür de dilemişlerdir, buna rağmen Alevilerin bir bölümünün tepkisi sert olmuştur. Sebebi asırlardan beri gelen ezilmişlik duygusunun yarattığı gerginliktir, tepkiselliktir.
1700’lü yıllarda yaşayan Erzurumlu ozan İsmail Noksani’nin şu beyiti, bu duyguyu çok iyi ifade eder:
Yezitler elinde müşkil hâlimiz
Münkir münafık ferş etti yolumuz
Aleviler, tarihsel olarak dışlanma ve baskı karşısında “eve çekilme” psikolojisiyle içe kapanmışlar, “sır toplumu” haline gelmişler; temassızlık karşılıklı önyargıları beslemiştir.
Ortaçağ Katolik toplumlarında Yahudilerle Protestanların durumu, çok daha şiddetli olmakla birlikte, benzer nitelikteydi.
Sünniler uzun asırlardır azınlıkta olsalar ve dışlansalardı, aynı gerginlik ve tepkisellik onlarda da olurdu.
Şimdi 21. yüzyıldayız. Üstelik şehirleşme ve eğitim gibi modernleşme dinamiklerinde Aleviler şehirleşti, içlerinden aydınlar, akademisyenler, işadamları yetişti. “Köylü çekingenliğini” attılar. Artık önyargılara isyan ediyorlar, eşitlik ve saygı istiyorlar.
Kürt meselesini de türban meselesini de ortaya çıkaran dinamikler aynıdır.
Bu meseleler artık geçmişte olduğu gibi devam edemez, çözülmelidir.
Alevi açılımı?
‘Alevi açılımı’nın duraklamasında iki sebep bulunduğunu düşünüyorum:
* Bazı Sünni çevreler Alevi açılımının gerekliliğini anlamamışlar, eski önyargılarla AKP’ye baskı yapmışlardır!
* Aynı zamanda, Alevilerin öteden beri farklı gruplar halinde bulunması ve şehirleşme sürecinde daha fazla parçalara ayrılarak bazı grupların siyaseten radikalleşmesi de ‘orta yol’un bulunmasını zorlaştırmıştır.
Hükümet bu konuda daha cesur olmalı, açık fikirli ilahiyatçılar da hem Sünnilerden eski önyargıları sürdürenleri aydınlatmada hem hükümeti teşvik etmede daha aktif olmalıdır.
Aleviler de en azından kendi içlerindeki çoğulculuğa saygılı davranarak ortak bir çözüm modeli oluşturmalıdır.
Herhalde birinci sorun, asırlar içinde Aleviler hakkında oluşmuş çok yanlış, tamamen iftira niteliğindeki Ortaçağ söylentilerinin tortularından Sünnilerin kurtulmasıdır. İtikat sahasında ise, herkesin inancı, herkesin mezhebi kendisi için haktır, karşılıklı saygı gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.