AKIT’IN OLAY OLAN CHP HABERI!
Bugünleri de gördük... Tıpkı Genelkurmay gibi; Akit’e karşı, bugüne kadar “akredite” uygulayan, “toplantı”larına davet etmeyen CHP; en sonunda Akit’in bir haberini “kaynak” gösterdi ya, duyduğumda; “Neredeen nereye” demekten kendimi alamadım.
Her zaman deriz ya;
Akit, hep “mağdur”ların sesi oldu... Bir anlamda, “nasırına basılmışlar”ın gazetesi olduk... Kim “zor durumda” kalmışsa, kim “sesini duyuracak” bir yer aramışsa ve kim “nasırına basılmış” da acı içinde kıvranıyorsa, aklına ilk gelen gazete Akit olmuştur.
Ancak, itiraf etmeliyim ki;
Bir CHP’linin, kalkıp da “Akit’in haberi”ni kaynak göstereceği, “CHP’de dönen dolapları, Akit’in yazdığını” söyleyeceği, aklımın ucundan bile geçmezdi...
Sonunda o da oldu...
MENGÜ’NÜN KAYNAĞI AKİT
Efendim, önceki akşam Habertürk’ün canlı yayınına katılan CHP Milletvekili Şahin Mengü, partideki “operasyon”un önceden tezgâhlandığını, bu tezgâhın da “Akit tarafından dile getirildiğini” söylemiş...
“Miş” diyorum, çünkü ben o programı izleyemedim... Olayı, okuyucularım ve internet sitelerinden öğrendim.
Şahin Mengü, 3 Kasım tarihli Akit’in, “CHP fokur fokur” başlıklı haberini “kaynak” göstererek; “Uğur Dündar ve M. Ali Birand’ın; Önder Sav’ı tasfiye ederek, partiyi hizaya sokmaya çalıştığını” söylemiş!..
Vayy, sen misin bunu söyleyen?..
Hemen Habertürk’ü arayan M. Ali Birand, son derece sinirli şekilde demiş ki;
“Şahin Mengü’ye hiç yakıştıramadım. Kendisi bu haberi Akit Gazetesi’nde okuduğunu söylemiş. Ayıptır... Onun gibi dikkatli bir insan, Akit Gazetesi gibi bir gazetenin yazdığı haberi doğru kabul ediyor ve bize bir telefon açıp işin doğrusunu sorma gereği görmüyor.
Kılıçdaroğlu’yla ne öyle bir toplantıya katıldım, ne de öyle bir toplantı gündeme geldi.
Kılıçdaroğlu’yla katıldığım tek toplantı, tüm gazete ve televizyonların Genel Yayın Yönetmenleri’nin katıldığı ve en az 40 kişinin olduğu bir toplantıydı. Bu toplantı da Muharrem İnce’nin, Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’yla ilgili çıkışı sonrasıydı.”
Ardından Uğur Dündar cevap vermiş Şahin Mengü’nün iddialarına;
“Külliyen yalan... Ne böyle bir davetten, toplantıdan haberim var, ne bana böyle bir davet geldi, ne de böyle bir toplantıya katıldım. Biz gazeteciyiz, düşüncelerimizi ekrandan ve benim sabah radyodan yaptığım programdan açık açık söyleriz. Benim siyasetten uzaktan-yakından hiçbir ilgim yok, ilgi kurmayı da düşünmüyorum. Külliyen yalan.
Şahin Mengü; açıklamasını Akit Gazetesi’ne dayandırıyor. Kendisine de teessüf ettim. Bize sormadan böyle bir iddiayı dile getirdiği için.”
BİRAND, AKİT’İ İYİ BİLİR!
Konuşmaları aktardık... Şimdi, Birand’a bir çift sözümüz var:
Kendisi, Akit’in, “nasıl bir gazete” olduğunu ve “nasıl bir gazetecilik” yaptığını gayet iyi bilir... Akit’in, “gösterilen”lerle yetinmeyip, “gizlenen”lerin peşine düştüğünü de çok iyi bilir.
Bunu bildiği içindir ki; bir “basın toplantısı”nda, paniğe kapılmıştı.
Olay, şuydu efendim:
21 Şubat 2009 tarihinde; Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik, Maliye Bakanlığı’nın Doğan Holding’e kestiği 826 milyon liralık vergi cezasına konu işlemler hakkında Doğan TV Center’da basın toplantısı düzenlemişti... Vakit muhabirlerinin sorularından rahatsız olan Mehmet Ali Birand, basın toplantısının yapıldığı salona girmiş ve Soner Gedik’e, “Keselim. MAB” yazılı not göndermişti...
