Cumhuriyet devrimizin en başarılı ulaştırma bakanı: Binali Yıldırım
Bir memleket şiirimin son kıt’ası aynen şöyle:
Türkiyem, anayurdum, sebebim, çarem!
İç içe güzellik, uç uca kahır
Yüreğimi bin parçaya bölseler
Her parçası, yine seni çağrışır
Vatanın sevdalısı olan herkes, yapılan her hizmetten, yükselen her eserden, müstesna bir zevk duyar. Yoksulluklar, yolsuzluklar, ihmaller karşısında kalanlar ise, kahrın pençesinden kurtulamazlar.
Bizim, cinaslı bir atasözümüz, kendimi bildim bileli hep aklımda:
“Bütün yolsuzluğumuz, yolsuzluğumuzdandır” Birinci yolsuzluğumuz; yanlışlarımızın, hatâlarımızın, haktan-hukuktan kopuşumuzun karşılığıdır. İkinci yolsuzluğumuz ise, yol dâvâmızın çıkmazda kaldığını anlatıyor.
Galiba iki ay kadar önce, bir TV programında, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım’ı dinledim. Bakanlığı döneminde yapılan hizmetleri, belki kırk ayrı rakamla ortaya koyunca, anladım ki, bizim 87 yıllık Cumhuriyet idaremizin en başarılı Ulaştırma Bakanı odur. Mesela, ilk 69 yılda, 69 tünel mi yapılmış; son beş yılda yapılan tünel sayısı 91‘dir. Şimdi, Hopa-Borçka kara yolunda yapılan Cankurtaran Tüneli 5 bin 288 metre boyuyla Türkiye’nin en uzun tüneli olacaktır.
Sadece tünellerimizi değil, kara, deniz ve hava yollarımızdaki büyük gelişmeleri, bakanın açıklamalarından öğrenince içim içime sığmaz oldu. İstanbul’da, Asya ve Avrupa yakalarını, denizin 60 m altından açılan bir tünelle birbirine bağlıyoruz. Hızlı tren seferleriyle, şehirler arasındaki zamanları kısaltmış olacağız. Havacılıkta, bugün, Avrupa’nın 4-5 ülkesinden birisiyiz. Ama 2015 yılında, dünyanın ilk 10 şirketi arasında yer alacağız.
İstanbul’un bir hava limanına, Sabiha Gökçen Havalimanı da eklendi. Şimdi, bir üçüncü havalimanı üzerinde duruluyor. 2002 yılında, iç hatlarda taşınan yolcu sayısı 8-9 milyon civarında idi. 2009 yılında, birçok şehrimize yeni havaalanları yapıldığı için, iç hatlarda taşınan yolcu sayımız 41 milyona ulaşmıştır. Ne güzel.
Ben, bütün bu rakamları gazetelerden aldım. Halbuki Bakanın o TV programında verdiği rakamlar, çok daha zengin idi. İstedim ki, Binali Yıldırım’ın yaptığı büyük hizmetler, Türkiye gazetemizin sütunlarında da yer alsın. 150 bin kişi daha, benim duyduğum sevinci duysun. Bu düşüncelerle sayın Bakanımıza bir mektup yazdım. Adresine APS ile gönderdim. Dedim ki: Siz, Cumhuriyet devrimizin en başarılı Ulaştırma Bakanısınız. Lütfen ilgililere emir verin. Erzincan’da sıraladığınız rakamları, adresime postalasınlar. Büyük başarılarınızı yazmak istiyorum.
Tam iki ay bekledim. Bakandan hiçbir cevap gelmedi. Kendi kendime dedim ki: Ya Bakan çok mağrur biri; veya Türkiye solcu bir gazete olmadığı için onu dikkate almıyor. Doğrusu Bakana kırıldım. Bakanın Müsteşarı, Sivas’tan benim talebemdir. İstediklerimi ondan alabilmek için kendisine telefon açtım. Özel kalemi, bilinen usullerle beni atlattı. İsmimi yazdırdım. Hocasıyım. Çok mühim bir konuda kendisiyle görüşmek istiyorum. Lütfen haberdar edin dedim. Ondan da 15 günden beri haber çıkmadı. Anladım ki o da yükünü çok yükseklere yığmaya başlamış! Bu yazıyı 40 rakamla nakışlamak isterdim ama olmadı. Eğer sesimi duyurabilseydim, Binali Yıldırım’a hitaben: “Gururlanma ey Bakan! Senden büyük Allah var!” diye her gün birkaç defa seslenirdim. Beni unutan Habib Soluk’a da hiçbir şey demezdim, demeyeceğim! Vaaa esefaaa!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.