Ben de provokatör müyüm?
Provokasyon moda oldu şimdi.. Yazacağız, bize de “provokatör” diyecekler.. Desinler, zararı yok.. Biz yazalım da, kayıtlara geçmiş olsun.. Hatırlanacağı gibi “Burası devlete meydan okunacak yer değildir” demişti Ecevit zangır zangır titreyerek yaptığı konuşmasında.. Merve Safa Kavakçı’yı TBMM’den attırdı bu konuşma.. (Ardından Türkiye’den de..) TOBB’undan İTO’suna, ASO’suna, TÜRK-İş’ine kadar pek çok sivil toplum örgütü destek verdi Kavakçı’nın TBMM’den atılmasına.. Bir savcı, genç bir kadının evine gece yarısı baskın düzenledi.. McChartyism’in hüküm sürdüğü günleri yaşıyordu ülkem. Elinde tespih görülenin sorguya çekildiği, başında takke görülenin içeri tıkıldığı günlerdi.. Ve o günlerde bir kadın başörtüsüyle oy istedi seçmeninden... Oylarını, yani vekaletini aldı.. Fakat temsile izin verilmedi.. Vesaire vesaire geçmişe dönüp tekrar tekrar aynı hikayeleri anlatacak değilim. Milyon tane yazı yazıldı meseleyle ilgili.. Ben bugüne gelmek istiyorum artık.. Başörtüsü şurada olacak mı, buraya da girecek mi gibi sorulardan öylesine bunaldım ki, akıl alır gibi değil.. Birilerinin birilerine hürriyet bahşetmesini zaten sineye çekmişiz, bir de bunun pazarlığını yapar konuma gelmişiz.. Ben diyorum ki, başörtüsü kamu işyerlerinde olur-olmaz tartışırsınız.. Okullarda olur-olmaz tartışırsınız.. İstiyorsanız evlerde bile olup olmayacağını tartışın.. Fakat tartışılmayacak tek bir kurum var, o da Türkiye Büyük Millet Meclisi.. Bu ülkenin yüzde 90’ı Müslüman madem, Müslümanların yarısının kadın olduğunu kabul edelim, kadınların da en az yüzde 80’inin başının kapalı olduğunu... Okula ister sok ister sokma.. İş yerine ister al ister alma.. Hastaneye, sular idaresine, postaneye ister kabul et ister etme.. Fakat TBMM’de yurttaşını temsil hakkını elinden alamazsın.. Şimdi biri çıkıp diyecek ki; “kardeşim yasak!” Hemen verelim cevabını.. Milletvekili seçilme yeterliliğini Anayasa 76. madde düzenliyor.. Seçilmek için bir yasak olmadığını orada göreceksiniz.. Çalışma prensiplerini de TBMM İçtüzüğü belirliyor.. Orada da kadınlar için sadece “tayyör” şartı getirilmiş.. Hepsi bu.. Ortada bir yasak yok.. Bizi 28 Şubat’ta öyle bir korkutmuşlar ki, her şeye yasakmış gibi davranıyoruz.. Biri çıkıyor, ortada hiçbir yasak olmamasına rağmen; “ama devrim yasalarına aykırı birader” diyor, iş bitiyor.. Ağzımızı açıp da bir şey diyemiyoruz.. Devrim yasaları denilen şeyin içinde başörtüsünün yasaklandığını zannediyoruz. Ak Parti ile mi olur başka partiler mi ön alır bilemiyorum. Ancak 2011’de, başörtülü bir milletvekili adayı sürecin normalleşmesine katkı sağlayacaktır.. Üstelik sadece başı örtülü bir kadından söz etmiyoruz. Aynı zamanda, memleketin temel meseleleri konusunda fikir sahibi bir kadın olmalı.. Yani Meclis’teki varlık nedeni, başının kapalı olması olmamalı.. Bu konuda ilk adımı atan, kazançlı çıkar..
¥
İKNA ODALARI
Geçen günkü panelde, hani Süheyl Batum’un; “ahlaksız aydın güruhu” diye kükrediği o panelde, Nur Serter, ikna odalarını savunmaya devam etmiş.. Ya hu Allah’tan korkmadığınız aşikâr da, kuldan utanın.. O gün o ikna odalarına aldığınız genç kızlar bugün geldi 40 yaşına.. “..O odalar hukuku hatırlatan, hukuki konularda bilgi veren bir küçük mekan...” demiş hanımefendi.. En erdemli davranış, geçmişe dönük yaptıklarından dolayı özür dilemek olmaz mıydı?
Kalın sağlıcakla..