Taha Akyol

Taha Akyol

CHP’deki kavga

CHP’deki kavga

CHP son elli yılında hizip kavgalarıyla çalkalanmış bir parti. Halkın büyük çoğunluğunda “Bunlar ülkeyi yönetemez” görüntüsünün yerleşmiş bulunmasının önemli sebeplerinden biri budur.
Dışarıdan bakıldığında “kendisini bile yönetemeyen parti” imajının CHP’yi kamuoyunda ne duruma düşürdüğünü anlatmaya gerek var mı?
Böyle olumsuz bir tabloda, Kılıçdaroğlu genel başkan seçildiğinden bu tarafa ilk defa “lider” tavrını ortaya koydu... İlk defa, popüler deyimle, “yumruğu masaya vurdu” ve lider inisiyatifiyle hareket etti.
Eğer bu hareketini sonuna kadar götürebilir ve seçimlere kadar ibresini yükseltebilirse bu krizin CHP için hayırlı sonuç verdiğini söylemek mümkün olacaktır.

Çarpışan kanatlar
CHP’deki kriz hukuki ve ideolojik bakımdan ciddidir. Genel Sekreter Önder Sav CHP’nin yıllardır devam etmiş olan durağan yapısını ve klişeleşmiş söylemini temsil ediyor.
Dünkü uzun konuşması toplumun ve dünyanın değişiminden habersiz bir ‘ideolojik vaaz’ konuşmasıydı ve parti içi savaş ilanıydı!
Buna karşılık Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Hurşit Güneş, Sencer Ayata ve Umut Oran gibi isimler bu kabuğu aşarak halka açılmak istiyorlar...
Bu iki farklı siyaset anlayışı çok net olarak türban meselesinde ortaya çıkmıştı: Özgürlükçü ve yasakçı yaklaşımlar...
Hukuki bakımdan ise durum biraz karmaşıktır. Önder Sav, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu “tasallut, aşiret devleti, disiplin suçu, hukuk bilmezlik, yozlaşma, püskürtme” gibi ölçüsüz ifadelerle suçlarken şu hukuki gerekçeye dayanıyor:
“Genel başkanın toplantıya çağırdığı Parti Meclisi genel başkan olmadan da toplantıya devam ederek karar alma yetkisine sahiptir. Genel başkanın tek başına belirlediği yeni yürütme kurulu yasadışıdır...”
Halbuki Genel Başkan herhangi bir mazeretle değil, toplantıyı tasvip etmeyerek PM’ye katılmamış ve toplantının iptal edildiği açıklanmışsa, artık PM’yi toplantıya çağıran irade ortadan kalktığı için PM toplantıya devam edemez, karar alamaz. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nu hukuken daha sağlam bir zeminde görüyorum.

Yenilenmeye şans tanınmalı
Elbette hukuki sorunlar şu veya bu şekilde bir sonuca ulaşır. Önemli olan CHP’nin ne ölçüde değişebileceğidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerini çok önemli buluyorum.
“Birilerinin partisi değil halkın partisi olacağız.
Ömür boyu koltuklarında oturanlar CHP’ye ne verdi?
Gücünü halktan değil, bir yerlerden alanlar artık bu partide olmak zorunda değildir.”
Kılıçdaroğlu’nun en önemli vurgusu hiç şüphesiz “yeni CHP” idi.
Bu sözler 1970’lerin başındaki “Ortanın Solu” hareketi gibi CHP’nin bir iç hesaplaşma ve yol ayrımıyla karşı karşıya geldiğini düşündürüyor.
CHP, artık toplumsal tabanı gittikçe daralan eski görüşlerle, eskimiş söylemlerle büyüyemez. Bütün seçimler bunu ispat etti zaten.
CHP’nin büyümesinin tek şartı, eski kabuğunun dışına çıkarak toplumun değişik kesimleriyle barışık siyasetler geliştirmek ve duygudaşlık yaratabilmektir.
Bu yönde Kılıçdaroğlu vearkadaşlarının CHP’yi yenileyerek gerçekçi bir sosyal demokrat partiye dönüştürme çabaları için şans tanınması lazımdır.
Halkla barışık bir CHP’nin ortaya çıkması, demokrasimizin sağlıklı bir sağ-sol dengesine dayalı sağlıklı zemine oturması için de zaruridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi