Yeni Türkiye’nin eskiyen yöntemleri
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, siyasi literatürümüze önemli bir kavram yerleştirdi: Yeni Türkiye.
Star Gazetesi’nde her kesimin temsilcisi, kanaat önderi bu fikri tartışıyor bir süredir.
Türkiye’nin son 10 yılda yaşadığı değişimi anlatan bir kavram bu.
2002’ye kadar “Eski Türkiye”de yaşıyorduk.
Yargısı vesayet altında, askerin ağzına bakan, siyasetçisi itibarsız, sorunları tartışılmayan, tartışanı cezalandıran bir Türkiye idi bu.
Darbe planı yapmanın serbest olduğu, faili meçhullerin hesabının sorulmadığı, işkencenin teşvik edildiği, kimlik farklılıklarının dudak ucuyla kabul edildiği bir Türkiye idi aynı zamanda.
Bugün tüm sorunları geride bıraktığımız anlamında söylemiyorum bunu.
Sadece sorunların serbestçe tartışıldığı ve tartışanların başına bir şeyler gelme endişesi yaşamadığı anlamında söylüyorum.
Her türlü eksiğine rağmen, eskisinden daha iyi durumdayız.
Daha da önemlisi yarının daha da iyi olacağına inanıyoruz.
Demokrasi standartı ve adalet düzeni anlamında değil bu tespit sadece.
Yaşam ve tüketim alışkanlıkları, üretim biçimleri açısından da geçerli.
Türkiye’de insanlar artık havuzlu, spor salonlu sitelerde yaşıyor, evini hazır mobilya mağazalarından döşüyor.
Günün 24 saati gerek internet, gerek uydu televizyonu vasıtasıyla tüm dünyayı izleyebiliyor.
Özal’ın muz ithalini bile devrim olarak karşıladığımız Türkiye’den tüketicinin kral olduğu bir Türkiye’ye geldik.
Ekonomik anlamda tüketici olan insan, demokratik düzen açısından bireydir.
Talepleri daha yüksek sesle çıkar, sorunları demokratik düzen içinde çözmeyi amaçlar, anlaşmazlıkları hukukun çözmesini bekler.
Her değişim toplumun her bölümüne yansır kaçınılmaz olarak.
Eski Türkiye’de Kürt sorununu gündeme getirmenin yolu, silaha başvurmak, dağa çıkmaktı.
Yeni Türkiye’de şiddetin yeri yok.
Taksim’de sivilleri de hedef alan canlı bomba, Eski Türkiye’ye özgün bir eylem.
Murat Karayılan’ın sivillere yönelik şiddet eylemlerinden özür dilemeyi gündeme getirdiği Yeni Türkiye’de her kesimin lanetlediği bir eylem biçimi.
Çünkü Yeni Türkiye’de at izi, it izine karışmıyor, tüm çabaya rağmen sorumlular hemen bulunuyor.
PKK ve lider kadrosu Yeni Türkiye gerçeğini, mücadelenin artık demokrasi ve hukuk düzeni çerçevesinde yürümesi zorunluluğunu anlayamıyor.
Amerika’ya yönelik El Kaide komplolarının ortaya çıktığı bir günde düzenlenen bu saldırı, yeni dünyayı anlamaktaki sorunlarını da ortaya koyuyor.
Aynı gerçek medya için de geçerli.
Kimi medya organları, Eski Türkiye’de olduğu gibi, halkı ve siyasetçiyi eskisi gibi aşağılamanın mümkün olduğunu sanıyor.
Öyle olmadığını tasfiye olunca anlayabiliyorlar.
Evet, Oktay Ekşi’nin istifaya zorlanmasından söz ediyorum.
Bu aslında kimilerinin iddia ettiği gibi etik çerçevede alınmış bir karar değildir.
Öyle olsaydı, Sayın Ekşi bizim anamıza dil uzattığında aynı etik çerçevede tepki koyarlardı.
Ama tepkileri etiğe dayalı değil de çıkara dayalı olduğu için bu kez farklı davrandılar.
Bunlar da Eski Türkiye’nin medya davranışları.
Eski’nin tasfiye olup Yeni’nin geldiğini görmeyenlerin kaçınılmaz akibeti bu.
Tıpkı bir sergide halkın inançlarıyla alay etmeyi laiklik sanan CHP’nin durumu gibi.
Oy istediği insanları aşağılamak asker vesayetinin belirleyici olduğu bir dönemin gerçeğiydi.
O dönem geride kaldı.
Yeni Türkiye gerçeğini görün ve yeninin daha iyi olması için mücadele edin.
Eski’ye dönme hayallerini bir kenara atın.
Eskimiş çoraplarınızı atın, eskimiş fikirleriniz ve değer yargılarınızı da...