Kaçan balık büyük olurmuş!
Kadıköy’deki ilk maçtan sonra, “Bitti gibi” başlıkla yazdığım yazıda , Fenerbahçe’nin elde ettiği 2-1’lik galibiyetin rövanşta tur şansını büyüttüğünü dile getirmiştim. Ve de kuralar çekildiğinde, Fenerbahçe ile Chelsea arasındaki maçlarda üçten fazla gol atılmasını pek mümkün görmediğimi ifade etmiştim. Ve İngiltere’de, Chelsea toplam dört pozisyona girdi, bir gol attı, Fenerbahçe bir pozisyona girdi hiç atamadı. Ama maç 2-0 diyeceksiniz. Doğrudur. Ama pozisyon demek bir veya birden fazla pasla kurulmuş organizasyon sonrası elde edilen gole yakınlaşma olayıdır. Yani direğe çarpan Chelsea topu, ikinci gol gibi ve de Drogba’nın yanlış pas tercihleri ile harcadığı iki akın gibi.Bakın Volkan’ın kurtardığı frikiği de bunlara katmıyorum. Fenerbahçe’de de Uğur’un getirip ortaladığı topu Gökhan’ın şutlaması var. Şimdi bu tablodan Chelsea’nin tur çıkarmasından daha doğal ne olabilir ki. Ana tekniklere gelince. Hep söyledim, hep yazdım. Orta alanını beşli kurup, ileride de iyi bir hücumcusu bulunan her takım Fenerbahçe için tehlikedir diye. çünkü bu beşli orta alanın ortası üçlü kurulduğundan, Fenerbahçe’nin ikili ön libero timine baskı kolay oluyor. çünkü Alex bu tip kurgularda uç santrforun arkasında kalıp, yardım edemiyor. Hal böyle olunca da Fenerbahçe orta alanda, yani oyunun tezgahlandığı, yönetildiği yerde yenik düşüyor. Bırakın Chelsea’yi, Belediyespor, Bursaspor, hatta Oftaş, hatta Kasımpaşa bile Fenerbahçe’nin canını böyle sıkmadılar mı? Ama dörtlü orta sahalı, çift uç adamlı Galatasaray’da, Beşiktaş’da, Sevilla’da ne oldu? İşte işin sihri burada. O zaman ne yapılmalıydı? Buna Zico’nun teknik direktörlük geçmişi yetmezdi. Alex’in yerine Selçuk’u da orta alana alıp, Fenerbahçe’de beşli bir kurgu kurmalıydı. O zaman Chelsea daha da zorlanırdı. Haaa Fenerbahçe, Chelsea’yi çok zorladı gibi göründü değil mi? Tabii ki öyle göründü. Ama gerçek o değildi. Daha dördüncü dakikada turluk golü atan Chelsea, oyunu orta saha havuzunun içinde idare etmeye programladı kendini. Alex oyunda sıfır çekerken, Semih’in futbolunu da olumsuz etkiledi. Semih, tutabildiği toplarda kendine yaklaşan bir oyuncu dahi bulamadı. Deivid’in aklı fikri önünü boşaltıp vurmada olunca, o da yardıma dripling veya boş koşularla gelemedi. Kazım’ın daha çok eğitime ihtiyacı olduğu da görüldü. Savunmada Kalou çıktıktan sonra Gökhan rahatladı ama hem onun önünde, hem de terste Vederson’un önünde sıkça destek sıkıntısı yaşandı ve rakip beşli orta alanın kanatlarını kullandı. Gelelim gerçeklere. Fenerbahçe’nin bu kadrosunda sekiz, rakibinkinde de aynı rakamda yabancı vardı. Ancak ne var ki, bunların arasında da, yerliler arasında ciddi kalite farkı bulunuyordu. Hocalardaki farksızlık maçların görüntüde dengede gitmesini sağlayan faktördü. Fenerbahçe bu sezon Avrupa’da önce kaleci Volkan’ı büyüttü diyebilirim. Bu, ülke futbolu adına da bir kazanç. Artı para kazandı. ülkeye döviz girdisi oldu. ülke puanında artış sağlandığı gibi, F.Bahçe kendi puanını da bir hayli yükseltti. Bunlar önümüzdeki sezonlarda kupalarda avantaj getirebilir. Chelsea’nın oyun anlayışı karşısında turun gidişine yazık oldu diyenler var. Olabilir. Bir gol bile yeterli olabilirdi. Ama Sevilla rövanşını iyi irdelerseniz, başka gerçekleri de görebilirsiniz. Şimdi devamı önemli. Yine 6 artı 2 uygulaması var. Bence önce orta sahaya topla öne doğru rakip eksilterek gidebilen, yani Alex’in yerine hakiki bir oyun kurucu ve fizikli, top saklayan takımı çağıran bir uç adamı alınmalı. Bu Maldonado olayı da gözden geçirilmelidir derim. Her topu yana ve geriye oynamak büyük takım işi değildir de ondan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.