Bu kıvırtma ve Başsavcı ile paslaşma CHP’nin canını yine yakacaktı

Bu kıvırtma ve Başsavcı ile paslaşma CHP’nin canını yine yakacaktı

Üniversitede başörtülü kızlara özgürlük diye yola çıkan CHP iş ciddiye binince “Türkiye karanlığa gidiyor” türküsünü tutturdu.

“Benim oğlum bina okur, döner yine okur” misali, en başa döndük.

AK Parti heyetiyle görüşen CHP’nin temsilcilerine bakınca farklı bir sonuç beklemek imkansız hale geliyor.

Görüşmeye katılan Kemal Anadol, Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce, konuyu CHP lideri Kılıçdaroğlu gündeme taşımamış gibi davrandı.

Bu tabloda tek eksik Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya idi, o da görüşmenin bitiminde yaptığı yazılı açıklamayla eksiği tamamladı.

Görünen tablo, CHP yönetimi ile Yargıtay Başsavcısı arasında “ dar alanda kısa paslaşma” olduğunu gösteriyor.

Veya CHP’li Kemalistler pası veriyor, Başsavcı “küt” iniyor.

Orhan Veli “Beni bu havalar mahvetti” demişti, CHP’yi de gücü giderek zayıflayan vesayetçi yargıyla ittifak hastalığı yakacak.

Başsavcının uzun yazılı açıklamasında “kapatma” iması var.

Bu ima bile tek başına 12 Eylül referandunun anlam ve önemini gösteriyor.

Anayasa Mahkemesi’nin çoğulcu yapısı parti kapatmayı eskisi kadar “aç-kapacı” olmaktan çıkarıyor.

Bu yapıda Anayasa Mahkemesi’nin eskiden olduğu gibi, emir-komuta zinciri içinde karar alması mümkün görünmüyor.

O nedenle geçmişte olsa, piyasaları altüst edecek bu açıklamanın fazla esamesi okunmuyor.

Piyasalar kendi bildiğini okuyor.

Açıklamanın gösterdiği şu, CHP veya yandaşları YÖK’ün eğitim hakkı genelgelerini iptal ettirme yoluna gidebilir.

İdari yargı hem bugünkü yapısı, hem de geçmiş Anayasa Mahkemesi kararları gereği böyle bir karar alabilir.

Sonuçta sadece bu genç kızlar bir kez daha hayalkırıklığına uğramakla kalmaz, CHP de samimiyet sınavından sınıfta kalmış olur.

Unutmamak gerekir ki, genç kızların yüksek öğrenim hakkını referandum sonrası gündeme getiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Aynı Kılıçdaroğlu’nun partisi bugün bu yolda atılacak uzlaşma adımlarına karşı çıkmakla kalmadı, fiili durumu ortadan kaldırma kararlılığında olduğunu da gösterdi.

Bu tablo CHP’yi yüzde 25’in bile altına çeker açıkçası.



HSYK meselesi

“Lojman ve vicdan arasında kalmak” üzerine yazım nedeniyle Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur aradı ve kimi itirazlarını dile getirdi.

Liste iddiasını yalanlayan Okur, bir de hazırlattığı bilgi notunu iletti.

Okur ilk olarak Adalet Bakanlığı’nda görev yapan hakim ve savcıların, Yargıtay, Danıştay hatta Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmelerinin mümkün olduğunu belirtti.

Okur, yargısal göreve atanmalara sessiz kalanların idari bir görev olan HSYK’ya adaylığa karşı çıktıklarına işaret etti.

Ayrıca bu göreve bu kez kurula atama olmadığını 11 bin küsur hakim ve savcı tarafından seçildiklerini hatırlattı.

İbrahim Okur, gazetelerde “bakanlık listesi” olarak lanse edilen isimlerin seçim sürecinde öne çıkan adaylar olduğu ve camianın bu isimlerin kazanma şansının yüksek olduğunu bildiğini iddia etti.

Kısaca İbrahim Okur, şeffaf, demokratik bir seçim yapıldığı iddasında.

Adalet Bakanı da aynı görüşte.

Bekleyip icraatı görmemiz gerekecek.


Galatasaray tuzağı

Çek takımı Çek Sigma Olmuk’la oynamış ve 7-1 yenilerek tarihi bir hezimete imza atmıştı.

Hafta sonu Galatasaray’la oynayacaktık ve bütün Galatasaraylılar tarihi fark üzerine iddiaya giriyorlardı.

Yanılmıyorsam maça Süleyman Rodop’la birlikte gitmiştik ve yol azap haline gelmişti.

Sonuçta Fenerbahçe fark yemesi beklenen maçı 1-0 kazandı.

Ahım şahım oynamadı ama kazandı.

Çünkü 7-1’lik skora öfke duyan seyircisiyle barışmanın da, kendisine saygıyı kazanmanın da tek yolu buydu.

Diyeceğim, 3 büyüklerin maçlarında form durumuna, takımın teknik direktörünün olup olmadığına bakılmaz.

Bu maçların sonucu önceden bilinemez, erken havaya giren hep kaybeder.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi