Ölçü
Türkiye, sivil toplumun giderek güçlenmesi ve gelişmesi yolunda ciddi sancılar çekiyor. Herkesin bildiği bir şey var: Uygar ülkelerde demokrasinin gücü, sivil toplumun gücüyle ölçülüyor. *** Toplumda sivil inisiyatif ne kadar ağırlıklı ise, halkın iradesi demek olan demokrasi de o denli sağlıklı işliyor. Batı ülkeleri bunu başarmışlar. Güçlü sivil örgütler, devlet yönetimine etki edebiliyor, yöneticilere yön verebiliyorlar. Hatta önemli kararlarda sivil örgütlerin katılmadığı görüşler kolay kolay yasalaşmıyor. Uygar ülke olma iddiasındaki Türkiye'de “durum nedir?” diye sorarsanız, bu sorunun cevabı yine başka bir sorunun cevabında gizlidir: “Türkiye'de sivil toplumun gücü ne ise, demokrasinin de gücü odur.” Sivil gücün önüne konan engeller, aslında demokrasinin de önüne konmuş engeller olarak karşımıza çıkıyor. * * * Türkiye'deki vakıflar, dernekler, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşları, henüz bütünüyle sivilleşemedikleri, hür ve bağımsız hareket edemedikleri için düşünce ve isteklerini yansıtmada arzulanan başarıyı gösteremiyorlar. Başarısızlığın başka bir nedeni de şu: Mevcut yasalar, sivil inisiyatifin hareketlerini daraltıyor, çalışmalarını kısıtlıyor. Demokratik yapı yerine adeta oligarşik bir yapı gözleniyor bu yasal düzenlemelerde... Devletten bağımsız ve özgür bir sivil toplum yapısı oluşmadıkça, oligarşik yapıdan kurtulmak da oldukça zor olacaktır. *** “Oligarşi” den şikayet eden iktidar, sivil toplum yapısını güçlendirecek düzenlemeler yapacak cesareti gösterirse, gerçekten sivil bir iktidar olduğunu da kanıtlamış olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.