İş de yok, iş bilen de
Ülkemizin çözmeye çalıştığı problemlerden biri de işsizliktir. Resmî rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 10’ün üstünde. İçine sürüklendiğimiz kriz döneminde işsizlik artmıştı. Krizin etkilerinin azalmasıyla birlikte ise iş bulabilenlerin sayısı artışyor. Bu konudaki rakamlar her ay değişiyor. Meselâ, 2010 Temmuz döneminde Türkiye genelinde işsiz sayısının 2 milyon 782 bin olduğu açıklanmıştı.
İşsizlik konusundaki krizin derinliği şurada: Bir yanda milyonlarca kişi işsiz, öte yanda da ‘işbilen işçi’ arayan sanayici ve iş verenler var. Bulduğu işe beğenmeyenler de var, çalıştıracak ‘kalifiye eleman’ bulamayan sanayici de. Bu durum çözülmesi gereken büyük bir problem değil mi?
İşsizliğin en yoğun olduğu aylarda bile gazetelerde “eleman aranıyor” sayfaları dolu oluyor. O halde bir yerde yanlışlık olmalı. İşsizler ile iş vereni buluşturan bir sistemi kuramamış olmamız büyük bir kayıp.
Eğitim sistemimizdeki ‘meslek liseleri’ bu maksatla kurulmuştu. Fakat 28 Şubat anlayışı ki temelinde darbeci anlayıştır, meslek liselerinin önünü kapatmak suretiyle sanayiye de darbe vurmuş oldu. Hatırlamak lâzım ki, 28 Şubat’a imza atanlar; imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişlerini engelemek için diğer bütün meslek liselerini de feda ettiler. Koç Holding bile “Meslek lisesi, memleket mesesi” adıyla kampanya açmak mecburiyetinde kaldı. Burada da “imam hatip liseleri” dışlandığı, onlara sahip çıkılmadığı için arzu edilen başarı sağlanamadı. Şimdi ise “kendi ayağına kurşun sıkan” ya da “bindiği dalı kesen adam” tavrıyla çare aranıyor. Çare arayanlar samimî ise çare bulabilirler, ama bu noktada da şüphe var...
Kalifiye eleman sıkıntısını çeken iş adamlarının öncülüğünde, ticaret ve sanayı odaları ve bu hususta kurulan diğer dernek ve vakıflar el ele verip ciddî bir kampanya başlatsalar belki bu ksır döngüyü kırmak mümkün olur. Gerçek anlamda ‘kalifiye eleman’ yetiştirecek kurslar niçin açılmaz? Neredeyse her sokak başında “eleman aranıyor” ilanları asanlar, bu gayretlerin yarısını eleman yetiştirmek için harcasa olmaz mı? İş adamları ve kurdukları ‘büyük’ dernekler, Türkiye gerçekleriyle uyuşmayan can sıkıcı beyanatlar vermek yerine, aslî görevlerini yapsalar ne kaybederler?
İş garantili kurslarla işsiz gençler ikna edilse, hem işsizlik azalır hem de geçim sıkıntısı çeken aileler rahat bir nefes alır. Bilhassa büyükşehir belediyelerine de bu konuda büyük görev düşüyor. Açılan onca kurs arasında, ‘kalifiye elaman’ yetiştiren kurslar da açılmalı. Sadece ‘dikiş nakış kursları’ ile bir yere varmak mümkün değil. ‘Bağlama ve flüt kursu’ da olsun, ama öncelik işsizliğe çare olacak kurslarda olsun.
İşleri ‘ehline’ verebilmek için ehil insanlar yetiştirmek şart.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.