Büyükelçilik ve konsolosluk yazışmalarının ortaya koyduğu gerçekler, yıllardır dile getirdiklerimizi teyit eder mahiyette.
Nedir Wikileaks belgelerinin özü?
Zahmete girmenize gerek yok, ben bilinmesi gerekenleri özetin de özeti olarak sunayım:
1- ABD-İsrail, PKK’yı destekliyor, kullanıyor. Ergenekon-PKK örgütü, İsrail (Kozmik) Odası vesaire... Bunları bizden okudunuz, bilinen şeyler!..
2- 27 Nisan Muhtırası konusunda ABD ile bir takım “malûm bürokratlar” arasında karşılıklı anlayış ve işbirliği havası var! İyi anlaşıyorlar, bunu da bin defa yazdık.
3- “Akredite Şeriatçı” İsrail, MOSSAD aracılığı ile bazı “Türk” askerlerine “Ne duruyorsunuz, laiklik elden gidiyor, tehlikenin farkında değil misiniz?” yollu baskı yapıyor!.. Bu baskıyı “Akredite Şeriat” manşetiyle siz kıymetli okuyucularımıza duyurduk!..
4- MOSSAD Başkanı Dagan aracılığıyla uygulanan bu baskıya “Sana ne aslanım, işimizi sen mi öğreteceksin!..” demeye cür’et eden bir “Kahraman” çıkmıyor. “Millete karşı aslan kesilirler ama” dedik kaç kere... O tarafa büyük hürmet! Kavanoz dipli dünya!..
5- ABD–İsrail, özellikle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na sık sık uyarılarda bulunuyor. Hükümet kanadı uyarıları, “İran’ı köşeye sıkıştırmanın kimseye faydası yok. Aksine İran’daki rejim, yanlış politikalarınız yüzünden muhalefete karşı gittikçe güçlenmekte” karşılığıyla savuşturuyor.
6- Türkiye’nin “çok yönlü” dış politikası ABD- İsrail’in hoşuna gitmiyor. Bu politikanın “sorumlusu” olarak görülen Sayın Davutoğlu, “Yeni Osmanlıcı”, “İslamcı”, “müthiş tehlikeli” gibi dipnotlarla hedef alınıyor. Kuyusu kazılmak isteniyor. Muhterem Erbakan imzalı D-8’i yeni bir vizyonla harekete geçirmeye çalışması da üstünün çizilmesinin sebeplerinden. Bu da bizi takip edenlere çoktaaaan malûm!..
7- Azerbaycan idaresinin Türkiye’ye yönelik tepkisinin “İsrail’le ilişkili” olduğu da ortada. Liderleri Aliyev bir yandan Erdoğan’dan hoşlanmadığını ifade ederken diğer yandan da “İsrail’le ilişkilerini bozarsa dostlarını (!) kaybeder” diyor. Bu gerçeği yazdığımızda bazı “ulusalcı”lar ne tepki göstermişti?!..
8- Belgelerin ruhu, ABD’li diplomatların, hükümeti “neocon” bakış açısıyla değerlendirdiğini, ‘kendi başına buyruk” hareket etme eğiliminden rahatsızlık duyduğunu, bu tavırları ile Sağ Kemalist MHP yönetimi ile Sol Kemalist CHP yönetimlerinin bakış açılarına daha yakın durduğunu gösteriyor. Hep yazdığımız!..
9- Bu anlayışların yani Sol ve Sağ Kemalist anlayışların en fazla tepki gösterdiği siyasilerden biri de Sayın Bülent Arınç. Bildiğiniz gibi!..
10- Sayın Erdoğan’ın, “İslamcı Reformcu” ama “Şeriat’ı uygulama ihtimali düşük”, “ikili ilişkileri güçlü, inatçı, karizmatik, mükemmeliyetçi bir kişilik” olarak tanımlanması da şaşırtıcı değil.
11- TSK’daki “Dindar avı”na ilişkin iddialar da klâsik. Dindar bir subayı “eşiyle birlikte havuz başı kokteyle” davet ediyorsunuz ki, kendisini ele vere!.. İçki içiyor mu, içmiyor mu?.. Namaz kılıyor mu, kılmıyor mu?.. Bunların takibi için özel “müfettişler” görevlendirilmiş!.. Sanki yeni bir belge!..
Evet, şimdilik altı çizilmesi gerekenler özetle bunlar...
Kim ne derse desin, ne yazarsa yazsın, sonuç bizim yıllardır dediklerimize varacak.
Zira “doğru” birdir.
Ortaya çıkan her gerçek, o “bir” olan “doğru”nun teyididir!..
HAS PARTİ’NİN İŞİ?
Kongre’deydik. Ayrıntıları özenle not aldık, parti çevresinden ve dışından çok sayıda dost ile görüştük.
Bunları ayrıntısıyla kaleme almak niyetindeydik ki araya Wikileaks “depremi” girdi.
Aslında Has Parti ve Wikileaks başlıkları birbirleri ile fevkâlâde alâkalı.
Yerimizin kifayet etmemesinden dolayı, bu “alâka”yı ve “Kongre’den gözümüze takılanları” bir başka yazıya –belki de yarına- bırakmış olalım.
“Has Parti”nin işi niçin çok zormuş, ona bakalım.