29 Ekim'de köşkte verilecek resepsiyonun teke indirilmesi ve ayırım yapılmadan herkese eşli davetiye gönderilmesi CHP'nin samimiyet sınavı olarak algılandı.

Grup başkanvekili İnce, katılmayacaklarını açıklarken genel başkan Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanını boykot etmeyeceklerini söyledi ve '29 Ekime daha çok var' dedi.

Tabiî ki böylesi durumlarda genel başkanların sözü ve kararı esas alınır.

Muharrem İnce de görmezden gelinecek bir yetkili değildir. Grup başkanvekilidir.

Peki bu tenakuz(çelişki) nasıl izah edilmelidir? Gerçekten CHP içinde bir disiplinsizlik mi vardır yoksa bir bölünme mi söz konusudur?

Bence ikisi de değildir. CHP değişim ve dönüşüm sancıları içindedir. Bu farklılık da bu değişimin küçük bir tezahürüdür.

Ben Muharrem İnce beyi tanırım. Halkın içinden gelen, halkın taleplerini bilen cesur, heyecanlı ve mert bir politikacıdır. Kendisini severim de.

Ben aslında İnce ve benzeri milletvekillerinin yönetimde etkin yerlere gelmiş olmalarını CHP'yi halkla buluşturacak bir gelişme olarak görmüştüm.

Yanılmışım, İnce parti yönetiminde halkın sesi olmak yerine derin CHP'nin etkisi altına girmiş görüntüsü veriyor.

Derin CHP'yi Yaşar Nuri Öztürk CHP'den ayrılırken , "İliklerine kadar işlemiş İslam nefreti" ve "üzerinde din dışılık Kuran dışılık örtüsü"(2 Kasım 2003 Star Gazetesi) bulunan bir yönetim olarak tarif etmişti.

4 yıl 9 ay vekillik süresince CHP'nin sözcüleri Yaşar Nuri'yi tasdik edercesine tavırlar sergilediler. Fakat o dönemde İnce'den bu istikamette bir tavır görmedik. Onda ne İslam nefreti vardı ne de Kuran dışılık. Aksine CHP sözcüleri kürsüye çıkıp laiklik söylemleriyle Yaşar Nuri'nin iddiasını doğrularken İnce kürsüye çıktığı zaman tartışılan konu üzerinde farklı ama makul ve mantıklı konuşmalar yapıyordu.

İşte bu yüzden böylesi makul bir politikacının CHP grup başkanvekili olmasını CHP'yi halkla buluşturacak bir atılım olarak değerlendirdim. Ama yanılmışım. İnce makamı yükselince CHP'nin halktan kopuk yönüne meyil etmişe benziyor.

Önceki örnekleri de göz önünde bulundurunca, CHP' de yükselenler böyle bir kırılma yaşıyorlar demek ki dedim kendi kendime.

Bürokrasiden gelmesi ve Alevi kökenli olması sebebiyle oluşan önyargı, bu tür ideolojik söylemlerin Kılıçdaroğlu'ndan geleceği istikametindeydi.

Tam tersi oldu, İnce halkın değerleriyle çatışma söylemini tercih ederken Kılıçdaroğlu halkın değerleriyle çatışan ideolojik tavırlar yerine partisini halka açmayı tercih eden bir genel başkan görüntüsü verdi ve vermeye devam ediyor.

Diyanet işleri Başkanıyla iki saat görüşmüş olması da bu kanaati pekiştiren bir gelişme.

Evet ben CHP'de bir değişim yaşandığını düşünüyorum.

Hiç şüphesiz bu değişimin baş mimarı Kılıçdaroğlu.

Ben Kılıçdaroğlu'nu geçmişteki yanlış bulunan tavırları yerine bugünkü ve bundan sonraki tavırlarıyla değerlendirmemizin daha tutarlı olacağını düşünüyorum.

Resepsiyon konusunda Kılıçdaroğlu'nun ılımlı ve cumhurbaşkanına saygılı tavrının hem CHP'nin lehine olduğunu hem de ülkenin sosyal barışına büyük katkı sağladığını/sağlayacağını düşünüyorum.

CHP gibi bir partide Kılıçdaroğlu'nun 'başörtüsü sorununu biz çözeriz" söylemi bile CHP'de halk lehine fevkalade önemli bir değişim yaşanacağının bir işaretidir.

Elbette ki siyasi hayatı başörtüsüyle mücadele ile geçmiş bir partide buna karşı çıkanlar olacaktır. Bu gayet normaldir. Önemli olan genel başkanın bu yolu açmış olmasıdır.

Kılıçdaroğlu'dan önce tekmili birden başörtüsüne karşı idiler, şimdi önemli bir kısmının özgürlük diyor olması pozitif bir değişmedir.. Bu değişim bence çok büyük bir değişimdir.

CHP sorunu çözmeye yönelmiştir. Çözmese de çözümü kolaylaştırmıştır.

Parti içindeki kimi itirazları ve çelişkileri gündeme getirerek CHP'den umut kesmek kanaatimce doğru olmaz. Başta başörtüsü sorunu olmak üzere sosyal sorunların büyük çoğunluğunun çözümü CHP zihniyetinin tutumuna bağlıdır.

Ben Kılıçdaroğlu'nun CHP içinde çektiği sıkıntıları tahmin ediyor ve samimiyet testinde aceleci olmayalım diyorum.

CHP eskisine göre bence iyi yoldadır.