M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Baki Kalan Bu Kubbede...

Baki Kalan Bu Kubbede...

Bülent Ecevit ölüm yıldönümünde anıldı.
Ne Kılıçdaroğlu ile Sav’ın anma programına birlikte katılması, ne de Rahşan Hanım’ın yeni CHP’de kendine tekrar yer bulması konumuz değil.
Konumuz, Ecevit’in vefatından önceki Başbakanlığı döneminde söyledikleriyle uyguladığı politikaları ölüm yıldönümü vesilesiyle anmak.
Dünü hatırlamaz isek bugünü anlayamaz, yarına umutla bakamayız.
Elbette bu sütunun hacmi, Ecevit’in siyasette söylediklerinin tamamını ve uyguladığı tüm politikaları değerlendirmemize müsait değil.
Ancak, verilecek bir-iki örnek, az da olsa resmin bütünü hakkında kanaat verecektir.
***
Ecevit’in de içinde bulunduğu hükümet, sekiz yıllık eğitimi kesintisiz uygulamaya karar vermiş, ortaokullar kapatılmış, meslek liseleri ağır bir darbe almıştı. Meslek liseleri arasında o zaman %8’lik bir orana sahip imam hatip liseleri için bu uygulamanın hayata geçirildiğini bilmeyen yoktu. Amaç, imam hatip liselerine öğrenci akımını durdurmaktı. Böylece alttan gelen kaynak kurutulmuş oluyordu. Üniversiteye girişte de, meslek liselerine getirilen düşük katsayı uygulaması sebebiyle imam hatiplilere yukarıdan budama yapılıyordu.

Bunun gelecekte hem gençlerimiz hem de ülkemiz ekonomisi için ne büyük tahribatlar yapacağını zamanın devlet ricaline ve bu arada Ecevit’e yüz yüze görüşmelerimizde anlatmamıza rağmen ısrarla bu yanlış sürdürüldü. Halen sağ olan iktidar ortağı Mesut Yılmaz’ın “siyasi hayatıma da mal bu uygulanacaktır” sözü de o dönemin hafızlarımıza kazınan hatıralarındandır.

İmam hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, din öğretimine ve diyanet hizmetlerine vurulan en büyük darbe oldu. Bu okullarda okuyan öğrenci sayısında korkunç düşüşler oldu. Bazı imam hatip liseleri öğrencisizlikten kapandı, Yurtlar dağıtıldı. İlahiyat Fakültelerinde kontenjanlar azaltıldı. Ecevit’in son Başbakanlığında bütün bu gelişmelerin yaşanması, vefatından önce Allah’ın dinine hizmet ederek gitmek yerine darbe vurması onun Ahireti adına kara bir talihsizlik olsa gerek!

Onun değerlendiremediği bir şansı daha vardı ve o elindeydi. Çünkü, çok önceleri gençlerin Kur’an-ı Kerim’i anlamını bilmeden okuduklarına dikkat çekmiş, bunun giderilmesi gerektiğini söylemişti. Muhalefette iken yaptığı bir konuşmada, orta dereceli okullara Kur’an-ı Kerim Meali dersinin konmasını önermişti. Böylece yetişecek gençler namaz kılarken ne okuduklarını bilecekler ve Arapça duaların Türkçe’lerini öğrenmelerinden dolayı daha bilinçli bir şekilde ibadet etmiş olacaklardı. Bu çok radikal ve çarpıcı bir öneriydi. Kendisinin Başbakan olduğu dönemde, kendisine bu önerisini hatırlattığımızda, ne yazık ki topu koalisyon ortaklarına (Bahçeli ve Yılmaz’a) atmış, maalesef bu şansını da kullanamamıştı. Yüzüne karşı şunu söylemiştim: “Bu necip millete çok hayırlı bir hizmet yapmış olacaktınız, sizin adınıza üzgünüm.”

Bir de, halkın oylarıyla Meclise gelen Merve Kavakçı’nın Milletvekilliği yeminini yaptırmaması için sarf ettiği olağanüstü engellemeleri hatırlıyorum, bu da acı bir hatıra olarak kaldı. Hele entelektüel bir bayana karşı sırf başörtülü olduğu için “bu kadına haddini bildirin” şeklinde nefret dolu düşmanca haykırışı, o kibarlığıyla bilinen insana hiç yakışmamıştı ve bu çirkin tablo da hiç unutulmadı.
***
Ecevit’in hiç mi iyi yanları yoktu veya hiç mi faydalı hizmetleri olmadı derseniz, elbette her insan gibi iyi yanları da vardı ve her siyasetçi gibi faydalı hizmetleri de oldu. Ama, Ecevit ölüm yıldönümünde anıldı denince, benim ilk aklıma gelenler ve hayatımda iz bırakan hatıralar bunlar oldu. Sizinkiler farklı olabilir.

Ahiret kaygısı taşıyanlar için bu hatıraların çok önemli olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Çünkü, ölülerin en esaslı şahitleri yer yüzünde yaşayan insanlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi