Kapatma davası ve BBP
Yanlış anlaşılmasın: BBP, kapatma davasını fırsata çevirmek filan istemiyor. Karakterlerine uygun değil bu…
Hatırlayın, 28 Şubat sürecinde millete ihanet eden ahlaksız politikacılara eklemlenmesi için ne imkânlar sunulmuştu…
Hafif bir göz kırpsaydı Muhsin Yazıcıoğlu, zaman zaman genel merkez binasını bile ısıtmakta güçlük çeken bir partinin lideri olur muydu?..
Karakteri belli.
Zayıfları, göğsünde hançerle dolaşmak zorunda kalanları sahiplenir; yüklenecekse, muhatabının en güçlü olduğu dönemde yüklenir…
Kudretinin doruğundaki Türkeş’e karşı çıkışı da, bunu göstermektedir.
Demek istediğim o ki, “Kapatma Davası” fırsatçılığı yapmaz Yazıcıoğlu…
Yapmaz da… Havanın buz kesmesini engelleyecek gücü de yok.
Zamanında yaptı elinden geleni. Mesela, bizzat Sayın Abdullah Gül’e gitti.
Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin, yapısının, üye belirleme kaynaklarının değiştirilmesini, parti kapatmaların zorlaştırılmasını talep etti…
“Anasaya Mahkemesi üyelerinin sayısı 17 olsun, bunun en az 6’sını Meclis belirlesin” dedi.
Bunun gibi, AK Parti’nin ve daha önemlisi Türkiye’nin bugünkü sıkıntılı ortama sürüklenmesini engelleyecek bir dizi teklif sundu.
Lakin… Aldığı karşılık: “Yüksek Yargı buna karşı çıkar. AB yolunda hızla ilerliyoruz. Türkiye değişti, 12 Eylül’ler, 28 Şubat’lar çoook gerilerde kaldı. Bundan sonra, iktidardaki bir parti hakkında kapatma davası açılması gibi bir durum söz konusu olamaz”dan ibaretti!..
Neyse… Olan oldu…
Şimdi, ülkesini sevenlerin bir yandan AK Parti’nin kapatılmamasına dair temennilerde bulunması… Ve… Yeni durumlara hazırlıklı olması gerekiyor.
BBP de, önümüzdeki dönemin gelişmelerini tahmin etmeye ve buna göre stratejiler geliştirmeye bakacak hâliyle…
Diğer partilerin yanı sıra BBP’nin etkinliklerini de fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum.
İki ay kadar önce, Alanya’da bir kamp yapmışlardı. Oraya “medya-siyaset ilişkisi” üzerine bir konuşma yapmak üzere iştirak etmiştim.
Geçtiğimiz hafta sonu da, Kızılcahamam’daki Asya tesislerinde, bu kez sırf işimi yapmak üzere bulundum.
Efendim, malum civarlardaki kesin kanaat o ki:
AK Parti kesinlikle kapatılacak!..
Kararın hukuki değil de politik olacağına dair inanç fevkalade kuvvetli.
Liderinden ilçe başkanına kadar birçok BBP’liyle konuştum. 4’ten fazla Mahkeme üyesinin AK Parti lehinde oy kullanacağına inanan yok…
Burası tartışılmıyor bile.
“AK Parti’nin kapatılmasından sonra ne olacak?” ona bakılıyor.
Evet, yeni parti kurulacak ve siyasi yasaklı olmayan AK Partililer o yeni partiyle devam edecek. Yasaklı hâle gelenler de bağımsız vekil olabilir.
Sayın Erdoğan da, bu pozisyonda hükümeti kurma görevini alıp yeniden Başbakan olabilir.
BBP’liler bu durumda her şeyin AK Partililerin istediği gibi gideceğinden emin değiller.
“Emanetçi Genel Başkan” bolca denenmiş ama başarıya ulaştığı pek görülmemiş bir yöntem…
Evet, AK Parti’nin kapatılması üzerine hesap yapmıyorlar ama yeni sürecin kendileri için birtakım imkânlar sunabileceğini de tahmin ediyorlar!..
Peki diyelim ki, böyle bir ortam oluştu. Ortada, büyük boşluk meydana geldi. BBP bu boşluğu doldurabilir mi?..