Soner Gedik, basın toplantısında, “Gazetecilerin tüm sorularını cevaplandıracağım” dediği halde, muhabirlerimiz Kenan Kıran ve Hüseyin Kulaoğlu’nun “sıkıştırıcı soruları” üzerine, Birand, hemen devreye girmiş ve gönderdiği “keselim” notuyla, toplantının erken bitmesini sağlamıştı.
O günlerde bu tavrı sergileyen Birand’ın, şimdi kalkıp da Akit hakkında “küçümseyici ve aşağılayıcı” bir üslûp kullanmasını yadırgadığımı ifade etmeliyim!..
Tamam, “TRT’yi dolandırmaktan mahkûm” olduğunu sık sık hatırlattığımız için; bir “kuyruk acısı” çekiyor olabilir ama bu, kendisine “Akit’in haberi”ni küçümseme hakkı vermez!..
“CHP’DEKİ DARBE”NİN ÖNCESİ
Her neyse... Biz, burada hiç kimsenin “seviye”sini tartışacak değiliz.
Gelelim, Akit’in o haberine...
Efendim;
Malûmlarınız olduğu üzre, 3 Kasım günü, hem CHP açısından, hem Türkiye açısından “tarihi bir gün” yaşandı...
3 Kasım günü;
CHP’de, bize göre bir “darbe” yapıldı... Dünkü gazetelerin kimi “CHP’de iç savaş” demeyi, kimi de “CHP’de deprem” ifadesini kullanmayı tercih etmiş... Tabiî, “okunu çıkardı” diyenler de olmuş, “Brütüs’ler savaşı” diyenler de...
Siz de kabul edersiniz ki;
Hiçbir “darbe” veya “savaş”, ya da “deprem”, bir anda meydana gelmez...
“Darbe” için “şartların oluşması”(!) beklenir!.. “Savaş” için de, bir “ön hazırlık” yapılır... Malûm, yeraltında “stres” birikmedikçe de, “deprem” olmaz!..
Demek ki; ortada bir “sonuç” varsa, onun mutlaka “sebep”leri vardır.
Hep, deriz ya;
“Sebep-sonuç ilişkisi!”
CHP’de, “Önder Sav ve ekibine yönelik bu darbe”nin de, elbette “ön hazırlık”ları var...
“Düşünce” aşaması var, “söylem” aşaması var, “eylem” aşaması var!..
Hele sorun Kılıçdaroğlu’na;
Daha “ilk seçildiği günler”de “Önder Sav’dan kurtulmadıkça, partiye hakim olamayacağını” söylemiyor muydu?..
Bunu “düşünüyor”du ama, düşüncesini gerçekleştirmek için “seçim sonrası”nı bekliyordu...
Ama, “beklenmedik gelişmeler” yaşanınca, darbeyi “öne” aldı!..
Akit’in yaptığı, “öne alınan darbe”nin “öncesini” yazmaktan ibarettir... Ankara Büromuz muhabirlerinden Hasan Tosun; savaşın fitilinin ateşlendiği gün, yine “CHP içinden bir kaynak”tan aldığı bilgileri haberleştirip, “Önder Sav’ı tasfiye toplantısı” başlığı altında şunları yazmıştı:
“İddiaya göre referandumun ardından harekete geçen Kılıçdaroğlu, Abant Toplantısı öncesinde Gürsel Tekin ile birlikte 7 Ekim Cuma günü İstanbul’da gizli bir toplantı yaptı.
Toplantıya, Kılıçdaroğlu başta olmak üzere Gürsel Tekin, Hurşit Güneş, Anadolu Holding İcra Komitesi Başkanı ve eski TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, Aydın Doğan’ın patronu olduğu Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand, Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Uğur Dündar ve bazı önemli iş adamları katıldı.
Edinilen bilgiye göre toplantıda, “Önder Sav ve ekibinden nasıl kurtuluruz?” sorusuna cevap arandı. İddiaya göre bu toplantıda, “Önder Sav ve ekibine bayrak açılması” ve bazı internet siteleri üzerinden yapılan “kulis haberleriyle yıpratma kampanyası” başlatılması kararlaştırıldı.”
O ZAMAN KONUŞMADILAR!
“Olay” olan haber buydu.
Bu haber masamıza gelince; hemen her zaman yaptığımız gibi; muhabirimiz Hasan Tosun’u arayıp; “Haberin muhataplarıyla görüşmesini” istedik.
O da, “toplantıya katıldıkları iddia edilen kişileri” tek tek arayıp, bir “not” geçti;
“Telefonla ulaştığımız Uğur Dündar, böyle bir toplantıya katılmadığını ileri sürerken, diğer isimler sorularımıza cevap vermekten kaçındı.”
Gördüğünüz gibi;
Muhabirimiz, habercilikteki “5N-1K” kuralını işletip, “soru”lara mahal bırakmayacak derecede haber yapmış!..
