Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen

Kredileri kalmadı

Kredileri kalmadı

Galatasaray ile Beşiktaş'ın artık devre bitene kadar mağlubiyete tahammülleri yok. Beşiktaş 6 maçta 16 puan, Galatasaray 18 puan yapamazsa şampiyonluktan bahsedemez. Schuster'in Bobo'yu, Hagi'nin Misimoviç'i sol çizgide oynatmalarına şaşırdım

Schuster ile başlayalım. Dediği gibi, Bursa ve Trabzon defansif takımlar mı? Beşiktaş Schuster'in savunduğu kadar güzel futbol oynuyor mu?
Schuster'in Kasımpaşa maçından sonraki açıklaması bana garip geldi. 15 dakika önce oynadığı takıma, 15 gün önce Trabzonspor, İstanbul'da 7 atmıştı. Tabii, o günkü Kasımpaşa ile Beşiktaş'ın karşısındaki Kasımpaşa arasında fark vardı. Hagi ve Schuster gibi 30 yılı aşkındır saha içinde olan insanların Misimoviç ve Bobo'yu sol açık oynatmalarına aklım ermiyor. Teknik adamlar oyuncu tercihlerinde yanlış yapabilir. Bunu maçtan sonra anlar zaten. Taktik olarak da hata yapabilir. Kendi dünyasında özeleştirisini yapar. Birçok oyuncu farklı mevkiilerde de oynayabilir. Ona da saygı duyuyoruz. Ama Bobo ve Misimoviç'in forvetin sol çizgisinde oynayacak hemen hemen hiç özellikleri yok. Burada oynatılmaları beni şaşırttı. Misimoviç'i Antalya maçının son bölümünde gerçek yerine çekmişti Hagi. Schuster de Bobo'yu maçın ikinci yarısında santrfora çekti.

BEŞİKTAŞ FİZİKEN DÜŞÜŞTE
Beşiktaş'ın fiziki kalitesindeki düşüş beni şaşırtıyor. Beşiktaş, yıllardır iyi de sonuç alsa, kötü de sonuç alsa arzusu, iştahı ve en önemlisi fiziği hep üst düzeydeydi. Son maçta son 10 dakikada o da golün verdiği heyecanla arzu ve iştah kalmıştı sadece. Rakibin de skoru koruma adı altında savunma yapması Beşiktaş'ı üstün oynattı. İlk yarının bitimine 6 hafta var. Liderin 9 puan gerisinde ve sadece bir rakip yok. Devre arası şampiyonluk hesabı yapılabilmesi için 6 maçta minimum 16 puan lazım. O iki puanı da Galatasaray deplasmanında kaybederse ikinci yarıda şampiyonluktan söz edebilir. Bunun altında kalırsa yarışın uzağına düşer.
Schuster, zaman zaman hatalar yapsa da bir felsefe yerleştirmek istiyor. Uygulamak istediği sisteme uygun, devre arasında iki-üç takviyeyle gelecekte başarılı olacaklarını düşünüyorum. Önde baskı kurmak isteyen teknik adam bunu bu tür özellikleri olan oyuncularla yapmalı. Bunun için de olmazsa olmaz; üç orta saha oyuncusunun form sürekliliği... Kafasındaki üçlü Aurelio-Guti-Ernst. Onun önündeki üçlü solda Quaresma, santrfor Bobo, sağda Nihat, Hilbert, Holosko olabilir. Savunmanın göbeğinde bütün ikilileri oynattı bugüne kadar. Zorunluluktan, sakatlıktan da olsa en sonunda Ersan formayı aldı. İyi de gözüküyor. Göbekte Ferrari, Sivok, İbrahim Toraman, Zapo ve Ersan ile problem yaşayacakları sanmıyorum. Sağ bekte ciddi problem var. Buraya bir transfer şart. Merkezdeki üç orta saha oyuncusundan Ernst dışında ilk yarı itibarıyla istikrarlı verim alamadı. Problem de orada zaten. Kredisini tüketmiş Beşiktaş, 33 puanı bulmalı.

Hagi'nin defansif ağırlıklı futbol anlayışı doğru mu? Galatasaray böyle nereye kadar gider? Galatasaray'ın puanlara çevirecek (puana değil) oyuncuları şu anda yok. Elindeki mevcut kadroyla işi zor Hagi'nin. Hala atan ve tutan lazım. Beşiktaş gibi Galatasaray da kredisini tüketti. Tek farkla; Galatasaray'ın hiç kayba tahammülü yok. İlk yarıda 34'ü bulmalı. Bulamazsa önümüzdeki yılın hesabını yapmalı.
Hagi'nin ilk maçı Kadıköy'de Fenerbahçe ile idi. Psikolojik olarak zor bir maçtı. En azından kaybetmemek üzere kurulmuş bir düzenle çıktı. O gün Kadıköy'e doğru Boğaz Köprüsü'nü geçerken ne teknik direktörün ne de oyuncuların elinde ve aklında puan durumu vardı. Kadıköy'de 10 yıllık yenilgi serisini durdurmaktı hedef. O bir puan o gün için mutluluk olabilir. Ama sonrasında Trabzon deplasmanında aynı kurgu, zorunlu Insua-Hakan Balta ve kaleci değişikliği dışında aynı 11'le yanlış yaptı. Çünkü Trabzon'da ellerinde de, akıllarında da puan durumu olmalıydı. Trabzon'da 0-0 bitse maç yine kayıptı. Gelecek için de psikolojik olarak da kayıptı.

FARKLI HAMLE ŞART
Kadıköy ve Trabzon'daki maçların benzer özellikleri şu: Her iki maçta da Misimoviç, Elano, Cana çıktı. Hemen hemen aynı sürelerle. Kadıköy'de sakat olup da kadroda olmayan Kewell ile Kadıköy'de giren Emre Çolak ve Barış girdi Trabzon'da. Ne kadar kısıtlı kadronuz olursa olsun oyun formatınız, kadronuz ve değişiklikleriniz aynıysa teknik direktörün oyuna ve lige hamlelerinin kısıtlı olduğunu görüyorum. Arda ve Baros dönene kadar üç maçta beş puan kaybeden Hagi'li Galatasaray oyun formatını değiştirmeli. Yıllardır bir sürü teknik adam değişti Fenerbahçe'de. Ama Alex yüzünden hep 4-2-3-1 oynuyor. Sen de Misimoviç'i oynatacaksan öyle oynamalısın. Ya Misimoviç ile 4-2-3-1 oynayacaksın, ya da Misimoviç'siz 4-3-3 veya 4-4-2 oynayacaksın. Hagi'nin ille oynatacağım diye Misimoviç'i sola koyması futbolcuya kötülük. Almanya'daki gitmiş, başka bir Misimoviç gelmiş. Gözünüzü kapatıp Alex'i sol açıkta düşünün. Olur mu?
Pino, ligimizin en çok şut atan oyuncularından birisiymiş. Galatasaray'ın Trabzon ve Fenerbahçe maçlarında oynattığı öndeki üç oyuncusunun ligde 11 haftada toplam bir golü var. Pino, çok şut atıyor ama şut zamanlamaları yanlış. Erken vuruşlar yapıyor. Çabuk ve süratli olduğu için (hatta topla dripling özelliği de var) kaleye yönelmeyi daha fazla denemeli. İşin kolayına kaçıp erken vuruşlar yapıyor. Bu yüzden de bu şutların anlamı istatistik dışında yok. Zaten orta saha oyuncuları da üretken değil. Onların da golleri üçü geçmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rıdvan Dilmen Arşivi