Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez
Hürriyet Gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi, Hükümet üyelerine "Bu zihniyet analarını da satar" dediği için büyük tepki aldı. Patronu Aydın Doğan arkasında durmayınca da istifa etmek zorunda kaldı.
Oktay Ekşi'nin ardından "sevinerek" olduğu kadar, "üzülerek" de yazanlar oldu.
Üzülenler arasında durumu "trajedi" olarak yorumlayanlar vardı:
Oktay Ekşi'nin başına gelen trajik bir olaymış.
Doğru bir ifade mi bu?
***
Ben yeni anlamlar üretmek amacıyla dilin eğilip bükülmesine, eski kelimelere yeni anlamlar verilmesine karşı değilim.
Yani sözlük fetişisti sayılmam.
Ama niyetimiz yenilik yapmak değil de, bir olayı "olduğu gibi" anlatmaya çalışmaksa, o vakit mümkün olduğunca doğru kelimeleri seçmeliyiz.
Evet trajedi bir facia biçimidir. Peki, trajediyi herhangi bir faciadan ayıran nedir?
* Mesela savaş olur. Bir bombayla yüz binlerce insan ölür. Bu bir faciadır. Peki, trajedi midir? Hayır.
* Buna karşılık Nazi komutan, kadına, "İki çocuğundan birini seç" der. Diğeri ölüme gidecektir. "Sophie'nin Seçimi" filmindeki bu olay çağdaş bir trajedidir.
Kadının seçimi ne olursa olsun, sonuç felakettir, yıkımdır, ölümdür.
Demek ki trajedide insanı aşan, bazen en iyi niyetli tercihini bile olumsuz hale getirmesine engel olamadığı bir dış güç vardır.
Amiyane tabirle, "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" halidir trajedi.
Peki, hükümet üyeleri için "Bu zihniyet analarını da satar" diye yazan Oktay Ekşi, trajik bir durumda mıdır?
Yoo! Ekşi ve benzerleri, AKP'yle birlikte siyasete taşınan insanlardan nefret ediyor.
Bu nefret öylesine güçlü ki özel ortamlarda ettikleri hakaretleri, medyaya yansıtıyorlar.
***
Hatırlayın... Türban sorununu araştıran İngiliz The Times gazetesinden Janice Turner, "Cumhurbaşkanı'nın eşi Hayrünnisa Gül ile de görüşeceğim" dediğinde...
Oktay Ekşi'nin çocuk psikiyatrı olan eşi Prof. Aysel Ekşi, önündeki masaya yumruk vurarak, "I hate her" ("O kadından nefret ediyorum") diye bağırmamış mıydı? (Temmuz 2008)
İşte o da bir derin hakikati ağzından kaçırma anıydı.
Nefret ettikleri insanlar "yok olsun" istiyorlar. Ama dış gerçeği değiştiremeyecekleri için de hakaretler ediyorlar.
Söyleyin Allah aşkına, "trajedi" bunun neresinde?
Basit bir "nefretini ağzından kaçırma" durumuyla karşı karşıyayız ki olay, trajedilerin büyük yazarı Sofokles'in değil, olsa olsa sürçmelerin üstadı Freud'un alanına girer.
Pardon! Eğer "Biz trajediyi, Yunanca kelime kökenine uygun olarak, yani Keçinin Türküsü anlamında kullandık" diyorlarsa...
Bu dil oyununa şapka çıkarırım!