Sol ittifak?
CHP diğer sol partilerle seçim ittifakı yapmalı mı, yapar mı? İdeolojik tabela partileri bir kenara, önemli olan CHP ve BDP’nin durumudur.
BDP’li Selahattin Demirtaş’ın bu yöndeki önerisine CHP’li Süheyl Batum’un en azından kapıyı kapatmaması, konuyu daha bir güncelleştirdi.
Teorik olarak şu doğrudur: Dünyanın her tarafında etnik akımlarla büyük sosyal demokrat partiler arasındaki ilişkiler daha bir yakındır. Bu durum sosyal demokratları daha ‘kapsayıcı’ olmaya, etnik akımları daha ılımlı bir dil kullanmaya teşvik eder; o bakımdan ‘iyi’dir.
Türkiye’de ise sağdaki AKP ılımlı ve muhafazakâr Kürtlerden oy alıyor. AKP’nin bu Kürt oylarını alması da elbette ‘iyi’dir.
CHP’nin de Kürtlerden oy alabilir hale gelmesi elbette ‘iyi’ olur. Ama gündemdeki mesele
CHP+BDP ittifakının mümkün olup olmadığıdır. Böyle konularda kâğıt üzerindeki rasyonellik yetmez. Politik olgunluk ve ortak noktalar olup olmaması son derede önemlidir.
Erdal İnönü denemişti
Rahmetli Erdal İnönü 1991 seçimlerine giderken iyi niyetle ve rasyonel düşüncelerle, bunu denemişti. Leyla Zana, Hatip Dicle gibi HEP’li 13 isim SHP listesinden Meclis’e girmişlerdi.
Kanın gövdeyi götürdüğü bir konjonktürde Erdal Bey, iyi niyetle ve rasyonel olarak düşünmüştü ki, meseleyi parlamento çatısı altına çekmek, Kürt hareketinde terörden ayrı parlamenter reflekslerin gelişmesini sağlamak lazımdır... Dünyada da böyle yapılıyor...
Fakat Meclis’e giren HEP’lilerin Erdal Bey’le hiçbir ortak noktaları yoktu... HEP’liler “sorun”un değil “dağ”ın sözcülüğünü yapıyorlardı... Ahmet Türk, TV ekranları önünde Leyla Zana’ya çıkışmıştı:
“Yol arkadaşlığına ihanet ettiniz!”
Halbuki Zana ve arkadaşları İnönü’yü “yol arkadaşı” görmüyorlardı! Parlamento ve sosyal demokrasinin hiçbir önemi yoktu onların gözünde.
İyi niyetli bir proje mahvoldu bu yüzden.
SHP 1987 seçimlerinde yüzde 25 oy alabilmişti, bu ittifak yüzünden oyları 1991 seçimlerinde yüzde 21’e düşecekti; üstelik bunun 4-5’i HEP’in ödünç oylarıydı. Ayrılıp DEP’i kuracaklardı zaten... SHP de bir daha belini doğrultamayacak, eriyip gidecekti.
Bugün gerçekçi değil
CHP, Kılıçdaroğlu’nun attığı adımlarla gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşürse elbette tabanı şu veya bu ölçüde genişler, Kürtlerden de ‘yoksul muhafazakârlar’dan da şu veya bu oranda oy alabilir.
BDP ile ‘ittifak’ ise farklı bir konudur. Bunun ‘teori’si ne kadar ‘rasyonel’ de olsa gerçekçi gözükmüyor. Böyle bir şeyin olması için, “etnik milliyetçi” kimliğinin yanında BDP’nin belirgin bir “sosyal demokrat” kimliği gelişmelidir; üslubu da ona göre değişmelidir ki, ittifaka zemin olabilecek ortak noktalar oluşsun...
Uzun süreli “eylemsizlik” kararı, bu uzun yolda atılmış bir adımdır. Terörün metot olarak zamanla tamamen terk edilmesi ve BDP’nin bir sosyal demokrat parti ile “yol arkadaşlığı” yapabilmesini sağlayacak ılımlı bir üslup geliştirmesi gerekir.
CHP+BDP seçim ittifakının bugün mümkün olduğunu sanmıyorum. Kılıçdaroğlu da “İttifak arayışımız yok” dedi zaten. İleride olur mu? Bu şartlar oluşursa niye olmasın?
Demokrasinin bir işlevi, böyle uzun vadede partileri geniş kitlelere ve ılımlı politikalara yönelmeye teşvik eden bir sistem olmasıdır. Bu süreci keseceği için parti kapatmak yanlıştır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.