Allah'a Saygısız Üslup Değil, Derin ve İçten Saygı
Allah'a karşı derin bir saygı samimi müminlerin en önemli özelliklerindendir. Müminler Allah'a, dine, Kuran'a, Peygamber (sav)'imize, tüm peygamberlere, meleklere, kutsallara, manevi değerlere karşı içten ve derin bir saygı hissederler. Kur'an, Peygamberlerin ve samimi müminlerin saygı dolu bir korku ile Allah'tan korktuklarını- ki bu korku dünyevi korkulara benzemez, bu korku haşyettir- kalplerinin Allah korkusuyla yumuşadığını, ayetlerine karşı derilerinin ürperdiğini haber verir. Bu duyguları içten yaşayan mümin, sağlam ve derin bir imana ve Allah'ın beğendiği güzel ahlaka sahiptir.
Kur'an ayetlerinde müminlerin, Rabb'lerine olan haşyetlerinden dolayı saygıyla korktukları(Müminun Suresi, 57), içlerinin saygıyla titrediği (Rad Suresi, 21), O'nu görmedikleri halde bir haşyet içinde oldukları (Enbiya Suresi, 49), umarak ve korkarak dua ettikleri ve Allah'a derin saygı gösterdikleri (Enbiya Suresi, 90), O'nu en içten bir saygıyla yücelttikleri (Fetih Suresi, 9), Allah'a derin saygı gösterenler olarak inandıkları (Al-i İmran Suresi, 199), kadın ve erkek tüm müminlerin saygıyla Allah'tan korktukları (Ahzap Suresi, 35), kalplerinin saygı ve korku ile yumuşadığı (Hadid Suresi, 16) haber verilir.
Bu nedenle müminler Allah'ı anarken, Kur'an ayetlerinden, Peygamberlerin kıssalarından ve Peygamberimiz'in(sav) hadislerinden söz ederken, dini konularda sohbet ederken son derece titiz, özenli ve dikkatlidirler.
Zaman zaman bazı insanların- söz ettiğimiz kişiler arasında bazı din adamları da vardır- televizyon ekranlarında Allah'a karşı saygıya uygun olmayan bir üslup içinde olduklarına tanık olmaktayız. Anlatılan fıkralar, yapılan espriler, Allah hakkında -haşa- arkadaşıymış gibi kullandıkları sokak üslubu tarzı ifadeler oldukça rahatsız edicidir. (Allah'ı ve Kur'an ayetlerini tenzih ederim.) Özellikle ahiret konusunda Kur'an dışı anlatımlar ve Allah huzurunda -haşa- Allah ile kulu arasında geçen konuşmaların ölen kişinin ağzından-mış gibi- fıkra tarzında, eğlenerek nakledilmesi insanı dehşetten ürpertmektedir. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar sıkıntı yaşar, şiddete maruz kalır, genç kız ve çocuklar tecavüze uğrarken, sıradan ve düzeysiz konularla eğlenmeye ve insanları eğlendirmeye çalışmak Allah'tan saygıyla korkan vicdan sahibi insanın asla yapamayacağı bir davranıştır.
Samimi Müslüman'ın, "... Müminleri hazırlayıp-teşvik et..." (Nisa Suresi, 84) ayeti gereği, din kardeşlerini, birlik olup güzel ahlakın yeryüzüne yayılması, yaşanan zulümlerin sona ermesi için çaba harcamaya çağırması gerekir. Günümüzün önceliği bu iken, söz ettiğimiz kişinin Kur'an'a uygun olmayan anlatımları, onun, ahirette büyük bir sorumluluk yüklenmesine, ayrıca evlerinde televizyon başında, radyoda ya da çevresinde kendisini dinleyen imanı zayıf ve imanı tam olarak kavramamış insanların olumsuz etkilenmesine sebep olur. Müslümanların bu tarz davranışlar sergilemekten şiddetle sakınması gerekir.
Samimi mümin dini anlatırken sempatik olmak için uğraşmaz; o zaten doğal ve içtendir. Allah aşkıyla dolu insanın din anlatımı çok zevklidir ve güzeldir. Mümin, Allah'a olan sevgi, saygı ve bağlılığını en derin haşyet içinde samimiyetle ifade eder.
Saygısızca, espriler yaparak insanlarda ilgi uyandırma yöntemi çok tehlikelidir ve çarpık bir mantıktır. Bu üslupla insanların bilinç altına çok farklı bir Allah inancı telkin edilmektedir. Kur'an'daki açık hükme göre Müslüman, "O, size Kitap’ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır." (Nisa suresi, 140) ayeti gereği saygıya uygun olmayan bir üslup kullanmak bir yana, öyle bir ortamda bile bulunamaz.
Allah ve din hakkında saygısızca konuşanlar, kendilerince alaycı bir üslup kullananlar, ahirette Rabb'lerinin huzuruna yapayalnız çıktıklarında asla bu tarzda konuşamayacaklardır. Çünkü o 'zorlu gün'de, O'nun izni olmaksızın hiç kimse söz söyleyemeyecek (Hud Suresi, 105), sesler kısılacak, hırıltıdan başka bir şey işitilmeyecektir. Anlattıkları hayal ürünü kıssalarla, yaptıkları espriler ve saygısız üsluplarıyla, insanların Allah'a olan saygı ve sevgisini zayıflatacak davranışlarda bulunanlar, yapıp ettikleri nedeniyle derin ve telafisi olmayan bir pişmanlık duyacaklardır.
Allah’a aşkla bağlı mümin şiddetle içi titreyerek Allah korkusunu yaşar. O, Rabb'inin hoşnutluğundan mahrum kalmaktan korkar. Allah’tan gücü yettiğince korkan insan, O’nun buyruklarına uyma konusunda çok daha dikkatli olur. Allah'a ve Kur'an'a duyulması gereken son derece derin ve güçlü saygıyı Allah, bir Kur'an ayetinde hikmetli bir örnekle tarif eder; en güzel örnekler O'nundur:
Şayet Biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz. (Haşr Suresi, 21)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.