Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

Çarşafa dolanmadan (1)

Çarşafa dolanmadan (1)

Çok sayıda okuyucumdan, zaman zaman güncel konularla ilgili de yazmam konusunda talepler alıyorum. Medyada gündemin çok hızlı değiştiği malumunuzdur. İki haftada bir yazı yazan yazar açısından güncel konuda yazmak, en azından benim için, kolay olmamaktadır. Yazımı hazırladığım günlerde en popüler konuya ait hazırladığım yazı, yayınlanacağı tarihlerde gündemden düşmüş ve unutulmuş olabildiğinden yeni bir yazı hazırladığım çok olmuştur.
Güncel konularda yazmak aslında yazar için de bir kolaylıktır. Literatür kendiliğinden ortaya çıkmıştır ve yazarı beklemektedir. Bunlardan yeni bir yorum hazırlamak hem zor olmamakta ve hem de zaman almamaktadır. Çünkü hadiseler gelen geçer cinsinden olup o günkü rüzgâra kapılınması kâfidir.
Kolaycılığı, mazimin hiçbir safhasında ve hiçbir konuda tercih etmedim, gelen geçer durumlarda zaten gündemi de takip edememişimdir. Ancak, genel geçer konulara hep bağlı kalmışım ve onlara mümkün olduğunca fazla mesai harcamışımdır. Bugünden sonra bu alışkanlığımdan vazgeçmeyi başaramayacağımdan da eminim. Güncel konularda yazamama başarısızlığımı bu yazımda siz de görünce, ileri sürdüğüm gerekçeme hak vereceksiniz.
Bu yazımın konusu için her ne kadar güncel dedimse de, mazisi derin olan başörtüsü konusu olup, hemen her gündem sıkışıklığı yaşayanın imdadına yetişmektedir. İnsanın, insan olmasından kaynaklanan temel haklardan olan inanç hürriyeti ve inancının gereğine göre yaşama hakkını mazide bazı seçkinler tekellerinde bulundurmaları nedeniyle, dayatma güdülerini tatmin hususunda sıkça kullana geldiklerinden ve bulunduğumuz noktada da bu tutumlarını sürdürebilmeyi arzuladıklarından dolayı, artık insanların temel haklarına sahip çıktıklarının, bunun için mücadele vermekten, bedel ödemekten çekinmedikleri ve çekinmeyeceklerinin farkına varamama sendromunu yaşamaktadırlar. Bilinmeli ki, bunca zamandır köprülerin altından çok sular akmış, fırtına dinmiş, dolu yağışları geçmiş, hasarlar tamir edilmiş, neticede sular durulmuş ve önceki günlerde bulanık su içinde yolunu bulamayan balıkların gözleri de, zihinleri de açılmış ve sâhil-i selamete doğru kulaç açmaya başlamıştır. Ayrıca, çıktığı sahilde, nevbahar aylarının ıtır kokularından teneffüs etmişler ve bu kokuyu da çok sevmişlerdir.
Seçkin buyurganların anlamaları gereken durum, körün gözünün açıldığını fark etmeleridir. Fark edince ne olacak?.. Tek taraflı sürdüre geldikleri toplum mühendisliğini bırakıp anlaşmacı, uzlaşmacı, paylaşımcı, katılımcı, hoşgörülü, tahammüllü, hak-hukuk bilincine erip saygılı olmayı bilmeliler. Zira, bu çarşafa bir şekilde dokunan, mutlaka elini-ayağını kendisi bağlıyor, bağlayınca ağlıyor, ağlayınca acze düşüyor, acz içinde itibar kaybediyor, geriliyor geriyor, huzuru kaçıyor, huzuru kaçırıyor, rahatsız olduğu kadar çevresini de rahatsız ediyor. Görmeliler ki, bu böyle olmuyor, olamaz da.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi