Medyadaki haberlerin çoğunluğunu siyasilerin birbirlerine sarf ettikleri sözler oluşturuyor.
Allah’tan talimli bir milletiz de pek aldırış etmiyoruz. Yoksa bu siyasi tsunaminin altında ezilip kalmamız lazım.
Toplumumuzun önemli bir kesimi; “İktidarın ‘Evet’ dediğine muhalefet ‘Hayır’ diyeceğini ifade ederek, olup bitenlere aldırış etmeden işine bakıyor.
Hayatı ucuza getirip, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmak istemeyen imtiyazlı kesimlerin amacı ise sadece bu tsunamiden istifade etmektir.
Gazetelerdeki köşelerinden taraftar oldukları siyasilerin sözcülüğünü yaparak memlekete bakan gözle, sokaktaki gözün aynı şeyi görmesi mümkün değildir.
Mesela kaç köşe yazarı, eline bir akbil alıp da belediye otobüsü, tramvay veya diğer ulaşım araçlarına binerek halkın arasına girip gözlem yapıyordur.
Pek çok köşe yazarı, muhabirlerin getirdiği haberler üzerine toplumsal meseleleri yazıyor. Oysa duymakla görmek arasındaki fark, hep hata ile sonuçlanır.
........
Siyasilerin sözlerini anlatılmak istenene göre değil, nasıl anlaşılması gerekiyorsa ona göre yorumlayan bir kısım yazarların hali ise, gelinlerin kayınvalidesiz bir koca istemeleri gibidir.
Genelde gelinlerin veya adayların pek çoğu, hiç tanımadığı veya kısmen tanıdığı kayınvalidelerine karşı ön yargı ve peşin hükümlüdürler. Belki atom çekirdeği parçalanabilir ama onların ön yargısı asla.
Kayınvalideler gelinlerinin bir ellerine yağ, bir ellerine bal koysa, kısa günde kırk kere övgülerle donatsa, koluna bilezik, parmağına yüzük, boynuna kolye taksa yine yaranamazlar.
Ülkemizdeki siyasi kavgalar da işte tıpkı gelin kaynana arasındaki ilişkiye benzetilmektedir.
Peki, asıl işleri kamuoyunu aydınlatmak olan ama bu görevlerini çeşitli imtiyazlar karşılığında yangının üstüne su yerine, körükle giden bir kısım medya ne yapıyor?
Kendilerini hem gelin hem kayınvalide yerine koyarak, olup bitenlere adilce bakmak yerine, kişisel çıkarlarına göre bakıyorlar.
.........
Dün gazete manşetlerindeki olaylara ve yorumlara baktıktan sonra “Sokak nasıl acaba” diye Ümraniye’nin ana caddelerinde tur attım.
Lüks sayılabilecek mağazalara girdim kasada sıra vardı. Simitçiye uğradım, sıra vardı. Bir kitap almak için nt mağazasına uğradım, sıra vardı. Lahmacuncuda sıra vardı.
Daha da garibi, abartmayayım ama caddelerde, sokak aralarında insandan ve arabadan geçilmiyordu. Yarın kıtlık başlayacakmışçasına insanlar harıl harıl koşuşturup duruyordu.
Eğer bu insanlar, siyasilerin kavgalarına su yerine benzin döküp, kargaşa ve kaosa hizmet eden rant medyasına aldırış etmiş olsalardı, evlerinden çıkmamaları gerekirdi.
Hâlbuki zaman zaman büyük veya küçük odalarından başlarını çıkarıp sokağa bakabilseler, bu ülkenin gerçeklerini görebileceklerdir.
Ekmek elden su gölden bir anlayışla kavgalara çanak tutmak kolaydır. Her kavga, her çatışma, her anlaşmazlık, toplumdaki değer yargılarına zarar vermektedir.
Ez cümle; sözün ve sahibinin hası, insana ve insanlığa hizmet edendir.