Türkiye zor; haliyle polislik de zor..
Türkiye gibi Rus salatasına dönmüş memleketlerde en zor iş, polislik mesleği olsa gerek. Gecesi gündüzü olmaz, tatili, dinlenmesi, eğlenmesi, seyahati olmaz. Velhasıl, her hali yine polisçe olur ve asla rahat edemez.
Evini otel gibi kullanır, eşi-dostu-akrabası, hep bir beklenti içinde olduğu için onlarla rahat iletişim kuramaz. İyisiyle-kötüsüyle her yurttaş onlara “imdat” gözüyle bakar. İyi niyetliler yardım ister, kötü niyetliler kandırmaya çalışır.
Polis, bütün meslek yaşamını “iyilerin” ve “kötülerin”, “haklıların” ve “haksızların” sahneye koydukları oyunlarda adil olmaya çalışarak emekliliğine kadar büyük bir enerji ile sürdürür. Kimse de çıkıp; “Yahu bizim yüzümüzden bu insanların çektikleri nedir” demez..
12 Eylül döneminde ağabeyim emniyet teşkilatındaydı. Ağabeyimin görevi bitip de eve gelinceye kadar rahmetli babam başta olmak üzere, ne anam, ne de kardeşlerim uyuyamaz, pencere kenarında öylece bekleşirdik. Ne zaman gelirse, ancak o zaman yatabilirdik.
Bu hal birkaç gün sürse iyiydi, emekli oluncaya kadar devam etti. O günkü Komünistler yani bugünkü CHP zihniyeti, yine aynı berbatlıklarını her fırsatta sergiliyorlardı ve biz en çok Komünistlerden, yani bugünkü kibar adıyla solculardan endişe ediyorduk. çünkü içlerinde zerre kadar insan sevgisi yoktu. Bildikleri tek şey; yakmak, yıkmak, harap etmek ve can yakmaktan ibaretti, aynen bugün olduğu gibi.
Gerçekten her geçen gün polis teşkilatının işi zorlaşıyor. Akla hayale gelmedik, hatta şeytanın bile kıyamete kadar aklına gelmeyecek ne olaylar oluyor ve polis teşkilatı, gücü nispetinden herbirinin üstesinden başarıyla gelmeye çalışıyor.
Bu sene Türk Polis Teşkilatı’nın 163. yılı. Benim aklımın erdiği kadarıyla, vatandaş olarak hep polisten yardım istedik. Ama hiç polisin de insan olduğunu, onların da bizim gibi canı ve malı olduğunu, bir ailesi ve çocukları olduğunu aklımıza getirmedik.
Yaşam kültürümüzde; “polis demek, korku demek” olarak belletildi. Suçsuz insanlar da suçlu insanlar psikolojisi içerisinde hareket ederek, kafasındaki polis imajını korkuyla yaşattı. Oysa kendinden emin olan, kendisine güvenen insanların böyle bir korkusu olmamalıydı.
Polis teşkilatı bu imajı silmek için elinden geleni yapıyor; fakat “Vatandaşlar olarak bizler ne yapıyoruz?..” sorusuna verecek bir cevap bulamıyorum. Burada vatandaşlarımızı da suçluyor değilim. “Devletimizin temelinde korku ve korkutma, haksızın haklı çıkma sendromu” yattığı için, vatandaşlar da nerede nasıl davranacaklarını bilememekteler.
özellikle İstanbul’da polis olmak, dünyayı yönetmekten zor olsa gerek. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah gibi babacan biri olmasaydı, İstanbul’un hali nice olurdu, aklıma bile getirmek istemiyorum. Diğer şehirlerimizdekiler de başta olmak üzere kendi adıma yaşadığım şehirdeki polis teşkilatına teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Kendi güvenlik önlemlerimizi aldıktan sonra, en çok onlara güveniyoruz. Sadece şu çeteler konusundaki başarıları bile her türlü takdire şayandır. Kapkaççıların neredeyse sonu geldi. Araba gaspçıları artık eskisi gibi canlarının istediği arabayı çalıp zarar veremiyorlar.
Elalemde haramzade mi tükeniyor. İstanbul, İstanbul değil.. Sanki suçlu üreten bir fabrika gibi. Her dakika, her saat ortaya bir sürü suç işleyen kişi çıkıyor. Her haramzade bedava ve lüks yaşamak istiyor.. Gözleri, elleri, beyinleri, sadece suç işlemeye kodlanmış birer makine gibiler ve gece gündüz içimizde dolanıp duruyorlar.
Allah, polis teşkilatının yardımcısı olsun. Hakikaten işleri çok zor. Sadece polisleri düşünmek yetmiyor. Bir de bu insanların aileleri var. Polis ailesi olmak, polis çocuğu olmak, polislik mesleğinin gereği, polisin o negatif enerjisine katlanmak ve taşımak ayrı bir derttir. Allah, ailelerinin de yardımcısı olsun.
Bu arada polisin “alo kanka” hattının numarasını da verelim. “1550”ye kısa mesajla doğru ihbarlarda bulunabileceğiniz gibi, emniyetteki işlerinizi de takip edebileceksiniz. Polis teşkilatımızın 163. yılı hayırlı uğurlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.