Beşiktaş büyüklüğünü kaybediyor mu?
Tarih Beşiktaş’ın ülkenin en üst kulübü olduğunu ortaya koymuştur. Bu tarih Beşiktaş’ın sayısız başarılarıyla doludur. Bunların içinde milli takımı temsil etme hakkının tanınmış olması en çarpıcı duranıdır. Yine Beşiktaş tarihinin içinde ülkeye devlet adamı olarak hizmet etmiş sayısız başkan ve yöneticiye rastlamak mümkündür. Ama gelin görün ki Beşiktaş’ı ezeli rakipleri ve ebedi dostlarıyla yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştır.
Buraya kadar olan bölümü Oftaş Spor’a kaybedilen bir lig maçı ile sıkısıkıya ya da birebir bağlantılı değildir. Futbolda maç kazanmak kadar diğer iki sonuç da normaldir. üç hafta peş peşe hem de İstanbul hudutları dahilinde üç maçı da kaybederek şampiyonluk yarışında ya da her hangi bir Avrupa kupasına katılamama riskiyle de karşı karşıya kalmak futbol çerçevesi içerisinde olağandır. Ama gelin görün ki bütün bu futbol doğal oluşumlarının yanında Beşiktaş yönetimi, yönetimin teknik kadro seçimleri, futbolcu transferleri ve de bazı tribün eylemleriyle de hiç de tarihine uyuşur durumda görünmemektedir. Bana birileri şu antrenör dizisini yorumlayıp, sağlıklı gösterebilir mi: Del Bosque, Rıza çalımbay, Jean Tigana, Ertuğrul Sağlam. Yani Real Madrid teknik direktörü, Rizespor teknik direktörü, Fulham teknik direktörü ve Kayserispor teknik direktörü. Futbolcu transferinde de özellikle 100. Yıl şampiyonluğundan sonra dağıtılan kadronun yenilenmesinde kırka yakın oyuncu kullanıldı. Menajerlik işinin nedendir bilinmez teknik adamlık diploması bulunan Ali’den alınıp, yine Sinan’a verilmesi de anlaşılır gibi değildir. Liverpool maçında bütün dünyanın örnek alabileceği bir seyirci profili çizen Beşiktaş taraftarının sonraki bazı maçlarda daha herşey bitmemişken, sahaya yabancı maddeler fırlatarak, tam finişte kulübüne iki maçlık ceza verdirmesi.
Beşiktaş, Oftaş’a da yenilmiştir. ön liberolarında yüzde yüz değişikliğe uğramış, aylar sonra Yozgatlı’ya forma vermiş bir takım çin ordusu gibi her pasın arasına koşan bir rakibine kaybetmiştir. Teknik ayrıntıya fazla girmeye gerek yok. Ama Oftaş, Fenerbahçe, Belediyespor maçlarının kaybı üzerinde de fazla yoğunlaşmamak gerekir. Peki ne yapmak gerekir? En azından 80 yaşındaki Süleyman Seba’ya, “Ne olur bir kez daha” demek gerekir. Yoksa 100 yıllık üç büyükler tanımı ciddi şekilde arızaya uğrayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.