O gün “telefonlara çıkmayanlar”ın, bugün kalkıp da, “Şahin Mengü bize sormadan niye böyle konuştu?” demeye hakları yoktur.
Ortada bir “iddia” var ve bu iddia sana soruluyorsa, cevap vereceksin!..
Muhabirimiz sana telefon açtığında; “Yok öyle bir şey” deseydin, onu da koyardık haberimize... Hem sorulara cevap vermiyorsun, hem de kıvranıyorsun!..
Zamanında konuşsaydın ya!..
Bak, Uğur Dündar konuştu ve dedi diyeceğini!.. Dolayısıyla, ona bir sözümüz yok... Ama, “yılların gazetecisi” M. Ali Birand’ın, bugün hiç kimseyi suçlamaya hakkı yok!..
SAV DA BUNU SORACAKTI!
Dahasını da söyleyeyim;
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısı” üzerine toplanıp da, sonradan Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı Parti Meclisi toplantısında, eğer Kılıçdaroğlu gelmiş olsaydı; Önder Sav, kendisine yönelik “komplo girişimleri”ni soracaktı Kılıçdaroğlu’na!.
Kimbilir, belki de Kılıçdaroğlu bunu haber aldı ve katılmadı o toplantıya!..
Zaten, “dananın kuyruğu” da orada koptu!.. “Kılıç”lar çekildi, “savaş” başladı!..
Öyle şiddetli bir savaş ki;
Sarsıntı, “deprem”e dönüştü!..
Ardından da “darbe” gerçekleşti!..
Önder Sav’ın safında yer alan Şahin Mengü; televizyonda yaptığı açıklamada, “darbenin ayak sesleri”nin Akit tarafından yazıldığını söylerken, herhalde bir “bilgi”ye sahipti ki; Akit’in haberini “güvenilir kaynak” olarak, ısrarla söyledi.
Bence, sorunun en iyi cevabını Kemal Kılıçdaroğlu veya Gürsel Tekin verecektir... Çünkü Uğur Dündar ve M. Ali Birand, böyle bir toplantıya katılmış olsalar bile, “katıldık” demeleri beklenemez!..
O halde, cevap sırası Kılıçdaroğlu ve Tekin’de... Dündar ve Birand gibi, onlar da; “Böyle bir toplantı olmadı” derlerse, onu da yazarız!..
AKİT’İN KAYNAĞI SAĞLAM
Ancak, Akit’in haberleri üzerine yaptıkları “yalanlama” açıklamalarının hepsinin, sonradan “gerçek” çıktığını da unutmasınlar!..
Ve yine unutmasınlar ki;
“Kılıçdaroğlu- Sav restleşmesi”ni ilk gündeme getiren Akit olmuştu!..
Aynı gün “yalanlamışlar”dı;
“Böyle bir restleşme olmadı!”
Ama, gördünüz işte;
Bırakın “restleşme”yi,
“Darbe” oldu, “darbe!”
Kendilerine tavsiye ederiz;
Akit’e kulak versinler!..
Çünkü Akit, yalan yazmaz!..
Akit’in haber kaynakları “sağlam”dır!..
Biz, “çürük ip”le kuyuya inmeyiz!..
Onun için, “güvenilir gazete”yiz!..
Umarız, kulaklarına küpe olur!..
================
Basın Konseyi’nin iflâsı!
“Körler-sağırlar, birbirini ağırlar” diye bir atasözümüz vardır ya, Basın Konseyi’nin şu anki görüntüsü, tam da budur!..
Geçtiğimiz yıllarda, birçok “gazete” ayrılmıştı Basın Konseyi’nin bünyesinden... “Oktay Ekşi’nin küfürbazlığı”ndan sonra; Türkiye Gazetesi ve TGRT Televizyonu; Oktay Ekşi gidene kadar toplantılara katılmayacaklarını” açıkladılar...
Dün de; TRT, Anadolu Ajansı ve Samanyolu Televizyonu, Konsey’den çekildiklerini açıkladılar.
Hem de; “Böyle bir yapıyı içimize sindiremeyiz!.. Basın Meslek İlkeleri”nin çiğnenmesine göz yumamayız!.. Tarafsızlığı uzun süredir tartışılan Oktay Ekşi’nin, tuhaf bir oylamayla güvenoyu almasını kabul edemeyiz” denilerek!..
Sizin anlayacağınız; bizim, taa en başından bu yana “illegal” ilân ettiğimiz Basın Konseyi, dünkü “istifa”lardan sonra tamamen “çökmüştür!”
Konsey’de, sadece “Aydın Doğan medyası” kalmıştır ki; bundan böyle, kendi kendilerini “ağırlamaya” devam edebilirler!..