Wikileaks belgeleri nasıl okunmalı?
Konrad Adenauer Vakfı ve Gazeteciler Cemiyeti'nin ortaklaşa düzenlediği bir seminerdeydik. Bir Alman gazeteci, beni hayretlere düşüren laflar etmişti:
Efendim internet pislik çukuruymuş... Seksten ve sulu esprilerden başka bir şey yokmuş... Gerçek gazetecilik internette değil, kâğıt üzerinde yapılabilirmiş...
***
O aymazlık üzerine, "İnternette çok sıkı habercilik yapılıyor" dedim: "Örneğin Amerikan devletini izleyen gruplar var. ABD'nin ipliğini pazara çıkarıyorlar. Yani internette seks ve saçmalığın yanı sıra gerçek haber de yer alıyor..."
Adamın ikna olduğunu sanmıyorum. Buna karşılık ara verildiğinde bir başka Alman gelip hararetle elimi sıktı. "Bunların dünyadan haberi yok" dedi vatandaşlarını küçümseyerek.
Almanya'da emekli olup Kemer'e yerleşmiş eski tüfek bir bilgisayar mühendisiydi.
İnternetin açtığı kapıların farkındaydı.
***
ABD'ye ait 250 bin kadar gizli ve yarı gizli belgeyi yayınlayan Wikileaks, tam anlamıyla bir internet haberciliği yaptı.
250 bin belgeyi ne "kâğıt" gazete yayınlayabilir, ne de TV kanalı... İnternet ise bu sonsuz kapasiteyi sunuyor...
Wikileaks'in yaptığını, bizde Taraf gazetesi yaptı, yapıyor. Ancak ikisi arasında temel bir etki farkı var:
Taraf'ın yayıncılığı, Türkiye sınırları içine hitap ettiği için ortaya "yaptırım" çıkıyor.
Yani Taraf, askeriyenin "olumsuz" bir belgesini yayınladığında, savcılar "darbe heveslisi" komutanların üstüne gidebiliyor.
Bu anlamda Taraf gazetesi Türkiye'deki siyasi yapının değişmesinde çok önemli rol oynuyor: Askeriye merkezli vesayet rejimini, demokrasi lehine aşındırıyor.
***
Wikileaks'in yayınladığı belgeler ise öyle değil: Belgeler ağırlıklı olarak diğer ülkelerdeki siyasetçiler ve yüksek bürokratlar hakkında.
ABD'li diplomatlar, "bazen çok doğru, bazen de fevkalade yanlış" birtakım bilgileri merkeze geçmiş.
Doğru ve yanlış bilgilerin yanı sıra, "politically incorrect" bir dille de karşılaşıyoruz bu kriptolarda.
Yorumlarının gizli kalacağına emin oldukları için "ayıplı" kelimeler kullanmaktan kaçınmamış bazıları.
Ancak bunda şaşacak ne var? Dünya diplomasi tarihi bu tip söylemlerle doludur.
Eskiden 50 yıl, 100 yıl sonra ortaya çıkardı bunlar; bu kez 5 yılda ortaya döküldüler.
***
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın: Bazı Türk diplomatlar da bu tip bir üslup kullanıyordur "baş başa" kaldıklarında. Ayrıca rakiplerinin de aynısını yaptığını elbette biliyorlar.
Yani belgelerdeki olumsuz üslubu protesto edenler çıkacaktır ama işi fazla uzatmazlar, çünkü kendileri de aynısını yapıyor.
Tabii bir de bilgilerin "doğruluğu" meselesi var.
Birçok diplomatın, dedikoduları, çamur atmaları, uydurma haberleri; sağlama yapmadan, gerçek bilgiymiş gibi merkeze geçtiğini biliyoruz.
Bugünden tezi yok, belgelerden hareketle muhalefet, hükümete yüklenecektir.
Tabii bunu yaparken bir noktayı göz ardı edecekler: Wikileaks'in yayınladığı belgeler gerçek ama o belgelerin içindeki bilgilerin doğruluğu tartışmalı.
Yani belgeleri, "gerçeğin ifadesi" olarak değil, ABD'li diplomatların "dünyaya bakışı" olarak okumak gerekiyor.
***
Şunu da unutmayalım: Belgelerdeki bilgilerin çoğu ya biliniyor ya da kuvvetle tahmin ediliyor.
Örneğin Azerbaycan lideri İlham Aliyev'in yüzümüze gülüp, arkamızdan konuştuğunu bizimkiler bilmiyor mu sanıyorsunuz?
Elbette biliyorlar.
Ama ne yaparsınız ki siyaset, özellikle de uluslararası siyaset, işte böyle ikiyüzlü, haysiyet oranı düşük, kirli bir şey...