Burada durmak gerek… Taaa 1993’ten bu yana siyaset arenasında bulunan ve “biri hariç” her seçime katılan bir partiden bahsediyoruz… Hedeflediği oy patlamasını bir kez olsun gerçekleştirememiş bir partiden…
Bana göre, bu bir başarısızlık tablosu değil. Zira bazen ayakta kalabilmek de başarıdır…
Politika bu kadar pahalı iken ve su gibi para harcayan bazı partilerin “finans kaynakları”nın ne denli “sıkıntılı” olduğu ortada iken… Kirliliğe bulaşmaksızın ilerlemeye çalışan bir partiyi, “Niye şu kadar oy alamadın” diye sorgulamak isabetli bir tutum olmaz herhâlde…
Bakın! Milleti soyan soğana çeviren adamlar bir parti kurdu ve neredeyse yüzde onluk ahlaksız seçim barajını aşabilecek kadar oy aldı!..
“Paranın bu kadar işe yaradığı” bir vasatta, düzgün bir partinin oy toplayamaması yadırganacak bir durum değildir…
Lakin, “Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana ulaştırıp ulaştıramadığınla ilgilenir” özdeyişini de yabana atamayız!..
Teşkilat ilelebet sabretmez. Başarı ister.
“Sürekli olarak küme düşen takım, zaman içinde olan seyircisini de kaybeder!..”
Bir özdeyiş daha: “Güneş herkes için doğar ama ondan bazıları faydalanır!..”
Şimdi… Siyasette “fırsatlar sunan” bir ortam oluşsa, BBP bundan faydalanabilir mi?..
Hafta sonunda bu tartışıldı.
Bazı il başkanları, yönetim mekanizmalarında daha liyakatli insanların yer almasının önemine dikkat çekerken, bazıları da karşı çıktı: “Elitist takılmanın manası yok!.. BBP bugüne kadar bu kadrolarla geldi… Bundan sonra da, emin adamlarla ilerleyecektir...”
Bu BBP açısından önemli bir tartışma alanı.
Bazı partililer, usulüne uygun hareket etmedikleri için “seçmen kaçırıyor” olabilirler, ve oluyor… Lakin, böyle rahat hareket edenlerle yol alınamaz da değil… Hatta vatandaş bu tavırlara fazlaca rağbet ediyor, öyle “Ben okumuş adamım” pozlarında gezenleri de adam yerine koymuyor.
BBP’nin genel görüntüsünün ve tavrının vatandaşa sempatik gelebileceğini düşünüyorum. Ancak partililerde, biraz makyaj yapmanın gerektiği yönünde bir görüş hâkim. Fazla olmasın da, biraz makyaj iyi gelebilir!..
Doğrusu, iki gün boyunca hangi BBP’liyle konuştuysam, hep “dışsal faktörlerden şikâyet” dikkatimi çekti.
Diyorlar ki: “Bir seçimin sonucunu, öcalan’ın teslim edilmesi belirledi.
Diğerinde ekonomik kriz öne çıktı.
Sonra bir 367 dalgası çıkarttılar.
Bu kez de, AKP’yi demokrasinin kalesi haline getiriyor, liderini de kahramanlaştırıyorlar! Ne zaman normal bir seçim göreceğiz!?.”
Şikâyetçi olmakta haklılar da. Alacakları yok. Galiba onlar da “konjonktürün” kendilerine yardım edeceği günü bekleyecekler… Ve tabii, konjonktürün ancak “hazır olanlara” yardım edeceğini de bilecekler!..
Peki, nasıl hazır olacaklar? Bir kere “sahte şöhretlerden”, “işi bitmiş eski bakanlardan” filan fayda gelmeyeceği anlaşıldı.
BBP’yi taşıyan bir Alperen Gençliği var, bir de dışarıda milyonlarca sahipsiz genç…
Parti gençlere daha da fazla yönelirse daha da fazla sahip çıkarsa, gençler de partiye sahip çıkar.
ülkenin demografik yapısı, gençlere önem veren partilere avantaj sağlar.
Bu bir…
Bir de kampta gündeme geldi: BBP’li işadamlarının oluşturacağı bir “İşadamları Derneği” nasıl olur acaba?..
Malum, parasız politika olmuyor!..