“Yandaş medya”dan korkuyor mu?..
Partim yok. Kim vatandaşa hizmet ediyorsa destek vermeye çalışıyorum o kadar.
E ne yapayım; bunca dönemi meslek gereği yakinen takip etmiş bir kardeşiniz olarak, bu iktidarın “artı”ları ile “eksi”lerini diğerlerininkilerle karşılaştırdığımda “yine de en iyisi AK Parti” gibi bir hâl çıkıyor karşıma.
İnsaf bunu söylüyor.
Yiğidi öldür hakkını yeme, bir çok kalkınmış Avrupa devleti ekonomik krizlerin pençesinde, buna son olarak “iflasını açıklayan” İrlanda eklenmiş...
Ve kriz denilen, Türkiye’ye “teğet” bile geçmemiş.
Bunları icabında “Van Münit Tayyip Bey!” kıvamında yazılar kaleme almış ve Sayın Erdoğan’a hiç de hoşlanmadığı soruları bizzat yöneltmiş bir kardeşiniz olarak dile getiriyorum.
Hakkı teslim birilerini kızdırıyorsa ben ne yapayım.
•
Bana ziyadesiyle kızanlardan biri de Sayın Bahçeli.
Bunu zaman zaman söylüyor; biz de dünya ziyadesiyle küçüldüğünden konuşulanlardan bir şekilde haberdar oluyoruz.
Doğrusunu isterseniz, Sayın Bahçeli’ye “fazla” yükleniyormuş gibi hissettiğim de oluyor kendimi.
Tam böyle bir hava içine giriyorken, kendileri sağ olsunlar öyle bir “hamle” yapıyorlar ki...
Vicdanım “az bile söylemişsin” diyor!..
Mesela...
Sayın Bahçeli’nin CHP’nin başına getirilen Muhterem Kılıçdaroğlu için “Başarılı bir öğrenciydi, başarılı bir bürokrat oldu” demesi bende böyle bir duyguya yol açtı.
Düşünün ki, Muhterem Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlüğü döneminde SSK, hükümlü kadrosundan (yani yasal yoldan) “ülkücü katilleri” ile doldurulmuştu!..
Ve hükümlü kontenjanından bir tek ülkücü kuruma alınmamıştı!..
O günlerde, SSK görevlisi ülkücüler, bin türlü sıkıntı ve tehditle karşı karşıyaydı.
Olan biteni Sayın Bahçeli de çok iyi biliyor...
Biliyor ve bildiği halde Muhterem Kılıçdaroğlu’nu “başarılı bürokrat” olarak nitelendiriyor!..
Bir bürokrat, ülkücüye sıkıntı çektirdiği oranda mı başarılıdır Sayın Bahçeli’ye göre?..
Ben böyle söylediğimde kimileri itiraz ediyor:
“Kendileri çok nazik bir insandır da onun için böyle bir ifade kullanmıştır.”
Bunu da anlamıyorum.
Söz konusu olan Sayın Gül, Sayın Erdoğan ise o meşhur nezaketten eser kalmıyor!
Lâkin, müteveffa Ecevit ise, emekli Ahmet Necdet Sezer ise ya da “başarılı bürokrat” Kemal Kılıçdaroğlu ise nezaketten “kırılma” durumları söz konusu oluyor...
Hatırlatalım; Ecevit’ler ülkücülere bugüne kadar muhatap oldukları en ağır hakaretleri yöneltmişler, Bahçeli’nin özür talebini de “alaycı” bir üslupla geri çevirmişlerdi!
Sezer’in affettiği hükümlülerin tamamı, “sol” terör örgütlerine mensuptu.
Muhterem Kılıçdaroğlu’nun “başarılı” bürokratlık döneminden de yukarıda bahsettik zaten!
•
Yok Serdar MHP düşmanıymış, yok şuymuş, yok buymuş, bunları bıraksın da birileri bu yazdıklarımın neresi yanlış, neresi “ülkücü hassasiyetlerine” aykırı...Onu söylesin!..
Ben altı boş eleştirilerden hoşlanmam; alışverişime, ilişkilerime yemin billahları karıştırmam, boş ithamları, ayağı yere basmayan eleştirileri sevmem.
Çıkacaksın ve mantığıma yüzde yüz oturan laflar edeceksin, “düşman”, “hain”, “satılmış”, “işbirlikçi”, şu, bu!..
Satılmış... Kime kaça?..
İhanet etmiş... Nasıl, ne için, nerede?..
Bunlar yok, laf var!.. Zırva var!..
•
Ya bakınız sevgili kardeşlerim; bu kadar yazdık, “yandaş medya” mevzuuna gelemedik...
Mesele şu:
Geçtiğimiz günlerde, Sayın Bahçeli’ye çok yakın bir dostumuz, “Doğan’ın Yeni Radikal’i yandaşlıkta bütün gazeteleri solladı” demişti.
Ve dahi diğer Doğan gazetelerinin de “AK Parti karşıtlığı” yapmamaya özen gösterdiğini öne sürmüştü.
Ben diyorum ki, hani gündemde de hazır “iktidar Doğan’ın vergi cezasının takriben dörtte üçünü affediyor” iddiaları varken...
Ve Sayın Bahçeli, AK Parti’ye ilişkin her türlü ithamın üzerine atlıyorken...
Bu meseleye niçin girmez?
Salı günü bu sütundan çağrı yaptım ve hatta “göreceksiniz bu konuya giremeyecekler” iddiasında bulundum.
Grup toplantısında aynen öyle oldu.
Lâkin zaman geçmiş değil. Bakarsanız “yandaş medya”ya “vergi affı” iddialarına ilişkin birkaç laf eder Sayın Bahçeli...
Bakarsınız!