Önder Sav’ın “NO” tuşuna basmak!..
Bir gazete “Kılıçdaroğlu Önder Sav’ın NO tuşuna bastı” demiş.
Bizim “Yes”, “No” muhabbetine atıf hoşuma gitti, ‘CHP’deki krizi ele aldığım yazıya başlık yapayım’ dedim.
Bu yazıyı hazırlamakta olduğum anlarda, Önder Sav il başkanlarını, diğeri de parti meclisi üyelerini toplantıya çağırıyordu.
Ve Önder Sav’ın adamları, mallarını mülklerini kutulara doldurarak partiyi terk ediyordu!..
CHP ikiye (Baykal’ı da hesaba katarsak üçe) ayrıldı...
Bir tarafta “Radikal” diğer tarafta “Ilımlı” Kemalistler!..
Gelenekçiler ve Yenilikçiler.
İlk kanadın “lider”i Önder Sav, iktidar olamadıkları yarım asrı aşkın süre boyunca CHP’de görev yaptığını iftiharla dile getiriyor...
Bu sürecin kallavi bir bölümünü yönetici olarak geçirmiş ve Kemalizm’den hiç tavizi olmamış.
Daha birkaç ay evvel koltuğunun altına aldığı adamın eksen kaydırdığını fark eder etmez “püskürtme” operasyonuna karar vermiş!..
Bu yaptığının Kemal Efendi’nin kendisini genel sekreterlikten almasıyla, partideki etkinliğini yok etmek istemesiyle uzaktan yakından alâkası yokmuş!..
Ne yapıyorsa Atatürk ve silah arkadaşı İsmet Paşa için yapıyormuş!..
Onun nâciz vücudu bir gün toprak olacakmış,
Fakat Kemalizm ilelebet pâyidar kalacakmış!..
Offf bu Kemalistler!..
İKİ KUTUPLU TÜRKİYE!..
Uluslararası Verimlilik Kongresi’ne katılım için geldiğimiz Antalya’da çevremize toplanan sevgili ve de verimli iş adamlarımız “Ne olacak bu CHP’nin ve memleketin hali?” diye sorunca...
Dedik ki;
“Olacak belli:
Cumhuriyetçilerle Demokratlar!..”
Bu ne demek?
Şu demek:
Türkiye, kör topal bir ABD modelini benimseyecek!..
Kabaca “sağ” olarak işaret edebileceğimiz bölümün “dizaynı” yapıldı.
Ve sıra geldi öbür tarafa...
Orada da benzeri bir süreç yaşanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oluşundan bu yana Kemal Kılıçdaroğlu’nun “yeni dönem için” biçilmiş kaftan olduğunu yazıyorum.
Türkiye’nin “reel politik” kavramının arkasına saklanmış “iki kutuplu” yeni siyaset modeli için Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir isme ihtiyaç vardı.
Global düşünen, değişimciymiş, halktan biriymiş gibi görünen, varoşlara da hitap etme potansiyeli bulunan...
Kemalizm’le bağlarını da koparmamış bir genel başkan...
Ya da şöyle böyle bir “lider”.
Bu “proje” şimdilik tutmuş gibi görünüyor...
“Genel af” gibi Kemalist eylemin değilse de söylemin kabullenemeyeceği bir lâfa imza atan, başörtüsünün kısmen özgürleşmesine zikzaklarla da olsa destek veren Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’deki “radikalleri” Önder Sav’dan başlayarak tasfiye edeceğini ilan etmek suretiyle “değişim” yönünde bir koca adım daha atmış oldu...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadarki çizgisini ve küresel güç uzantıları tarafından pompalanarak yükselişini gözden kaçırıp, “Bu adamdan bir numara çıkmaz” diyenler bana göre gidişatı sağlıklı değerlendiremiyor...
Mesele bu adamdan iş çıkmasında çıkmamasında değil, CHP’nin değişim rüzgârına kapılmasında!...
Üstelik, bu adamdan bir numara da çıkabilir...
Referandumdaki yüzde 42’nin en az 28’i CHP’nin, İstanbul’un Eyüp, Fatih gibi “mütedeyyin” semtlerinden bile iyi oy çıkardı.
Dahası, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı tahminleri oldukça aşan ölçüde zorladı.
Demem o ki;
Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kandırabileceği” bir yüzde 30’luk kitle var.
Öte yandan...
AK Parti de 8 yıllık iktidar sürecinde pek yıpranmadığı gibi oylarını bir miktar artırmayı başardı.
Bu partinin hali hazırda yüzde 45’in altında olmadığını göz önünde bulunduracak olursak...
“Cumhuriyetçiler-Demokratlar” tablosu “sahada” gerçekleşmiş demektir...
AK Parti artı CHP’nin yüzde 75’ini gücün çekici etkisinden istifade birkaç puan daha tırmandırdınız mı, geriye “renk” olmaktan öte bir anlamı bulunmayan yüzde ikilik, üçlük marjinal gruplar kalır!..
Gidişât böyle...
“Âkibet” ne olur, onu da önümüzdeki genel seçimin sonuçları ortaya koyacak!..