Katillerle yandaşlık!
Dersim’den Bayrampaşa’ya kadar hiçbir şey değişmemiş aslında.
Devlet 1930’larda kendi yurttaşlarını gazla fareler gibi öldürüyormuş, 2000’lerde de henüz ne olduğu tespit edilemeyen beyaz bir sıvıyla öldürmeye devam etmiş.
1930’larda o günün gazeteleri Dersim katliamını “teröristlere karşı başarı” olarak yazmış.
Aradan 60 yıl geçtikten sonra silahsız tutuklu ve hükümlülere yönelik imha hareketini de aynı şekilde sunmuş.
“Devlet girdi” manşeti atmışlar.
Siz bunu tecavüz etti anlayın, zaten o niyetle kullanmışlar.
Devlet gibi düşünmez, devletin istediği gibi olmazsan, devlet girer!
Bazen copla, bazen zehirli gazlarla.
Ya imha eder ya da kişiliğini yok eder.
Haydi, onlar katil olmak üzere yetiştirilmişler.
Vicdanlarında kendilerini “devletin bekaası için yaptık” diye aklıyorlar.
Peki ya siz?
İktidarın demokrasi mücadelesine
destek veren gazete ve gazetecileri “yandaşlık”la suçlayan sizler, siz kimin yandaşısınız?
Dağlıca’yı, Aktütün’ü, Ergenekon’u, Balyoz’u örtbas çetesinin sözcüleri, siz katillerle yandaşsınız.
Geçmiş günahlarınız ortaya çıkmasın paniğiyle saldırdınız Ergenekon’a.
Çete üyesi değilseniz bile gönüşdaşısınız.
“Memleket bu halkın özgür iradesine bırakılır mı?” diyerek kirli ittifaklara girdiniz.
Sırf devlet adına yalanlar yazsın diye köşe yazarları yarattınız.
Şimdi geçmiş bütün gücüyle su yüzüne çıkıyor.
Yakın tarihimiz bir sabıka defteri gibi ortada dolaşıyor, kıyısında oturduğunuz nehirden kan akıyor.
Sosyalistlerin, Kürtlerin, başörtülü kızların, Hrant Dinklerin, Ahmet Kayaların kanı akıyor.
Siz nehir kenarında oturup bu kanı seyretmekle yetinmediniz, kanı dökenlerle işbirliği yaptınız.
Siz busunuz.
Katillerin yandaşı...