Samimiyet Kavgası
Tutturdular gidiyorlar bir samimiyet edebiyatını.
“Samimiyseniz şöyle yaparsınız, yok böyle yaparsınız”…
Ya sen samimi misin?
Ne karışıyorsun samimi isen başkasına, elinden geleni yapsana?
Hadi görelim sözünün eri isen! Avara kasnak gibi laf üreteceğine, iş yap. Lafla peynir gemisi yürümüyor.
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz,
Görünür rütbe-i aklı kişinin eserinde.”
Hadi bir iş yap da eserini görelim. Görelim de aklının mertebesini anlayalım.
Maksatlarını anladık. Adamlar üzüm yeme derdinde değiller. Bağcı dövmektir amaçları.
Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi meydanlarda “başörtüsü sorununu biz çözeriz” diyen. Nereye gitti bu adam?
Söz ağızdan çıkar ve yiğidi bağlar.
Kimi bağlar?
Yiğidi…
Nerde o?
Bulunamıyor…
Biz çocukken kavga da yapardık. İki kişi birbirine saldırdığında gerçekten kavga yapmaya niyetli olanlar, kavuştukları anda tekme tokat girişirlerdi birbirlerine. Zor aralardık.
Kavga yapmaya niyetli olmayanlar, kavuştukları anda karşısındakine “vursana” derdi. Öbürü “sen vursana” derdi. Birbirlerini itekler dururlardı. Ne zaman ki aracılar gelir ve araya girerler, işte o zaman bizim yiğitler amansız bir kahraman kesilerek, “tutman beni” diye saldırganlaşır, yeri göğü inletirlerdi.
Hatta hatırlarım, ben aralarken birisi “beni tutanın…” diye küfredince, “hadi lan, ne haliniz varsa görün” demiş ve bırakmıştım. Yine vardılar birbirlerinin çenesinin altına ve başladılar söylenmeye: “hadi vursana, yok sen vursana…”
Adamların dövüşmeye niyeti olmazsa böyle olur.
Bizim siyasetçilerimiz de böyle işte.
Ortada bir sorun var mı?
Var!
Bunu kim çözecek?
Siyasetçiler.
Çözme istekleri var mı?
Güya var!
Neden çözmezler?
Birbirlerine “hadi çözsene” diyorlar.
Niye sen çözmüyorsun?
Peki, meydanlarda ne söz veriyorlardı bunlar?
“Biz çözeriz.”
Nereye gitti bu yiğitler?
Abant’a.
Ne yapacaklar?
Hava civa…
Sanki bir daha seçim olmayacak!
Ey Kemal Kılıçdaroğlu, meydanlarda “ben çözerim” diye nara atarken, şartın var mıydı?
Yoktu.
Şimdi nerden çıktı bu şartlar?
Yok dokunulmazlık, yok seçim barajı, yok kamusal alanda garanti, yok şu, yok bu…
“Estek kerestek” diyerek ipe un seriyorlar.
Gık mık etmene gerek yok. Biliyoruz senin bu taraklarda bezin yok. Bu yasağın kaynağı da sen ve partindir zaten. Senin gücün bu yasağı kaldırmaya yetmez üstelik.
Nerde sende o yürek…
Senin işin kahyanın işine benzer.
Hani anlatırlar, ağa ölmüş, hanımı ağıt yakıyormuş: “Ağam sarı çizmelerini de kim giyer ola?”
Kahya: “Ben!” diyormuş.
“Ağam doru atlarına da kim biner ola?”
Kahya: “Ben!” diyormuş.
Hanım bakmış ki kahyanın niyeti kötü, böyle giderse sıra kendisine gelecek, demiş ki: “Ağam şu kadar borç bıraktın, bunu kim öder ola?”
Kahya: “Ben öyle b..tan işlere karışmam” demiş.
Sen hangi işlere karışırsın ey Kemal Kılıçdaroğlu?
Ey CHP, sen ne işe yararsın acaba?