Taha Akyol

Taha Akyol

Basın hürriyeti

Basın hürriyeti

ELBETTE her hürriyet gibi basın hürriyetinin sınırları var ama “basın” söz konusu olunca “özgürlüğe” mutlaka “sınırları”ndan fazla önem vermek gerekir. Bunu hem gazeteci hem hukukçu kimliğimle söylüyorum; basın hürriyetinin işlevlerini gözeterek söylüyorum...
Yolsuzluk mu? Basın ortaya çıkarır...
Devletin gizli kanunsuzlukları mı? Bunu basın ifşa eder dünyanın her yerinde...
İktidarların yetkilerini kötüye kullanması, baskı yapması mı? Öncelikle basın karşı çıkar...
Yeni fikirler mi? Kalem sahipleri öncülük eder...
Onun için AİHM basın hürriyetini demokrasinin en önemli birkaç göstergesinden biri olarak sayıyor.
Onun için bu alanda “sınır”dan önce “özgürlük” düşünülmelidir.
Basın, söz ve ifade hürriyeti sadece felsefi bir değer değildir. Tarihin pratiğinde “susturma”nın daha zararlı sonuçlar doğurduğu görüldüğü için hürriyetin pratik değeri de vardır.

Kürt meselesinde basın suçları
“Susturma”nın Kürt meselesini nasıl radikalleştirdiğini Org. Aytaç Yalman gibi Atatürkçülüğünden kimsenin şüphe edemeyeceği bir asker de açıkça söylemiştir.
Son günlerde yeniden gündeme gelen İsmail Beşikçi davaları buna örnektir.
İsmail Beşikçi yıllarca hapiste yattığı için adeta bir “siyasi kan davası” hissiyatıyla hareket etmektedir, gittikçe ayrılaşmıştır.
Bankadan kredi alan, şirket kuran, zenginleşen Kürt vatandaşlarımızı “ajan sınıf” diye suçlayarak ekonomik entegrasyona bile karşı çıkmıştır!
Hatta siyasi fikirleri Öcalan’dan bile aşırıdır. Öcalan ılımlı bir şey söylediği zaman Beşikçi yumuşuyor diye Öcalan’ı da suçlamaktadır!
Bunlar doğru ama “Q” harfini kullandığı için hakkında ceza davası açmak yanlıştır.
Beşikçi’nin kitaplarını yıllarca toplayıp yasaklamak neye yaradı? Fotokopileri elden ele dolaşmıştır... Lenin’in İskra’sından beri bir örgütlenme modelidir yasak yayın dağıtımı!
Bugün Beşikçi’yi yeniden yargılamak, Kürt milliyetçiliğini tahrik etmekten başka neye yarar?
Çağımızda etnik sorunları olan ülkeler aptal oldukları için mi demokratik özgürlüklere önem veriyorlar?!

‘Gizli belge’yi yayımlamak!
Peki hiç basın suçu olmaz mı? Olur elbette. Çünkü siyasi güç nasıl kötüye kullanılabilirse basın gücü de kötüye kullanılabilir. Gazeteciler de melek değil, insandır...
Evrensel hukuk ilkeleri bellidir: Kişilere hakaret edemez!.. Şiddeti tahrik edemez!
Peki, “gizli belge”yi yayımlayabilir mi?
Yasal veya yasadışı olarak dinlenen telefonların kayıtlarını yayımlayamaz, çünkü kişilik haklarına saldırıdır...
Soruşturmaların gizli belgelerini de yayımlayamaz çünkü bu, hem soruşturmanın selameti bakımından bir “hukuk devleti” ilkesidir, hem kişi hakları bakımından “adil yargılanma hakkı”nın güvencelerinden biridir...
Ama gizli damgalı işkence belgesini, darbe belgesini, yolsuzluk belgesini yayımlayabilirsin. Bunun suç olması kabul edilemez. Zira AİHM içtihatları açısından baktığımızda, bunu yasaklayan hukuk kuralları “demokratik toplumun gerekleri”ne uygun olduğu gibi, basının sosyal kontrol işlevinin de gereğidir.
Yasaları ve daha önemlisi kafaları çağımızın standartlarına göre elden geçirmek gerektiği açık; gazetecinin de politikacının da yargı mensubunun da...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi